Dostoyevski bize anlatmaya devam ediyor

Dostoyevski, şüphesiz edebiyat alanında kazandırdığı eserleri ile vazgeçilmez isimlerden biri. Olmasaydı ne olurdu? Kitapları olmazdı, o eserlerden mahrum olurduk. Sadece bu mu, değil tabi ki. 20.yüzyıldan günümüze, birçok düşünürün etkilendiği ortak isimdir Fyodor Dostoyevski. Yaşadıkları ve çok da kolay sayılmayacak hayat hikâyesi, değişik görüşlere göre eserlerine de kaynak olmuştur. Pek çok insana da ilhan kaynağı olmuştur.


Günümüz dünyasında olup biteni daha iyi anlamak için şu sözünü bir kez daha değerlendirmek gerektiğini düşünüyorum. “İnsanın kendisinden yüz çevirmeye, dünyada olup bitenleri görmemezlikten gelmeye hakkı yoktur”. Üstünde konuştukça belki de dünyayı yaşanılır kılacak bir felsefeyi bulacağız. Bana göre, onun sihirli felsefesi "İnsanoğlunun çevresinde olan bitenden haberdar olmama özgürlüğü yoktur" sözünde yatıyor. Dünyadaki tüm yanlışları bu deyişle tartışabiliriz ama ülkemizde yaşadıklarımızdan değerlendirmek kolaycılığına kaçalım. 

Dostoyevski, bu öngörüsünde özellikle insana verdiği değeri ön plana çıkarıp, onu kutsadıktan sonra, toplumsal yaşam düzenini belirleyen esas unsur olduğunu vurgulamak istemiş. Üstünde sayfalarca yazı yazılabilecek bu felsefi görüşün hâkim olduğu yerde adalet olur, demokrasi olur, sosyal yaşam olur. 


Dostoyevski, içinde yaşadığımız toplumlarda kurulu düzenin tüm olumlu veya olumsuz yanlarından bizi sorumlu tutmuş, fert olarak sürdürdüğümüz yaşantı yanında olan biteni dikkatle takip ederek yönetime katılma veya yönetimi belirlemede doğru karar vermemizin anahtarını göstermiştir. Yaşadığı 1800’lü yıllarda da basın ve yayının önemi olmasına rağmen, günümüz Türkiye'sinde medyanın ele geçirilmesi ile nasıl bir karanlığa sürüklendiğimizi biliyoruz. Ancak şimdi, insan olarak etrafımızda olan bitenden, haberdar olma özgürlüğümüzün olmamasını, onun önerdikleriyle anlayabilir, tartışabilirsiniz. 

Hatta bu öyle bir sorumluluktur ki, olan biteni tek kaynaktan, yanlı başından değil, değişik bakışlardan izlemeli ve doğruyu yakalamalıyız. Tabi ki Dostoyevski döneminde yandaş medya olmadığı için, üstat bunu eklememiş. Sizler bu yazıyı, biri gözünüze zorla dayattığı için değil, tam da Dostoyevski'nin tanımladığı "insan" olduğunuz için okuyorsunuz. 

Eminim ki, değişik fikirleri irdelemek için, değişik kaynaklardan da besleniyorsunuzdur. Bu sorumluluk bilinciyle, bugünden ve gelecekten sorumluyuz. Çevremizde bu bilinci yaymaya devam ettikçe, "benim oyumla, dağdaki her şeyden habersiz çobanın oyu bir olamaz" vb. tezleri de ancak çürütebiliriz. Yoksa bu söz "toplumun yönetimindeki belirleyicilerin "etrafında olan bitenden habersiz verdikleri oylar, yaptıkları seçimler, doğru kararlar olmayacaktır" tezi ile demokratik olmayan ama haklı bir savunma olacaktır. Etrafında olan biteni takip eden insanlara selam olsun. Sevgiyle kalın.

Önceki ve Sonraki Yazılar