Savaş olmayan savaş

6 Ağustos 1993 tarihinde, Ankara Büyükşehir Belediyesini temsil eden bir heyetin içinde "Hiroşima"da idim. ABD tarafından 1945 yılının aynı gününde buraya atılan ilk "atom bombası"nın yarattığı felaketi hatırlamak için, başka dünya ülkelerinin temsilcileri ile birlikte oradaydık. Üç gün sonra, aynı şekilde, "Nagazaki"de toplandık.

Hayatımın en unutulmaz zamanlarındandı.

İnsanlık, tarih boyunca yaşadığı en büyük kırımların ve en acı günlerin ikisini oralarda yaşamıştı.

İnsanları uzun ve acısız yaşatmak için yemin etmiş bir hekim olarak, bize gösterilen görüntüleri, felaketin kalıntılarını, insanların yaşadığı ızdırapları, acı içinde izledim.

Bu yılın 6 Ağustosu, geçmiş yıllara göre, daha karanlık gelişmelerin gölgesinde yaşandı. ABD Başkanı Trump, 1987 yılında imzalanan, "orta menzilli nükleer füzelerin imhası" anlaşmasından imzasını çekti. Bunu izleyerek Rusya da anlaşmadan ayrıldı. Bu, iki ülkenin de bundan böyle, yeniden nükleer silah taşıyan füzelerin yapımına hız vereceği anlamına geliyor.

Zaten geçtiğimiz yıllarda irili-ufaklı bir sürü ülke nükleer silahları üretti. Örneğin, her an birbirlerine saldırma durumunda olan Hindistan ve Pakistan'ın atom bombaları olduğu biliniyor. Bunlardan birinin ya da ikisinin de silahları ateşleyen düğmeye basması insanlık için nelere mal olur, düşünmek bile istemiyorum.

Türkiye'nin de kendi atom silahlarını üretmek üzere, nükleer santralların yapımına  ağırlık verdiği ilgili platformlarda konuşuluyor. 

Çevresinde bir tek dost ülke bırakmayan; Genel Başkanının ağzından, içte ve dışta düşman gördüğü her devlete ve herkese,"eyy!" naraları ile posta atan bir partinin yönettiği; yönetimin küçük yandaşı olan partinin Genel Başkanının da komşu ülkeleri yakmaya hevesli bir "ateşperest" olduğu bir Türkiye'nin nükleer silaha sahip olmasının korkunçluğunu bir düşünün.

Nükleer silahların kullanıldığı bir durum artık "savaş" sayılamaz. Savaşta, düşman ülkelerin silahlı güçlerinin çatışması söz konusudur. Nükleer silahlar, "savaş olmayan bir durumun" , insanlığı yok etmenin, dünyayı yaşanılmaz hale getirmenin araçlarıdır.

Buna engel olmak her "insanın" asıl görevi olmalıdır. 

Önceki ve Sonraki Yazılar