BU İKTİDAR, O TELEVİZYONU KAPATMAK PEŞİNDE

AKP iktidarına teslim olmayan medya kuruluşlarının susturulması operasyonunun son halkası ODA TV oldu. Ama o yetmez elbette… Öyle gözüküyor ki sırada Tele 1 Televizyonu var. Bu kanalın çok etkili muhalefet yaptığını artık anladılar ya çanına ot tıkmak için fırsat arıyorlar. Kanalın yöneticisi Merdan Yanardağ’a verdikleri hapis cezası etkili olmayınca RTÜK’ü devreye soktular.

Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) Başkanı Ebubekir Şahin, zehir zemberek yaptığı açıklamada, Tele 1’e en üst limitten ceza keseceklerini söyledi.

Peki suçu neydi Tele 1’in?

Milli Eğitim Bakanlığı televizyondan eğitim başlattı ya… İlk gün yaşanan idam sahnelerini, kelle kesme manzaralarını izleyen ve midesi bulananlardan birisi de kanalın sabah programcısı Can Ataklı olmuş. Can Ataklı, bu duygularla öğrencilerin karşısına türbanlı öğretmenle çıkılmasını eleştirerek, “Milyonlarca öğrenciye rol model olarak türbanlı öğretmeni vermek bence yanlış” demiş.

İşte bütün gerici cephe bu düşünceye karşı saldırıya geçti.

(Hemen belirtelim ki biz de tam Can Ataklı arkadaşımız gibi düşünüyoruz ve söylediklerinin altına da imzamızı atıyoruz. Buyurun, bize de bir üst limitten ceza verin.)

RTÜK SOPASI

Ebubekir hazretlerinin öfkesinden anlıyoruz ki iktidar Tele 1’i susturmak için elindeki en kuvvetli sopalardan birisi olan RTÜK’ü devreye sokmuştur.

Peki kim bu Tele 1’e öfke kusan Ebubekir Şahin?

AKP’nin RTÜK’teki baş adamı…

Bu şahıs, TRT kanalında öğrencilere Adnan Menderes’in idam sahnelerini izlettirenlere, çocuklarımıza karşı kılıçla kelle kesme sahneleri yayımlayanlara tek söz etti mi?

Etmez!

Çünkü, Ebubekir’ler için o sahneler normaldir. Suriye’de, din devleti kurmak adına kelle kesenleri hatırlatmıyor mu bu manzaralar?

KİMMİŞ TEK TİPÇİ?

RTÜK Başkanı Ebubekir Efendi, bununla da kalmıyor; türbana karşı çıkanları tek tipçi olmakla suçluyor.

Gerçek tek tipçiler, Türkiye’yi işte bu yalanla ele geçirdiler ve tek tipleştirdiler.

Türkiye’de kadınlarımıza tek tip baş türban dayatan, bunu imanın bir parçasıymış gibi göstererek tek tipleşmeyi yaratan AKP iktidarları olmuştur.

Sorun asla ve asla kadınlarımızın baş örtüsü değildir. Başını örten de başını açan da kutsal analarımız, kızlarımızdır. Ama onların saçlarını putlaştırarak sadece başını belli biçimde kapatmayı Müslüman olmanın tek şartına indirgerseniz bu hem yüce İslam dinine hem de Türk kadınına yapılmış en büyük kötülük olur. AKP de oylarını bu politika üstünden artırmış, tek tip kadın politikasıyla iktidarını uzatmıştır.

Halbuki İslam kültüründe son 60 yıla kadar bugün AKP’li kadınların taktığı gibi bir türban kullanımı yoktu. Bu türban biçimi Yahudi-Hıristiyan inancında görülmüştür ama Müslüman kadınlar değişik biçimde, olanaklarına ve yerel kültürlere göre baş örtüsü kullanmışlardır. Türkiye’de ve bizlerin gözünde de kadınlarımızın örtünmeleri asla bir sorun olarak görülmemiştir.

Ama ben siyah çarşaflı kadına tek tip türbanlı kadından daha fazla saygı duyduğumu da itiraf ediyorum. Çünkü, kadının kendisini korumasına yönelik olarak çarşaf, geleneğimizde vardır ama bu siyasal kesim türban yoktur.

TÜRBAN DİNSEL DEĞER OLMADI

Can Ataklı ve Tele 1’e saldırı sadece iktidar ataması Ebubekir’den gelmedi. Milli Eğitim Bakanlığı da Ataklı arkadaşımızın cezalandırılması için suç duyurusunda bulunmuş.

