Rıza Zelyut
ERDOĞAN’I TİR TİR TİTRETEN ADAM
İyi biliyor ki böyle giderse kendisini iktidardan o indirecek…
Bu iktidar düşüşü eski politikacıların düşüşü gibi de olmayacak… Süleyman Demirel düştü, peşinden büyük bir soruşturma gelmedi. Hatta Turgut Özal düştüğünde de böyle bir şey yaşanmadı. Bir yığın yolsuzlukla anılan Tansu Çiller’in gidişinden sonra da onunla ilgili soruşturma olmadı.
Ama Tayyip Erdoğan iktidardan düşerse çok şey olacak… Başta özelleştirme adı altında yandaşlara yağmalatılan devlet kuruluşları olmak üzere büyük ihaleler teker teker incelenecek… Meşhur 5 yandaş müteahhitlik firmalarına 5 liralık işi 10 liraya yaptıran ve böylece devleti muazzam biçimde zarara uğratanlar hesap verecek.
Bu işin bir de uluslararası ayağı da var. Amerika’da ikide bir Tayyip Erdoğan ailesinin mal varlığının soruşturulması gündeme getiriliyor. Düşünebiliyor musunuz? Cumhuriyet tarihinde şimdiye kadar hiçbir cumhurbaşkanının uluslararası alana taşınmış mal varlığından söz edilmemişti.
İSTANBUL’DA BAŞLADI
Tayyip Erdoğan’ın 1994 yılında İstanbul Belediye Başkanı olmasından sonra hakkında bir düzineye yakın yolsuzluk iddiası gündeme getirilmişti. İçişleri Bakanlığı müfettişlerinin belediyede yaptığı teftişler sonucunda, Erdoğan hakkında, “Akbil, İgdaş, Bilboard, Personel Taşıma, İSKİ, Sinek İlacı, Çamur Barajı” gibi konularda yolsuzluk-usulsüzlük, kalpazanlık suçlamaları yapılmıştı. Bu dosyalar, 28 Şubat sürecinde ve sonrasında zaman aşımı ve aflarla devredışı bırakılmıştı. Çünkü, derin devlet onu Necmettin Erbakan’a karşı yenilikçi lider diye yükseltmek planını devreye sokmuştu.
Erdoğan Başbakan olduktan sonraki dönemde de belediye başkanlığı zamanındaki tavrını, o kadro ile devam ettirdi. Basına pek yansımayan ama çok konuşulan iddialara göre, Erdoğan ailesi bu 17 yılda çok zenginleşti.
Eğer Erdoğan iktidardan düşerse bunların hepsi soruşturulacak ve birçok yolsuzluk iddiası gündeme gelebilecek.
İMAMOĞLU TEK HEDEF
Bu uluslararası çaptaki soruşturma tehdidinden kurtulması için Sayın Erdoğan’ın ölene kadar başta kalması gerekmektedir. Zaten şu başkanlık sistemi de bunun için kotarılmıştır.
Gel gör ki hiç de umulmayan bir anda Ekrem İmamoğlu ortaya çıktı ve AKP’nin İstanbul’daki tam çeyrek (çar-yek) yüzyıllık egemenliğine son verdi. Bu durum, süreç böyle sürdürülür ise Türkiye genelinde AKP’nin ilk seçimde iktidarı yitireceğinin en kuvvetli göstergesi oldu.
İşte bütün AKP kurmaylarını tir tir titreten olasılık budur.
Öyleyse devletin bütün organları bütün gücüyle Ekrem İmamoğlu’nu ezmek için kullanılmalıdır.
İSTANBUL’A PARALEL BELEDİYE
Bu plan gereği Ekrem İmamoğlu’nun gücünü azaltmak ve hatta onu suçlu çıkartabilmek için bütün bakanlar harekete geçirildiler. Bu işte sözcülüğü de İçişleri Bakanı Süleyman Soylu yapıyor. Bay Soylu, Başkan İmamoğlu’nu ikide bir tehdit ediyor. Son dediklerine bakar mısınız: "Terörist olmaktan ceza alanları bu ülkenin selameti ve o beldenin selameti için görevden aldığımızda, Avrupa’ya giderek Türkiye’yi şikâyet eden ahmağa söylüyorum. Bunun bedelini bu millet sana ödetecek.”
