Mustafa Ülkü Caner

Mustafa Ülkü Caner

İstihbarat zaafiyeti mi?

Bizim coğrafyada bir ülkeyi yıkmanın önemli aşamalarından biri o ülkenin silahlı kuvvetlerini küçük ve hatta birbirine düşürerek  güven hissini yok ederek kaos yaratmaktır.

Fransız haber Ajansı AFP 15 Temmuz darbe girişiminden önce bu girişimin Türk İstihbaratı’nın gözünden nasıl kaçmış olabileceğini sorgulamış.

AFP, sonra istihbaratın Cumhurbaşkanı’na niçin haber verilmediği sorusunu ortaya attı.

Gerçekten kafesteki iki bülbülün ötüşmesini bile kaydedip anlayabilecek kapasitesi olan istihbaratın 210 bin kişinin kullandığı Bylock haberleşme sistemini takip etmemiş olma ihtimali yoktur.

Nitekim en son Haziran 2016 ortalarında yetkili mercilerin ilgililerce uyarıldığı ve hatta TSK içinde istihbarat çalışması yetkisizliğinden yakınılmış.

En azından Meclis’teki 15 Temmuz konuşmasında CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu bu durumu vurguladı.

Aynı şekilde hain Fetö tarikat çetesinin darbe planlarını öğrenilmemiş olması da mümkün değildir.

Medyaya sızan bilgilere göre Adil Öksüz ‘ün 2012 den bu yana TSK içinde Hava Kuvvetleri imamı olduğu biliniyormuş.

Pekâlâ, Adil Öksüz sadece Fethullah Gülen Cemaat-Terör  örgütü liderine mi bağlıydı?

Çok taraflı bir rol oynamış olabilir mi?

Niçin kontrol altında değildi?

Defalarca gizli evlerde darbeci generaller ve başkalarıyla toplantılar yapabiliyor ve bu izlenmiyordu?

Bunların bilinmiyor olma  varsayımı istihbarata ağır bir hakaret olur.

TSK’dan sonra belki en önemli güvenlik kurumlarımızın başında gelen istihbaratın güvenirliliğini bu kadar sorgulanması ülkemize zarar verir!

Pekâlâ, bu darbe girişimi haber alındıysa Cumhurbaşkanı’na haber verilmiş ise ki normali budur,  niçin girişim harekete başlamadan bastırılmadı?

Başlamadan bastırılmış olsaydı, Allah’ın lütfuna gerek kalmaz ve 249 yurttaşımız katledilmemiş olurdu!

Eğer Cumhurbaşkanı’na haber verilmemiş ise o zaman gerek askeriye, gerekse istihbaratın başındaki yetkililer o koltuklarda  halen nasıl otururlar?

Olayın mantık silsilesinde açıklanmaya muhtaç noktalar, hatta kocaman sorular yok mu?

Bu soruları aydınlığa kavuşturacak güç TBMM’dir.

Ancak Soruşturma Komisyonu iktidarın çoğunluk sayısıyla darbe kalkışmasını her yönüyle açığa kavuşturacak yerde hazırlanmış rapora bir de CHP yi suçlayacak ifadeler eklemekle halkın güveniyle oynamayı tercih etmiş sayılmaz mı?

Bunu bile görmeyen gözler olunca GERÇEK ne yapsın?

Ortadoğu ülkelerine özgü ucuz algı politikaları bir yere kadar işe yarar.

Bir süre daha zurnayı çalar birileri, ancak hayatın gerçekleri toplumu sandığımızdan hızlı yakalar.

O zaman içi kararmış satılmış kalemşor ve havuz fedaileri kaçacak sifon arar.

Teröre karşı olağanüstü sert  önlemler elbette gerekli, ama durumu istismar edip anayasayı dibine kadar ihlal etmek başka bir şey.

Umarım yol yakınken kendimize gelip çabucak olağan halimize döneriz.

Daha da geç olmadan!

Önceki ve Sonraki Yazılar