Hüsnü Mahalli

Hüsnü Mahalli

Yassssak!

Mahkeme 17 Aralık yolsuzluğu ile ilgili TBMM'de sürdürülen soruşturma konusunda  haber ve  yorum yayınlamayı yasakladı. Gazete, televizyon ve internet sitelerinin bu yasağa uyup uymayacağını bugün hep birlikte göreceğiz. Çünkü soruşturma konusu olan 4 bakan bugün TBMM Özel Komisyonu'na çağırılarak 'sorgulanacak'.
Durum netleşinceye kadar ben yayın yasağına uyacağım.
Bari o zamana kadar sizlere Arap ülkelerinin yolsuzluklarını anlatayım.
Örneğin Saddam Hüseyin dönemi.
Baas Partisi'ni, parlamentoyu, hükümeti, orduyu, istihbaratı, polisi, üniversiteleri ve tabi ki medyayı kontrol eden Saddam ve iki oğlu memleketin tüm ekonomisini de denetliyorlardı. Yandaş ve candaş olmadıkları sürece hiçbir iş adamının yaşama şansı yoktu. Her ekonomik faaliyet Saddam ile paylaşılarak devam edebilirdi.
Rüşvet belki de bu işin en 'sempatik' hastalığı idi.
Böylesi hastalıklı bir siyasal ve ekonomik yapıda sosyal ve psikolojik açıdan sağlıklı bir toplum yaratmanın olanaksız olduğu ortadadır.
Üstelik Saddam her şeyi 'din adına' yapıyor ve Kuran-ı Kerim'i kanı ile yazdırıyordu.
Sonuç ortada.
Irak durduk yerde bu hale gelmedi. Amerikan işgali Irak toplumunun tüm hastalıklarını kronikleştirmek için özel bir çaba harcadı. Amerikan işgali bitti ama tüm sosyal, kültürel, geleneksel, dinsel ve ahlaksal hastalıklar bugün de devam ediyor.
Böyle olmasaydı IŞİD denilen ruh hastası topluluk ortaya çıkmazdı.
Tıpkı Saddam gibi, ülkesini 30 yıl yöneten Mübarek ve iki oğlu için söylenecek her şey Irak örneğinin kopyasıdır.
Saddam idam edildi ve iki oğlu öldürüldü ama Mübarek kafese konuldu ve iki oğlu ile birlikte yolsuzluklardan dolayı içeride ve yargılanıyorlar.
Mübarek de çok ' Müslüman' idi ve Muhammed olan ilk adını ısrarla kullanırdı.
Saddam ve Mübarek'ten farklı olmayan Tunuslu Bin Ali'nin oğulları yoktu ama yolsuzluk işlerine damadı ve güzel eşi Leyla bakıyordu. Son anda ülkeden kaçabilen Bin Ali yolsuzluklar üstadı dostu Suudi Kral Abdullah'ın misafiri oldu. Abdullah ve öncesindeki krallar tüm bu coğrafyaya bağnaz ve çağ dışı dini anlayış ve öğretileri ihraç ettikleri gibi, her türlü yolsuzluk, ahlaksızlık ve pisliği de yandaşlarına öğrettiler.
Yani İslam âlemi bugün bu durumda ise bunun en önemli nedeni ABD kontrollü Suudiler ve onların emir kulları Körfez kral, emir ve şeyhleridir.
Hepsinin de Türkiye'de çok sayıda dostları, ortakları ve milyarlarca yatırımları var.
Yani yolsuzlukları.
Ama biz bu yolsuzlukları ve kirli ilişkileri yazamıyoruz. Son 4 yılda mahkemeler farklı konularda 150 yayın yasağı kararı almış.
Yasak dışında kalan yolsuzluklar ile ilgili yazılanlar konusunda ise hiçbir işlem yapılmadı, yapılmıyor.
Tıpkı Saddam zamanında Irak, Mübarek zamanında Mısır, Bin Ali zamanında Tunus, Hafız Esad zamanında Suriye ve diğerlerinde olduğu gibi.
Kaddafi ve oğullarının hikayeleri ise çok daha dramatik.
Kendisi linç edildi, iki oğlu öldürüldü, biri yakalandı.
Amerikan kıtasını keşfetmiş (!) İslam coğrafyasının hemen hemen her yerinde yolsuzluk temel hastalıktır. Ortak dini, siyasal, sosyal ve kültürel özelliklere sahip iktidarlar tüm bu yolsuzlukların ortağıdır.
Medya işte bu nedenle çok önemli.
Bu ülkelerin çoğunda  gazetelere, televizyonlara hatta sosyal medyaya yasak üzerine yasak getiriliyor.
Bu da yetmezse medya ele geçiriliyor ve yola gelmeyenler cezalandırılıyor.
Yandaş ve candaş olsalar da  da çizginin dışına çıkanlardan ve yanlış yapanlardan hesap sorulur.
Hukuki, mali ve idari.
Son örnekte olduğu gibi atılmak en kolayı.
Affetmek yok.
Nasıl olsa yargı da emir kulu.
Saddam, Mübarek, Kaddafi, Şah, Bin Ali ve diğeri.
Hepsi aynı.
Ve ortak son!

Önceki ve Sonraki Yazılar