Mustafa Ülkü Caner

Mustafa Ülkü Caner

“Seçimler siyasi faaliyet değildir”

Yılların bürokratı, siyasetçisi, Bakanı, Başbakanı, TBMM Başkanı bu lafı ederse insan tabi daha çok şaşıyor.

Ama sanırım 16 Nisan 2017’de mühürsüz oylar ile siyasal tarihimize kara kalemle yazılmış referandum sonuçları bize daha çok böyle traji-komik “bilimsel” çözümlemelere vesile olacak!

Hatırlayalım, o dönem YSK oylamanın son saatinde tüm evrensel hukuk kurallarını göz ardı ederek mühürsüz oyları da geçerli kılmış ve ülke tarihini değiştirecek ve aslında işte böyle traji komik cümleleri doğurtacak ortam doğmasını sağlamıştı.

Belki kendince doğru da söylemiş olabilir yeni başkanlık sistemi sancılarıyla kıvranılan atmosferimizde.

Zira “siyasi faaliyet” saray işi haline indirgenmek isteniyor olabilir!

Seçimler ise “milli spor” olarak görülsün isteniyor olabilir mi?

Gerçeği, sahtesi, mühürlüsü, mühürsüzü hep birlikte Almanların deyimiyle “Beschaeftigungstherapie” (oyalama terapisi) şeklinde?

Ayrıca kısa süre önce normalde görev süreleri biten YSK üyelerinin görev süresi bir kararla bir yıl uzatılınca 31 Mart Yerel Seçimlerin nasıl geçeceği aslında açığa kavuşmuş oldu.

Nitekim seçmen listelerindeki abuk sabuk bazı olaylar, mesela bir dairede 900 kişinin seçmen olarak kaydedilmiş olması gibi, bu üyelerin görev sürelerinin niçin 1 yıl daha uzatıldığını açıklıyor olabilir mi acaba?

Pekâlâ, TBMM de Muhalefetin bu kadar garip ve abartılı sahte seçmen kayıtlarının araştırılması için yaptığı önergenin reddedilmesi hangi büyük plan ve hazırlığın bir parçası?

Bu sorunun cevabını hepimiz 1 Nisan sabahı göreceğiz!

***

İşte yukarıda bahsettim; Binali Yıldırım Parlamento Başkanlığı koltuğunu bırakmadan ama kazanacak olursa Belediye Başkanlığı koltuğu için dünyada seçimlere giren muhtemelen tek kişidir.

Bu işe akıl sır ermez.

İşin bu yanı hariç zaten TBMM Başkanı’nın, bir partinin liderinin isteği ile TBMM Başkanlığı koltuğunu terk etmeden belediye başkanı adayı olması memleketin siyasi manzarasının ne hale geldiğini gösterir ki, o manzara demokrasi ötesi bir durumdan ibarettir.

Binali Yıldırım dışardan bakıldığında hoş, şakacı, nükteci tarafları dikkat çekici bir kişi.

Ama “seçim siyaset değil” demek İngiliz usulü soğuk bir şaka gibi oldu ve aslında umarım sadece kastı aşan bir ifadeydi.

Aslında belki Binali beyin bilinçaltı derinliklerinde siyasetten artık yavaş yavaş soğumasının belirtisiydi.

Hem de kendisi için ne kadar önemlidir bilmem ama TBMM Başkanlığı, Atatürk’ün koltuğu olması bir yana tüm ulusun bütünlüğünü simgeleyen bir koltuktur.

Bundan dolayı Protokolde TBMM Başkanlığı Cumhurbaşkanlığı’ndan sonraki sırada olmuştur hep.

Yani TBMM Başkanlığı normal koşullarda bir Belediye Başkanlığı için bırakılacak bir görev değildir.

Tabii arkasında başka bir proje yok ise!

Neyse az kaldı.

Tek dileğim 1 Nisan tüm ülke için kapkara işlerin ak paklandığı bir şaka olmasın.

Önceki ve Sonraki Yazılar