MEB diyor ki: ‘Gazeteci’ hakkında ‘Öğretmenin başörtüsü üzerinden dini değerleri alenen aşağılama, kamu barışını bozmaya teşebbüs ile halkı kin ve düşmanlığa sevk etme’ suçlarından cezalandırılması talebiyle suç duyurusunda bulunuldu”

Buradaki suçlamaların tümü uydurma…

*Bir: Başörtüsü dediğiniz ama baş örtüsünden çok tek tip bir sembol olan bugünkü türban, hiçbir dönemde “dini değer” olmamıştır. Bu tek tip türbanı dini değer gösterenler ise AKP ve arkasındaki siyasal dinci tarikat örgütlenmesidir.

İslam kültüründe son 60 yıla kadar bugün AKP’li kadınların taktığı gibi bir türban kullanımı yoktu. Bu türban biçimi Yahudi-Hıristiyan inancında görülmüştür ama Müslüman kadınlar değişik biçimde, olanaklarına ve yerel kültürlere göre baş örtüsü kullanmışlardır.

*İki: Ayrıca anayasanın temel ilkelerine göre, toplum dini sembollerle şekillendirilemez. Eğer türban dinsel değer ise onu devlet kurumlarına sokmak laiklik ilkesini çiğnemek sayılır ve anayasal suçtur. Milli Eğitim Bakanlığı da türbanlı öğretmen çalıştırarak ve onları örnekmiş gibi sembolleştirerek anayasa suçu işlemektedir.

*Üç: Hz. Muhammet dönemindeki İslam’da kadın veya erkeğe özgü bir dinsel kıyafet olmamıştır. Örtünme ayeti dedikleri işin aslı da başı örtmek değil, memeleri açıkta bırakan bazı kadınların o davranışının değiştirilmesine yönelik uyarıdır. Yoksa o dönemde bütün kadınların başı örtüktür ve bunlar benzer biçimde giyinmektedirler.

Örneğin, İslam dinini getiren Hz. Muhammet’in değerli eşi Hatice ana ile onların düşmanı olan Ebu Süfyan’ın karısı Hind aynı biçimde giyiniyorlardı. Hz. Muhamet’in giysisi ile herhangi bir Arab’ın giysisi arasında da fark yoktu. Tarihsel bilgiler bunu pek açık biçimde ortaya koymaktadır.

Yani, Hz. Muhammet döneminde döneminde kıyafet asla dinsel değer olmadı. Kıyafeti dinsel değermiş gibi gösteren sonradan ortaya çıkan din istismarcısı siyasetçiler ile imanını onlara satan bazı âlimler olmuştur.

Dört: AKP’nin bugün baş örtüsü adı altında dayattığı türban, 1960’larda, Amerikancı Müslümanların icat ettiği bir semboldür. Bunun Muhammedi İslam ile bir ilişkisi yoktur.

Bugün milyonlarca kadın ve kızımız, türbanı bir inanç şartı gibi görerek takınmaktadır. Onların bu haklarına saygı duymakla birlikte, sonradan çıkma türbanın, topluma bir inanç sembolü gibi dayatılmasına razı olmayacağız.

ENSAR’CILARIN ELİNDEKİ MEB

Sorun Can Ataklı’nın söyledikleri değil, türban üstünden tek tip “dindar ve kindar nesil” imal etme projesidir.

Milli Eğitim Bakanlığı da ne acıdır ki bu projenin merkez üssü haline getirilmiştir. Bu gerçeğin belgelerini, “TARİKAT KUŞATMASINDAKİ TÜRKİYE/ Halidi Cehennemi” adlı kitabımda ortaya koydum.

MEB’i yöneten kadroların, TRT’deki uzaktan eğitim işini de Ensar’cılara verdikleri anlaşılıyor. Bu idam sahneleri, kafa kesmeler, ilahilerle korkutmkalar hep bu Halidi örgütlenme Ensar ve benzerlerinin başının altından çıkıyor.

Milli Eğitim Bakanı Sayın Ziya Selçuk, Can Ataklı ile uğraşacağına bakanlığını gizlice ele geçiren bu Amerikancı tarikatçılarla uğraşıp onların yıkımını engellesin.

“Türbanlı öğretmen, model öğretmen olamaz!” demek yüzünden Tele 1’e ağır ceza verilirse, bu zulme karşı bizler de Tele 1’in yanında durmayı bir vatan borcu biliriz.

Önceki ve Sonraki Yazılar