Mustafa Ülkü Caner

Mustafa Ülkü Caner

Yıkıcı bir deprem olsa...

Yıkıcı bir deprem olsa…
Hemen her gün yaşadığımız, yıllardır alıştırıldığımız yalan, dolan, sahtekarlık, riyakarlık, ihanet, ikiyüzlülük ve pişkinliklerle dolu siyasi depremlerden bahsetmiyorum.
Gerçek yıkım, acı ve ölümlere sebep olan doğal depremlere değinmek istiyorum bugün.
Zira geçenlerde elime bir nedenle İzmir deprem ve aktif fay haritası geçti.
Doğrusu çok korktum ve bazılarına çok öfkeliyim.

***

Maalesef, örneğin İzmir de hemen diğer tüm büyük kentlerimiz gibi çarpık yapılaştı.
Sadece modern kentleşme ilkelerine aykırı olsa hadi neyse.
Binaların ezici çoğunluğu, hele 20 yıldan daha yaşlı binaların neredeyse tamamı tam bir hazır mezarlık!
Doğru düzgün şehirleşme planları yapılmayınca, vatandaş kısa günün ucuz kârı mantığıyla kendisinin ve çocuklarının hayatını tehlikeye atma pahasına inşaat yapmaktan geri durmadı.
Kadercilik bu açık cinayet, inşaat furyalarına davet çıkarmakla kalmadı, bir de meşruiyet sağladı vatandaşın körelen vicdanında.
Sık sık oy uğruna yapılan imar afları da işin tuzu biberi, doğrusu çözümsüzlük mührü oldu.
Sanki “legal” olunca deprem teğet geçecek, başının üstüne yıkmayacak kaçak inşaatı.

***

Bu işin bir tarafı.
Uzun vadede bina değil, en azından ada bazında kent yenilenme ile bu durumun orta vadede düzeltilmesi gerek.
Ama özellikle iddialı bir şekilde yerelden çevreci, kaliteli ve adil kalkınma ve yerelden demokratik değişimi esas alan İzmir Büyükşehir Belediyesi büyük olağan çabaları arasında depreme hazırlık ve önlemleri hususunu hiç göz ardı etmemelidir.
Bu sadece İzmir için değil en çok İstanbul, Ankara, Adana gibi büyük kentler için değil, tüm yerleşim alanları için gerekli bir zorunluluktur.
Ama biz bu makalede İzmir‘de kalalım.
Öncelikle toplumun ve özellikle üniversite ve orta öğrenimdeki öğrencilerin depreme yönelik kurtarma ve gerekli eylem planları ve özellikle de ilk yardım eğitimleri ciddiyetle, ısrarla ve ihtimamla yapılmalı.
Sadece İzmir‘de değil.
Kötü bir durumda çevre illerden gelecek yardım ekipleri ciddi bir şekilde, o illerin yerel yönetimleri ile işbirliği içinde karşılıklı olarak hazırlıklı olmalıdır.
Örneğin, İzmir’de şiddetli ve çok mal ve can kaybı olan bir deprem olsa ne yapılacak?
İzmir’de muhtemelen insanlar kendilerine bir şey olmamışsa bile panik içinde ve hareket kabiliyetleri kısıtlı olacaklardır.
Gerçek etkili yardım çevre illerden, Aydın, Manisa, Denizli ve Balıkesir ve ilçelerinden yetişecektir.
Oralarda olursa elbette İzmir ekipleri oraya gidecektir.
Yani,
Depreme hazırlık çalışmaları kentsel çapta değil, bölgesel düzeyde yapılmalıdır.

Ayrıca;
Bir de başka bir makalenin konusu olacak ama imar planları ile kentin deprem haritası üst üste konulunca son 60 yılda yapılan imar- deprem cinayeti o kadar ortada görünüyor ki
Sanki doğaya meydan okurcasına özellikle aktif fay hatlarının üstüne imar planları yapmakta üstümüze yok!
Tunç Soyer, Ekrem İmamoğlu, Mansur Yavaş ve Zeydan Karalar şüphesiz bu iki haritayı üst üste koyup gereğini yapacaklardır.
İlgililer her şeyi daha iyi bilirler.
Ama ben yine de hatırlatayım dedim.

Önceki ve Sonraki Yazılar