Cumhurbaşkanı Acun’u çağırmış; “Arda oğlum gibi” demiş. Acun da Fatih Terim’e gitmiş, “Cumhurbaşkanı çok rahatsız” demiş. Fatih Terim de “onun emri olur” deyip alayını affetmiş. Acun Ilıcalı, Fatih Terim – Arda Turan telefon irtibatını da Emre Belözoğlu’na vazife kılmış. 

Son haberler bu şekilde gelişince artık kimsenin “hani halktan özür dilemeleri gerekiyordu” diyebilmesi mümkün değil. Zaten unutulacak her şey zira sırada iki Kosova bir Finlandiya maçı var. Bu ülke takımlarının kadroları, Fatih Terim’in altı yıllık maaşıyla tüm oyuncularını satın alabileceği futbolculardan kurulu. Fatih Terim’in maaşı ne kadar diye soruyorsanız, her geçen saat 1335 TL kazanıyor, oradan hesaplayın. Bir yıl, 8760 saat.

Kurduğu kadrolar ve sistemsizliği yüzünden batıyor maaşı herkese. Yoksa futbol dünyasında normal üst gruba girse de abartı değil geliri. Hayalimdeki hocaları oraya getirebilecek olsam iki üç katı tutarlar ödemek lazım, bunu da bilmekteyim. 

Gerçi hayalimdeki hocalar neden Türkiye’nin başına gelsin ki? Onlar oldukları yerde güzeller. Benim dünyamı renklendiriyorlar. Klopp, Liverpool ile premier ligin lideri. Tuchel, Dortmund ile ligte kötü olsa da şampiyonlar ligi grubunda Real Madrid’in önünde lider ve zaten sıralama da önemli değil inanın. İzlettirdikleri futbol, yarattıkları öyküler mühim. Bir futbol maçı ya da bir takımın sezonluk öyküsü size Yaprak Dökümü dizisi gibi durmadan gergin piyano melodisi dinletebileceği gibi Prison Break ilk sezonu gibi doruk heyecan yaşatabilir. Önemli olan budur yoksa her türlü faşizan his ya da doğuştan edinilen pozisyon son kertede ömür törpüsüdür. Bu çözümleme kırkından önce yapılamıyor maalesef. Ve herkes de yapamıyor; onun için dünyada ırk ve din savaşları halen var. 

Milli takım yazısı istendi yine gittin ütopik diyarlara diyenler haklı. İnanın yazasım gelmiyor zira kimi durumlarda futbol halkın afyonudur. İşbu dönemde de futbol, halkın dikkatini başka yöne çekme işlevi görmeli diye düşünülmekte. Ondandır üst akıl müdahalesi. En çok kâr eden kuruluşların bankalar olduğu, herkesin borç içinde yaşayıp masallara inandığı ülkede anlık rahatlama yaşatacak şey futboldur. İstenen mizansen Türkiye’nin Kosova’yı 4-1 yenmesi, Fatih ile Arda’nın kucaklaşmasıdır. Tüm sorunlarımız bu karelerle en azından beş günlüğüne uçup gidecektir; tek dozluk uçuş. Toplumsal gaz alımı, pışpış ile.

***

Dün milli ara dönüşü oynanacak olan Fenerbahçe – Galatasaray derbisine ilişkin skor tahminlerimi yazmıştım. Fenerbahçe’nin kare asından biri olan Lens, evvelsi gün Hollanda’nın Belçika ile yaptığı hazırlık maçında arka adalesini tutarak yerde kaldı ve oyundan alındı. Eğer derbiye yetişemezse tüm senaryo değişir, bakalım daha neler olacak, hangi 11’ler çıkacak…

***

Aykut Kocaman, Salih Uçan’ı istiyormuş Konyaspor’a. 2012-13 sezonunda, Aykut’lu Fenerbahçe’de Salih 26 maçta dört gol atmış, asist yapamamıştı. Belki artık asist de yapar, gitsin oraya. Belki de yeri orasıdır, çapı o kadardır, kabul etmek lazım…