Mustafa Ülkü Caner

Mustafa Ülkü Caner

İzmir’de “İstanbul” sermayesi

Aziz Kocaoğlu niçin tekrar aday adayı oldu?

.

Önceleri kimi “sosyalist” şimdiki “Müslüman” sermaye!

(Yeşil Amerikan Dolar’ları ile nasıl Müslüman oluyorsa!)

Milletin anasına, danasına sinkaf eden sermaye!

Ayrıca yerli, yabancı ama sonuçta doğal olarak kar amacıyla fırsat arayan normal sermaye.

Hepsi üşüştüler geldiler İzmir’e

Zira İzmir’in önemli şirketleri son 20 -30 yılda İstanbul’a kaçmıştı.

***

Ne ekonomide, ne siyasette, hatta ne de hayatın her hangi bir alanında boşluk ilelebet kalmaz.

Hemen birileri doldurur.

Dolayısıyla oluşan boşluğu İstanbul’dan ve yerli yabancı türlü bazı sermaye gurupları doldurdu.

Sorun, sermayenin İstanbullu, yerli, yabancı, cami, sinagog veya kilise vs. olması değildir.

Aslında gerçek yatırımcı ve uzun vadeli sermaye nereden olursa olsun gelsin.

Ama adam gibi gelsin.

Gerçek ve yatırımcı sermaye olarak gelsin.

Kalıcı, üretime dönük ve istihdam sağlayan, hak-hukuk-adalet bilen, çevre duyarlılığına sahip tüm sermaye hoş gelsin!

Yoksa sadece vur kaç usulü ile haydut düzeninin kapıları açılır.

Maalesef bu vur kaççı usul şu an giderek yaygınlaşan ve etkin olan yöntem haline geliyor.

***

Türkiye’de yeni bir tür sermaye türü yaratıldı.

Havuz sermayesi veya siyasi sermaye…

Ben buna kötü huylu sermaye diyorum.

İzmir’deki handikap ise İzmir’e gelen tüm sermaye değil, ama işte milletin anasına-danasına küfreden ve siyasi ilişkilere dayanan (ortak çıkar birliği) bu havuz sermayesidir!

Ve işin en garibi son yıllarda İzmir’i yerelde yöneten işbaşındaki bazı büyük güçler ile merkezi güçlerin havuz sermayesinin fazla içli - dışlı ve geçirgen olması.

Bu samimiyetin sebebi, kapsamı ve sonuçları tüm İzmirlileri, hatta ülkeyi ilgilendirir olmakla beraber ayrı bir makale konusudur!

***

Eminim bu durum elbette anamuhalefet partisinin en tepesini çok rahatsız etmiştir.

Zaten yerel seçimlerdeki ve adaylar arasındaki esas kavganın sebebi de budur.

Özellikle mevcut Büyükşehir Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun son bir saat kala aday olacağım diye ortaya çıkması ve böylece kendisini ve Partisini bu hale düşürmesi ilginç değil mi?

Ama niçin?

Defalarca artık aday olmayacağını kesin şekilde açıklamış olmasına rağmen ortaya atılan kendisine sadık bazı “tavşan” sözde isimlerin ve hesapların tutmadığını fark edince son dakika kendini ortaya atması için hangi sebep ve özellikle onu ateşleyen kimler olabilir?

Kocaoğlu’nu 2004’te Başkan yapan en büyük faktör olan ve sonraki seçimlerde sadık bir şekilde var gücüyle onu hep destekleyen, fakat şimdi Büyükşehir Belediye Başkanlığı için aday adaylığını açıklamış sözde en yakın dostu ve arkadaşı Alaattin Yüksel’e karşı bile aday olmasını son dakika harekete geçiren hangi gerçek gerekçe ve güçtü?

Sakın bu güç son yıllarda içli dışlı olduğu ve önlerini sınırsız bir şekilde açtığı yukarıda bahsettiğim algı tüccarlığı yapan propaganda araçları dâhil o havuz sermaye güçleri olmasın?

Umarım bu soruya yanıt “olur mu böyle şey “ olur.

Umarım kaygılarımda yanılıyorumdur!

Ama artık bizleri hiç bir şey şaşırtmıyor maalesef

Önceki ve Sonraki Yazılar