CARİYE RUHLU KADINLAR

Kadın günlerini kutlarız da kadınların en büyük düşmanı kimdir, tam düşünmeyiz.

Bu konudaki geleneksel inanç, erkekleri kadın düşmanı gösterir. Halbuki kadının en büyük düşmanı, cariye ruhlu kadındır!

Bunlar, kendilerini köle, erkekleri efendi görürler.

Bu komplekslerini de “Dinimiz böyle emrediyor!” diye örterler.

Türkiye, 1980 darbesinden sonra cariye ruhluların yükselişini gördü.

Bunlar, siyasetin içine dalıp verilen emirleri robotlar gibi yerine getirdiler.

Ailelerin geleneksel yapılarını kırıp Arapçı bir dünya görüşüne göre hayat tarzı dayattılar.

En militan erkeklerden daha militan biçimde davrandılar…

Kıyafetleri tek tipti…

Davranışları tek tip…

Hatta ruhları bile tek tip…

Tarihteki Türk kadınının tamamen gerisinde…

Kendisini erkekle eşit gören çağdaş kadınlara ölümüne düşman…

Erkekten daha erkekçi…

Dindar görünüp dinin ne olduğundan habersiz…

Kendi cariyeliğini üstünlük sanacak kadar da dünyadan kopuk…

Cariye ruhlu kadınlar yüzünden Türkiye’nin rengi karardı…

Ülke Orta Çağ’a geri gitti…

KADINLARDAN KORKMAYIN

İstanbul Valiliği, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü nedeniyle bugün akşam Taksim’de yapılması planlanan etkinliği kuşatma altına almış. Valilik açıklamasında deniliyor ki: “Bazı sivil toplum kuruluşları ve şahıslar tarafından sosyal medya yoluyla Taksim Meydanı ve İstiklal Caddesinde, bugün saat 19.00'da etkinlik duyurusu yapılmaktadır. Taksim Meydanı ve İstiklal Caddesi'nin 2911 Sayılı Kanun çerçevesinde ilan edilen alanlar içerisinde olmaması nedeniyle akşam saatlerinde bu yerlere çıkan bütün yollar kapalı olacaktır.”

Bu bir yasaklama tavrıdır. Sayın Vali’den, kadınları rahat bırakmasını ama güvenlik önlemlerini de almasını bekleriz.

“BAŞ ÜSTÜNDE BAŞ!...”

Ne dedi Hazret?

“Çekilin! Yoksa orada taş üstünde taş; baş üstünde baş komam!”

Ne oldu?

Kendisi çekildi…

Ne dedi başka bir Hazret?

“Yansın Suriye, yıkılsın İdlib, kahrolsun Esad"

Suriye zaten yanmış, İdlib yıkılmış ama Esad yerinde…

Esat saplantısı bizim Hazretleri öyle bir sarmış ki kendileriyle birlikte bizi de yakacaklar.

SIĞINMACILAR MEKKE VE MEDİNE’YE GİTSİNLER

Ben anlayamıyorum… Neden bu Suriyeli, Afgan, Iraklı ve Afrikalı Müslüman sığınmacılar illa da Avrupa’ya gitmek isterler? Avrupa, kâfir ülkesi değil mi? Onların dini batıl, yedikleri haram değil mi? Öyle ise dini bütün Müslümanların bu “Dar-ül Harb”de ne işleri var?

Hükümete tavsiyem; bizdeki sığınmacıları Mekke ve Medine’ye doğru yollamalarıdır. Böylece kutsal topraklarda mutlu olurlar. Açlarından ölseler bile sonunda Cennet’e gitmiş olacaklarından kazançlı sayılırlar.

Öyle ya kâfir topraklarında ölmektense Kutsal Toprak’larda ölmek bin kez daha iyidir.

Önceki ve Sonraki Yazılar