Son çalışmamız olan “TARİKAT KUŞATMASINDAKİ TÜRKİYE/ Halidi Cehennemi” adlı kitap, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB) yeni başkanı Ekrem İmamoğlu’nu iki açıdan ilgilendiriyor.

Birincisi şu: Başına geçtiği İBB’nin eski yöneticilerini iyi tanıması açısından… Bunlar, Türkiye Cumhuriyeti ile savaşı bir iman şartı haline getirmiş olan Halidi tarikatlara muazzam paralar akıtmış, açıkça suç işlemişlerdir. İstanbul Belediyesi’nin halka değil tek yanlı biçimde sadece gayri milli bir tarikatın tekkelerine hizmet aracı haline getirilmesinin bilgilerini bu kitabımızda ortaya koyduk. Örneğin, erkek çocuklara tecavüzle gündeme gelen Ensar Vakfı’na yapılan İBB yardımları gibi… “Kindar ve dindar gençlik” yetiştirmek için Halidi zihniyetle kurulmuş olan TÜRGEV, TÜGVA, Aziz Mahmut Hüdayi Vakfı, Sosyal Doku Vakfı, Kemal Efendi Vakfı ve benzerlerine akıtılan rantlar gibi…

VAKIF DEĞİL TEKKE
Sözünü ettiğimiz bu kuruluşlar vakıf elbisesi altına saklanmış cumhuriyet karşıtı örgütlerdir. Bu tekkeleri besleyen ve yönlendiren de AKP’dir. Bu örgütler, dindarlık gösterileriyle özellikle Sünni Müslümanları etkileyerek elde tutmakta ve oylarını da AKP’ye aktarmaktadır. Yani vakıf veya dernek görüntülü bu örgütler; oyları kontrol makinesi olarak kullanılmaktadırlar.

Sayın Başkan, bilmelidir ki biz kendisinin ziyaret ettiği ve Erdoğan’ın damadı Selçuk Bayraktar’ın başında bulunduğu Türkiye Teknoloji Takımı Vakfı'nı bu sınıfa sokmuyoruz. Evet Selçuk Bey’in zihniyet dünyası o tarafta olabilir ama yaptığı İHA ve SİHA üretimi teknolojiye dayalı olduğu için olumludur, desteklenmelidir.

Çok iyi biliyoruz ki kendisini vakıf adı altında saklayan ve Türkiye’yi “dar-ül harb” (yağmalanması gereken kâfirler ülkesi) sayan örgütlenmelerin İBB’den beslenmesine Sayın İmamoğlu izin vermeyecektir.

MEVLÜT BEY!
Sayın İmamoğlu bilmelidir ki AKP döneminde, İBB’deki tepe yönetimde yer alan isimler; Halidi tarikat zihniyetinin temsilcileri olarak görev yapmışlardır. Örneğin, son başkan Mevlüt Uysal bunlardan birisidir. Kendisi, başta AKP Lideri Erdoğan olmak üzere AKP’nin öbür tepe isimleri gibi Mehmet Zahit Kotku tekkesinden (İskender Paşa Tekkesi) gelmektedir. Bay Uysal hem ilk görev yeri olan Başakşehir’de hem de son görev yeri olan İBB’de vakıf veya dernek görüntülü Halidi tarikat tekkelerine hizmeti temel almış onlara muazzam rantlar aktarmıştır. Kitabımızda bunun bilgileri de yer almaktadır. Bay Uysal’ın yaptıklarını CHP Milletvekili Özgür Karabat da çok iyi bilmektedir.

'DAVA' ADAMLARI
İkincisi: Kendilerini “İsmailağa, Erenköy, Menzil, İskenderpaşa” gibi adlarla cemaat gibi gösteren bu tekkeler, CHP’nin ideolojisine ölümüne düşmandırlar. Bu kitapta belgelerini verdim: Halidiler, Kurtuluş Savaşı’na karşı çıkmışlar, 1925’te Şeyh Sait liderliğinde ayaklanmışlar, 1930’da Menemen’de kelle kesmişlerdir. Maraş’ın, Çorum’un, Sivas’ın arkasında da Halidi cellatlığı bulunmaktadır.

Bunlar, Türkiye Cumhuriyeti ve Mustafa Kemal ile savaşın adına dava demektedirler.

AKP’nin görevi de davayı sürdürmektir. AKP’li belediyelerdeki bürokratlar işte bu davaya hizmet edecek biçimde yetiştirilmişlerdir.

AKP Lideri Erdoğan da “Davanın lideri isterse papaz elbisesi bile giyerim!” diyerek bu yapılanmanın nasıl bir ideolojik katılık içinde olduğunu göstermiştir.

EN NAZİK BİR ANINDA
Sayın İmamoğlu iyi niyetli ve herkesi de kendisi gibi sanıyor. Gel gör ki karşısındakiler önce İngiliz sonra Amerikan emperyalizminin ileri karakolu gibi olmuş tekkelerden geliyorlar… Bu zihniyet, AKP’ye oy vermeyen çoğunluğun karısını kızını ganimet malı olarak gören çok fanatik bir zihniyettir.

Bu adamlar ne kadar bilgili ve tecrübeli olurlarsa olsunlar, Atatürkçü bir başkana hizmet etmezler. Böyle bir hizmeti, inançlarına aykırı sayarlar. O yüzden, hizmet ediyor görünürler ama fırsatını bulur bulmaz, en nazik bir anda darbeyi indirirler; sistemi felç ederler.

Cumhuriyet değerlerine ve kurucusuna düşman kadrolarla belediyeyi yönetmenin ne kadar zor olduğunu biliyorum ama Sayın İmamoğlu düzgün çalışan mantığıyla bunu da başaracaktır.

Bize düşen görev de onu aydınlatmak ve işini kolaylaştırmaktır.