CHP 9-10 Mart 2018 de Tüzük Kurultayı yapıyor. Sadece CHP için değil, ülkemiz için de çok önemli bir Kurultay. Umarım bir demokrasi dersine dönüşür.
Ben de iki gündür köşemde tüzük önerileri yazdım gönlüm ve aklımdan geçtiği gibi. Elbette biliyorum, çoğu hayali bile güzel masallar. Kocaman engeller var önünde o hayallerin.
Ama büyük değişimlerin kökeninde de genellikle küçük hayaller yok mudur? Siyasi Partiler Yasası ile başlar o engeller, partiler içindeki yapışkan koltuklara ve o çirkin çıkar hesaplarına kadar uzanır. Ama somut bir önerimi unutmuşum yazmayı:
Kongre ve Kurultay salonlarının girişine kocaman boy aynaları konulmalı. Yanına da aynı büyüklükte ‘altı ok’lu bayrak ve Atatürk fotoğrafı…
Partide her hangi bir göreve aday olacaklar önce o aynanın önünde bir dakika kendine şöyle bir bakmalı. Aklına ve vicdanına, ama en önemlisi kalbine sormalı karşısında yansıyan o görüntüye. Sonra da aday olduğu görevin gereklerini aklından yıldırım hızıyla geçirirken kendi görüntüsüne sormalı: Amacın ne?
Ümit ederiz ki, Ankara ‘da 9-10 Mart’ta yapılacak Demokratik Tüzük Şöleni hem CHP üyelerinin yüzünü güldürür, , hem de tüm partiler, ama özellikle iktidar partisi AKP için örnek olur. Gerçi o cenah için pek ümidim kalmadı. En azından tek adam rejimi hevesi sürdükçe. 
Aslında tüm siyasi partilerde seçimle gelinen görevlerde 2 dönem sınırı, değiştirilmesi teklif edilemeyecek şekilde, kural haline getirilmeli. Başka türlü koltuğuna yapışan kötü ruhlu siyaset tüccarlarından kurtulmak mümkün olmaz.
Seçim başarısı, göreve devam vizesi olmalı. O da, çok başarı halinde bile en fazla 3 dönemlik kesin süre ile sınırlandırılmalıdır. Hatta başarılı bir kişi de olsa 3. dönem için aday olacaksa, ya bir dönem “nadasa” bırakılmalı veya en azından önseçimle ve oy kullananların 3/5 nitelikli oy çoğunluğu ile tekrar aday gösterilebilmelidir. Başarı, esas olarak kazanmak, iktidar olmak olarak anlaşılmalıdır. Ve her şeyden önemlisi siyaset ekmek kapısı ve bir meslek olmamalı!
Tabi hülle ve benzeri hilelerin de önü kesinlikle kapatılmalı. AKP maalesef 2 dönem kuralını tüzüğünden çıkardı. Hâlbuki parti önemli değil, hangi parti olursa olsun, ancak kendi içinde sürekli değişimin önünü açarsa sağlıklı büyüyebilir. Yoksa demokrasiden uzaklaşılır. 
İnanın bunu gerçekleştirebilsek Türkiye inanılmaz rahatlar ve önü açılır. Büyük, küçük diktatörcükler de ortaya çıkamaz.