25 yıl oy verdiniz, hava aldınız!

25 yıl oy verdiniz, hava aldınız!

Ey Bağcılar! Duyuyor musun?

Ey Gaziosmanpaşa! Ey Fatih, ey Beyoğlu, ey Güngören farkında mısın?

25 yıldır oy verdin ama ortada sipsivri bırakıldın.

İşte büyük deprem çaldı kapını…

Ne yapacaksın?

Her yeri dev gibi binalarla dolduran Tayyip Erdoğan, sizi eski binalarda tuttu, uyuttu…

Oy verenler ölecek, yiyenler kurtulacak…

Peki oy verdiğiniz o siyasetçinin gözünde şu Suriyeliler kadar değeriniz var mı?

Yok…

Nereden mi biliyorum?

Suriyeliler için 3 oda bir salonlu, bahçeli evler yapmayı planlıyor. Peki sizlere o evlerin yarısı kadar yeni bir yuva vaat ediyor mu?

Etmiyor…

Anlayın artık: Sizin, onun gözünde sıradan bir Suriyeli kadar değeriniz yok.

25 yıldır oy verdiğiniz o siyasetçi işte bu…

Devam edin, yine oy verin…

Bu dünyada olmazsa da öbür dünyada belki rahat edersiniz…

İSTANBULLULAR ÖLÜMÜ BEKLERKEN AKP SİYASET YAPIYOR

Bütün deprem uzmanları, büyük deprem olacak, diyor.

Bunun anlamı şu: Eğer 1999 sarsıntısı gibi bir deprem ortaya çıkarsa İstanbul’da yüz binlerce insan ölebilir…

Buna karşı önlemler alması gereken, ülkeyi yöneten bu hükümettir; hükümetin başı olan Erdoğan’dır.

Ama onların derdi İstanbulluları kurtarmak değil, yeni Belediye Başkanı Ekrem İmoğlu’nu etkisizleştirmek.

Düşünebiliyor musunuz? Cumhurbaşkanı Erdoğan adına yardımcısı İstanbul’da toplantı yapıyor. Sözde, depreme karşı önlem alacaklar…

Bu önemli toplantıya herkesi çağırıyorlar da en önemli yetkili olan belediye başkanını çağırmıyorlar.

Neden?

Sayın İmamoğlu öne çıkmasın, alınacak önlemlerde payı bulunmasın, İstanbullunun gözünde değeri düşsün.

Taktik ve strateji çok açık: İstanbullu bir depremde ölsün ama Başkan İmamoğlu da değer yitirsin…

İşte AKP budur…

Onlar iktidarda kalsınlar da isterse on binlerce insan ölsün…

Böyle vahşi bir siyasal ruh, bir ülke için en büyük talihsizlik değil midir?

ALKIŞLANACAK BİR SÖZ

Duyunca inanamadım. ABD’de iken demiş ki: “Nefret söylemi, fikir özgürlüğü parantezine asla alınmamalıdır.”

Söze değil de bunun Sayın Tayyip Erdoğan tarafından söylenmiş olmasına inanamadım.

Elbette ki nefret içeren sözler fikir özgürlüğü sayılamaz.

Ama Türk siyasetinde nefret söylemini kim kullanıyor?

Düşünün bakalım; aklınıza Sayın Erdoğan’dan başkası geliyor mu?

Özellikle CHP Lideri Kılıçdaroğlu üstünden Alevilere yaptığı göndermeler böyle değil midir?

Kılıçdaroğlu’nu, Beşşar Esat’ı eleştirirken bunların Aleviliğine vurgu yapmak nefret suçu değilse nedir?

Ama, uluslararası kürsülerde böyle konuşmuyor. Oralarda demokrat ve hoşgörülü lider portresi çiziyor. Ayağı Türkiye topraklarına değince bambaşka bir kimliğe bürünüyor.

Ve hatta İstanbul’da on binlerce deprem toplanma alanının olduğunu bile iddia edebiliyor.

Nasıl olsa o ne derse AKP’li seçmen kutsal bir sözmüş gibi hemen inanıyor ya…

Sayın Erdoğan ne derse desin de kendisi gibi inanmayan, kendisi gibi yaşamayan, kendi kafasındaki kadın ve genç profiline uymayan topluluklara nefret saçan dille eleştiri yapmasın.

Belki o zaman kürsüde söylediklerine doğru diyebiliriz.

TEBRİKLER BAŞKAN!

Yine bir yandaşa peşkeş çekilecekti.

Çünkü ihale şartnamesine koyulan şartlar, sadece belli bir şirketin bu ihaleye girebilmesine olanak verecek biçimde düzenlenmişti.

Hedef çok yağlı iki parça idi: Sirkeci ile Haydarpaşa garlarının bazı bölümleri.

Bunun için Ulaştırma Bakanlığı ihale açmış.

Bu tarihi alanları özel kişilerin elinden kurtarmaya çabalayan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, “İhaleye biz de gireceğiz!” demiş.

Vay sen misin bunu diyen? Bakanlık büyük bir telaşla, “Belediye ihaleye giremez!” diye açıklama yapmış.

Belli ki amaç, buraları bir AKP’liye vermek…

Başkan İmamoğlu ise 4 Ekim’de düzenlenecek ihaleye mutlaka gireceklerini söylemiş.

Tebrikler başkan! İstanbul’u yağmacılardan kurtaracak bu türlü girişimlerin hep takdirle anılacaktır.

Bu soygunlara, partizan işlere karşı sesinin hep böyle dik ve yüksek çıkmasını bekliyoruz ve sıradan İstanbullular olarak sonuna kadar yanındayız.

Önceki ve Sonraki Yazılar