MANCHESTER City’nin başarılarını haklı olarak Guardiola’ya yoruyoruz lâkin başka detaylar da söz konusu... City’nin bir dönem Barcelona’sından aldığı yalnızca Guardiola değil. Sportif direktör diye bildiğimiz Ferran Soriano ve ekibini de aldılar. Soriano, Barca’nın gelirini üçe katlayan kişi olarak bilinse de Unicef anlaşması ile kulübe kattığı karizma bambaşka bir getiri...
Soriano şu an kulüp CEO’su City’de. Sağ kolu olan Begiristain’ı ve alt izleme ekibini de getirdi. Tüm ekip City’de toplanınca Guardiola’nın da gelmesi çok kolay oldu. Adım adım ortaya ortak bir futbol aklı ve planı koyarak ilerliyorlar. 
38 maçta 32 galibiyet, 100 puan, 106 gol, 79 averaj; her biri ayrı ayrı premier lig rekoru. 19 deplasman maçında 16 galibiyet, sezon boyu yalnızca 153 dakika geride oynamış olmak gibi tuhaf rekorlar da cabası... Ama işte Bayern döneminden itibaren Guardiola’nın eleştirildiği nokta kendi futbolundan ödün vermemesi; eleme turlarında yani şampiyonlar liginde başarısızlık.
Guardiola ve arkasındaki ekip, bu eleştirilere aldırış etmiyor. Mükemmellik konusunda çaba gösterince, belki % 90’lara gelince o başarının da geleceğini düşünüyorlar. Geçmişte öyle olmuştu Barca’da ama unutulmamalı ki Messi faktörü de vardı. 
Guardiola’nın ters görüşünü kıran iki topçudan biri Messi. (Diğeri Lewandowski.) Soriano’ya Messi’yi alacak mısınız dediler, 625 milyon euroluk tazminatı ödeyerek..? “O” orada çok mutlu yoksa onun futbol tarihinin en iyi oyuncusu olduğundan şüphemiz yok, diye cevapladı. 
Detaylar mühim ve üzerine düşünmek de hoş. Sezon boyu De Bruyne, Leroy Sane ve hatta Silva’yı takdir ettim; hatta Sane ayrı bir şaşırttı ama zor kimi anlarda gözüm ve mantığım Messi olsaydı başka olurdu dedi. Bunlar burada, Messi orada eksik; özetle...