İşte, AKP’nin halkı nasıl kandırdığının fotoğrafı

15 yıl boyunca dışarıdan bol bol borç aldılar; aldıkları bu dolarları partililerine dağıttılar. Şimdi yabancılar verdikleri borcu isteyince bağırıyorlar:

Bize dış ekonomik komplo var!

Görüyorsunuz: Şu son dört günde dolar hızla değer kaybetti. Dış komplo olsa dolar 7,70 olurdu 5,70 olmazdı.

Belli ki olmayan dolarları birileri sanal dünyada satıyor; piyasaya tuzak kuruyorlar. Bunun sonucu da ortada: İşsizlik, yoksulluk, pahalılık…

Hani bunların kötüledikleri o eski Türkiye var ya… İşte o Türkiye’de 2001 krizinde bile işsizlik yüzde 8’di… Şimdi genç işsizliği, kırpılmış rakamlara göre dahi yüzde 25…

İşte AKP’nin Türkiye’yi getirdiği nokta bu…

İSTANBUL HALKIYLA DALGA GEÇTİLER
AKP lideri Erdoğan’ın meydanlarda attığı nutuklara bakmayın siz. Ülkeye fabrika kurmak yerine, aldığı borç dolarla yabancının malını tüketen bu zihniyet, milleti kuru soğana muhtaç hale getirdi. Halkın tepkisini yatıştırmak için 31 Mart seçimlerinden önce şehirlerde, belediyeler eliyle tanzim satış mağazaları açtılar. Hatta bunun için meydanlara çadırlar kuruldu. Yoksul insanlarımız bu çadır mağazaların önünde uzun kuyruklar oluşturdular.

İşte, AKP’nin halkı nasıl kandırdığının fotoğrafı

Seçimden AKP yenilgiyle çıktı. Bunun üzerine İstanbul Belediyesi o marketlere verilen malları kesti. Ayıp olmasın diye kaldırmadıkları bu tanzim çadırlarında şimdi in cin top oynuyor. Çünkü sadece en kalitesizinden beşer onar kilo soğan ve patates dışında bir şey bulamıyorsunuz.

Binali-Erdoğan ikilisinin yaptıkları budur: Türkiye bir çadır markete çevrilmiştir.

Bir de şimdi çıkmışlar, “Yaptık yine biz yaparız!” havasını atıyorlar.

Koskocaman bir reklam altında sadece bir hiç…

Sevgili İstanbullu!

-İşte bu fotoğrafa bak; oyunu ona göre ver!

YALAN İMPARATORLUĞU

Dediniz ki:

-Benim başörtülü bacıma Kabataş’ta geziciler saldırdı. Bunlar palaskalarla o başörtülü bacımızı dövdüler…

Ama yalan çıktı, utanmadınız…

Dediniz ki:

-Geziciler camide bira içtiler, camiyi kirlettiler; görüntüler elimizde…

Ama yalan çıktı, utanmadınız…

Dediniz ki:

-31 Mart seçimlerinde İstanbul oylarımız çalındı, elimizde video görüntüleri var.

Ama o görüntüleri yayımlamadınız; bu sözünüz de yalan çıktı, hiç önemsemediniz…

Din-iman-kuran-türban edebiyatı yapanların bu yalanlarına bakınca sormak geliyor içimizden:

-Beyler, bayanlar! Siz, İslam’ın ve imanın şartlarını mı değiştirdiniz?

***

CÜBBELİ AHMET TAKIYYE Mİ YAPTI?
Türkiye’de ne olup bittiğini anlamak için baktığım ilk kanal ODA TV’dir. Gerçekten de olanlar kadar olanların altındaki gerçek sebebi en iyi anlatan haber kanalıdır burası.

Şimdi bir de Youtube kanalı açtılar. Orada ilk dikkatimi çeken haber, Barış Pehlivan’ın Cübbeli Ahmet Hoca diye bilinen Ahmet Mahmut Ünlü ile yaptığı röportaj oldu. Cübbeli Ahmet, bu konuşmasında Atatürk’ü öven cümleler kurmuş…

Sevindim…

Gel gör ki, Cübbeli Ahmet takıyye yapıyor. Çünkü o; şu an Türkiye’de etkin olan Nakşibendi özellikli Halidi tarikatının hocalarından birisidir. Bunlar İsmailağa Tekkesi olarak bilinirler. Hocaları ise, Of’lu Mahmut Ustaosmanoğlu’dur. Mahmut Ustaosmanoğlu’nu yetiştiren ise Mehmet Zahit Kotku’dur. Kotku,Nakşibendiyye’nin saltanatçı-mezhepçi Halidi kolundandır. Kendisi ABD’nin Yeşil Kuşak projesinin elemanlarından birisi olmuştur. Necmettin Erbakan’dan Turgut Özal’a veTayyip Erdoğan’a kadar Türkiye’yi uzun yıllar yöneten kadro işte bu Halidi tarikatının ideolojisiyle yetiştirilmişlerdir.

Çok yakında çıkacak olan Tarikat Kuşatmasıadlı çalışmamamızda bütün çıplaklığı ile ortaya koyacağız ki bunlar TC’ye ve onu kuran Mustafa Kemal Atatürk’e ölümüne düşmandırlar. Sünni mezhepçi olup ABD’nin Ortadoğu’daki ideolojik ortakları gibi çalışmışlardır.

Halidiler, Kurtuluş Savaşı’na karşı çıkmışlar, 1925’te Halidi Şeyh Sait’in öncülüğünde ayaklanmışlar, 1930’da Menemen’de Teğmen Kubilay’ın başını kesmişlerdir.

1950’den itibaren ise antikomünizm maskesi altında örgütlenmişler; arkalarına da Amerikancı Türk Gladyosu’nu alarak her yere yayılmışlardır. Bugün, Menzilciler, Işıkçılar, Nurcular gibi tarikatlar da dahil tüm tarikatlar, Halidi özellik kazanmış örgütlenmelerdir.

Tarikatlara “cemaat” demek onları aklamaktır. Bu yapılar yüzlerce dernek ve vakıf kurarak kendilerini saklamışlar ve ülkenin yağmalanmasında siyasal kadrolara destek vermişlerdir.

Halidi tarikatlar, Türkiye’yi “Dar ül-harb” (kâfir ülkesi) olarak görürler. Bu devletin malını yağmalamak onlar için cihattır.

Cübbeli Ahmet de işte bu tarikattan gelen bir elemandır. Zaten kendisi, “Halidi olanlar, mahşer günü hesap vermeden cennete girecekler!” diyerek yerini tanımlamıştır.

Barış Pehlivan’dan beklentim, bunları da Cübbeli Ahmet’e sormasıdır. Hatta ona, şeyhini ve kendisini nasıl kutsallaştırdığını da sorarsa çok daha ilginç bir söyleşi yapmış olur.

Önceki ve Sonraki Yazılar