Uyduruk gündemle rezilliklerini hasıraltı edemeyecekler

Yıllardan beri sözüm ona ‘muayyen’ televizyon kanallarında gündem ‘kılığı’ ardında döndürülen ‘atışma – çekişme’ yapımlarına maruz bırakılıyoruz… Elbette Türkiye’nin gündemi kaynayan kazan; kepçeyi daldırdığımızda köpük köpük başlıkla dolabilir; ancak kazandan gündem paylaştıranlar TV yöneticileri olunca, tabağımıza ne düşeceği de onların odağına göre değişir. ‘Mutfak şefinin’ bir elinde verilen tarif, bir elinde cımbız; muhalefetin ağzından çıkanı ayıklamakla meşgul. 19 yıldır Türkiye’yi yönetenler, muhalefet kelamı üzerinden ‘arttırdıklarıyla’, halkın yanıtlara aç karnını suni gündemle doldurmaya çabalamakta. Yersek! 

Talancıların ahlaksız gündemi
Misal, iki ay öncesinden kalma, muhalefetin ifadelerinden cımbızlanarak oluşturulmuş iki suni gündem, temcit pilavından hallice surette halka sunulmaya devam ediliyor. Kabak tadı veren, tarihi geçmiş anlamsız tartışmalardan biri, CHP Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır’ın sorguladığı esas mevzunun malzemesinden çalınarak, ‘ordu satıldı’ manasının çıkarılması… Başarır’ın sorusunun ana hatları da hedefi de belli: 19 yıldır birbirine benzer vaatlerle zehirlenen bir milletin yegane değeri olan ordusu, Katarlı açgözlülere peşkeş mi çekiliyor? Bir yurttaş olarak ben de soruyorum: satılan her yerin, her şeyin peşi sıra takılan, inandırıcılığını yitirmiş ‘söz verişlerden’ midesi bozulan yurttaşın Tank Palet Fabrikası’nın satışıyla kimlerin ziyafet sofrası donatılıyor, diye sorma hakkı yok mu? Umarız ki milletin değerleri başkalarının masalarına meze edilmiyor! Bir Tank Palet Fabrikası’nın çalıştırmak üzere Katarlılara devredilmesi, hangi işletme mantığına uygun? Velhasıl, bu fabrikalar kimlere, kaça ve hangi üretim şartlarıyla satılıyor? İşte, bu sorular kazan kaynasın diye bir nefret odağı belirlenip ağdalı tartışmalar bu yüzden ‘pişiriliyor’, geçtiğimiz ayın piyangosu Başarır’a patladı. 

Nerede aşı? Çaldıkları işçinin aşı…
Her tabakadan Türkiye vatandaşının Ocak ayında başat olarak sorgulamaya başladığı esas mesele, Covid-19 aşıları idi. Aşı gündemi altında toplanan ‘geliyor mu, gidiyor mu, aşılanacak mıyız, önce kimler? Sonra bizler!?’ suallerinin elbette ki bir kaşık suda eritilmesi gerekti; çünkü her krizde olduğu gibi, aşı meselesini de yönetirken tökezleyenlerin verebilecekleri akla uygun bir yanıt yok; varsa dahi, halkı inandırabilmek için eveleyip gevelemeleri gerek. Öte yandan, salgın koşullarından yaratılma; sermaye gruplarının insafsız politikalarından doğma gerekçelerle işten çıkarılan, bir başka yerde çalışmalarına mani olunan, kendisi için ayrılan İşsizlik Fonu’nda biriken parayı doymak bilmeyenlerin yuttuğu emekçilerin hakkını aradığı bir gündem daha var; ‘yorgun’ yöneticiler, hangi birine yetişecek (!), oyalayıcı nitelikte bir mevzu gecikmesizin tertip edilmeli… ‘Muhalefet ne dedi?’

Başörtüsüyle günah gizlemek
Siyasal İslamcıların elindeki en kullanışlı aparatlardan biri haline getirilmiş başörtüsünün, art niyetli çıkar toplulukları tarafından simgesel boyutlara taşınıp hem araç hem gereç edilmesi sonucunda, ‘başörtülü bir hakimin yansız olabileceğine güvenmekte zorluk çektiğini’ ifade eden eski CHP Milletvekili Fikri Sağlar’ın ifadeleri gülünç çabalarla saptırıldı. Tartışılması aciliyet talep eden Türkiye’nin gerçek gündemleri, Cumhurbaşkanı unvanını taşıyan kişinin en hafif tabirle lüzumsuz çıkışıyla rafa kaldırıldı. Kendisinin sürdürdüğü yönetimden taraf olmayan başörtülü siyasetçiler için ‘vitrin mankeni’ yakıştırmasını yapan Cumhurbaşkanının beyanı ayrıştırıcı değil; fakat Fikri Sağlar’ın güvensizliğini belirtmesi aşağılayıcı, öyle mi? Yorum sizin.


Sorularına yanıt alamayan bizlerin mide bulantısı kolay kolay geçmeyecek, bu belli. Bu akşam ana akım medyada hukuk diplomalı bir soytarı, çöküntüleri yönetemeyenlerin borazanı bir temsilci, suyu bulandırmakla görevli ‘trol’den bozma bir gazeteci, karambole alınmak üzere konuk edilmiş; yine de sabırlı bir muhalif eşliğinde gerçekleştirilen programlar sunulacak önümüze… Ama yenmez ki bu; baştan kokuyor!

Önceki ve Sonraki Yazılar