FAİLİ MEÇHULCÜLER KİMİN YANINDA!

Faili meçhul demek, “yapanı bilinmeyen” demektir. Bu terim daha çok cinayetlerle ilgili olarak kullanılmıştır. Özellikle 1990’larda siyasi ayağı da bulunan bazı cinayetler aydınlatılamamış ve bunlara faili meçhul denilmiştir.

Bu işle ilgili olarak özellikle suçlanan iki siyasetçi vardır.

*Tansu Çiller, Süleyman Demirel’den sonra Doğru Yol Partisi’nin başına geçen isimdir. Kendisi “Devlet için kurşun atan da kurşun yiyen de şereflidir!” sözleri ile faili meçhullere dolaylı destek vermiş birisidir.

Bugün o Tansu Çiller, bütün gücü ile Tayyip Erdoğan’ı desteklemektedir.

Mehmet Ağar, aynı süreçte içişleri yönetiminin kilit ismi olarak öne çıkmıştır. Ünlü Susurluk kazası da dahil birçok olay onunla bir biçimde ilişkilendirilmiştir.

Faili meçhul döneminin yöneticisi ve sonraki sürecin DYP Genel başkanı olarak siyasetçisi Mehmet Ağar bugün bütün gücü ile Tayyip Erdoğan’ın yanındadır. Son olarak açık açık yeni kurulacak parti liderlerini (Ahmet Davutoğlu ile …), bunların AKP’yi iktidardan düşüreceğini söyleyip tehdit etmiştir.

Peki Tansu Çiller-Mehmet Ağar dönemlerinde Tayyip Erdoğan nerede duruyordu?

Tam bu iki ismin karşısında… Erdoğan ve o zamanki partisi Refah Partisi yöneticileri her fırsatta bunları eleştiriyorlardı.

Bugün karşıtlık gitti, dostluk geldi. Erdoğan-Çiller-Ağar kol kolalar.

Soruyorum: Faili meçhulcülükle suçlanan Tansu Çiller- Mehmet Ağar mı değişti yoksa Tayyip Erdoğan mı?

ERDOĞAN’IN YALANCI ŞAHİDİ

Ülkemizin ekonomik durumu o kadar bozuldu ki AKP hızla oy yitiriyor. Tayyip Erdoğan’ın tek adam saltanatı sallanıyor. Ne yapması gerekir peki?

Ekonomiyi batırdığına göre halkın gözünü başka bir biçimde bağlaması gerekiyor. Bunun için vatan kurtaran kahraman havalarına girdi. Suriye’ye daldı. Yetmedi işin içine Libya’yı soktu. Bunlar kesmeyince 10 yıl geriye gidip Dersim işini yeniden masaya sürdü. CHP’yi geçmişiyle yüzleşmeye çağırdı.

Aklınca, CHP’nin burada katliam yaptığını söyleyerek kamuoyundan puan kazanmaya çabalıyor.

AKP Lideri, bir taraftan devletin tek kahramanı havalarına girerken bir yandan da başında bulunduğu devletin altını kazıyor bu tavrıyla…

Peki şahidi kim?

Necip Fazıl Kısakürek…

Yalancı, rüşvetçi, darbe şakşakçısı Necip Fazıl…

Bu iftiracı adam, “Son Devrin Din Mazlumları” adlı kitabında Dersim’de 50 binden fazla insanın katledildiğini söylüyor.

Tayyip Erdoğan da bu işi CHP’nin yaptığını söylüyor.

Bu konuyu bütün ayrıntıları ile “DERSİM İSYANLARI VE SEYİT RIZA GERÇEĞİ” adlı araştırma kitabımda ortaya koydum.

Sadece özet vereyim: 1937 yılında Seyit Rıza yönetimindeki cumhuriyet karşıtı eşkıyanın bastırılması için Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Paşa’nın onayı ile yapılan operasyonda öldürülen eşkıya sayısı 262’dir.

Gel gör ki 1938 operasyonunda katledilenlerin sayısı 13160’a çıkar.

Çünkü bu ikinci operasyonu yapanlar Fevzi Çakmak ile Celal Bayar’dır. İsmet İnönü 1937 yılı Ekim ayında başbakanlıktan ayrılmış, yerine Celal Bayar gelmiştir. Atatürk ağır hasta olarak İstanbul’da yatmaktadır. 38 kırımı, Fevzi Çamak tarafından Temmuz ayında plana bağlanmış, Ağustos’ta başlatılmıştır. Adına da “3. Ordu Manevrası” denilerek gizlenmiştir.

Bu katliamı yapanlar, CHP içindeki Osmanlıcı zihniyetli gericilerdir. Zaten 8 sene sonra bunlar CHP’den kopacaklar ve Demokrat Parti’yi kuracaklardır. Yani Dersim’de katliam yapanlar, Kemalist CHP’liler değil o süreçte partiye sızmış olan mezhepçi-gerici ağa şeyh iktidarından yana olan kliktir. Bu olayda Kızılbaş düşmanlığı ağır basmıştır.

AKP işte bu çizginin devamı olarak iktidara gelmiştir ve ülkeyi yönetmektedir.

Necip Fazıl’a gelecek olursak… Dersim işini yazması, oradaki Alevilerin acısına ortak olmak için değildir. Bu olay üstünden o cumhuriyet rejimi ile hesaplaşmak peşindedir. Bütün hain şeyh-ağa takımını mazlum gösteren Necip Fazıl gibiler, Dersimlilerin en azılı düşmanları olmuşlardır. Bu gerçeği günümüzün Tunceli halkı çok iyi bilmektedir.

Önceki ve Sonraki Yazılar