Bay Soylu’ya, önce şunu soralım: Terörist diye suçladığın o kişilere “Seçimlere girebilirsiniz!” diye belge veren sen değil misin? Bu konuda bir engelin bulunmadığını söyleyen senin Adalet Bakanlığın değil mi? Onları seçime sokan YSK üyelerini Cumhurbaşkanı Erdoğan atamadı mı?
Sonra yine Bay Soylu’ya, İBB başkanı iken Tayyip Erdoğan’ın devlet aleyhine söylediği sözleri bir hatırlamasını önerelim… Sayın İmamoğlu öyle konuşmuyor; demokrasiyi savunuyor; savunacak da…
Ama bunların derdi terör veya Türkiye değil… HDP üstünden yürüyüp Ekrem İmamoğlu’nu suçlu çıkartmak… Böylece de Erdoğan’ı devireceği ortaya çıkmış bulunan bir siyasal figürü yok etmek.
İddiam ediyorum: AKP Lideri Erdoğan’ı korkutan tek rakip olan Ekrem İmamoğlu’nu etkisiz hale getirmek için İçişleri Bakanlığı ile Adalet Bakanlığı ortak bir operasyon yapacaktır.
Bu operasyona paralel olarak İstanbul Belediyesi’ni güç duruma düşürmek için paralel bir belediye yönetimi de kuruluyor. Boğaziçi bölgesini İBB’nin yetkisinden çıkartmak için atılacağı konuşulan adım bunun en açık kanıtıdır. Erdoğan, burada Paralel İstanbul Belediyesi kurulması için işareti vermiş gibi gözüküyor. Bu amaçla Belediye Kanunu bile değiştirilecektir.
MİLLET İTTİFAKINI YIKACAK
CHP’lilerin bir kısmı İstanbul seçimlerinin kazanılmasını sadece HDP oylarına bağlayarak ciddi bir değerlendirme hatasına yöneldiler. Doğrudur, seçimlerde HDP oyları etkili olmuştur ama İYİ Parti oyları da HDP oyları kadar etkili olmuştur. Özellikle İstanbul ve Ankara’da Sayın Erdoğan’ın milliyetçi kesime yönelik ağır sözlerine duydukları tepki ile CHP adaylarına oy veren önemli bir milliyetçi oy bulunmaktadır.
İşte Erdoğan, ileride rakipi olacak İmamoğlu’nu zayıflatmak için bu Millet İttifakı’nı çökertecek planı devreye soktu. Ne yazık ki bazı CHP’liler de onun değirmenine su taşıyor. Özellikle İzmir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in bazı sözleri sıradan insanları yeniden Cumhur İttifakı’na çekebilmek için kullanılıyor.
CHP yönetimi eğer HDP ile belediyeler için yaptığı seçim ittifakını siyasal ve ideolojik ittifaka çevirirse, bu yanlış dönecek Sayın İmamoğlu’nu vuracaktır.
CHP Lideri Sayın Kılıçdaroğlu’nu bu konudaki çatlak sesleri kısmak için daha etkili olmaya çağırıyorum.
ERDOĞAN’IN ÇARESİZLİĞİ
Artık kamuoyuna vereceği hiçbir şey kalmayan Tayyip Erdoğan durmadan eski defterleri açıyor. Dünkü Grup Toplantısı’nda yaptığı da buydu. Sayın Kılıçdaroğlu’nu eleştirip durdu. Başka bir şey bulamadığı için onun zamanında SSK’nın batmış olduğunu belki yüzüncü kez söyledi.
Ama Kılıçdaroğlu o dönemde ne bakandı, ne başbakandı ne de cumhurbaşkanı. Sayın Erdoğan bunu biliyor ama bilmezden geliyor. Üstüne üstlük SSK bugün, Kılıçdaroğlu dönemine göre 5 kere daha batmış durumda.
“Bize geçmişte şunu bunu yaptılar!” diye ağlamaktan başka bir şey yapmayan iktidar liderinin bu ülkeyi yönetme dönemi doğal olarak bitmiştir.