MİLLET CAN DERDİNDE İKEN O NE YAPIYOR?

Geçen akşam haber kanallarında bir duyuru: “Cumhurbaşkanı birazdan açıklama yapacak!”

Eşim merakla sordu: “Acaba ne açıklayacak?”

Cevabım basitti: “Çıkıp Kemal Kılıçdaroğlu’na saydıracaktır!”

Dediğim gibi de oldu. Ülkemiz bir felaketten geçerken, o virüsle ilgili haberlerin arasına CHP Genel Başkanı’nı da sıkıştırıp sert biçimde eleştirdi.

BÖLMEKTEN VAZ GEÇMİYOR

Üstüne üstlük o, sadece bir parti genel başkanı değil, ülkenin cumhurbaşkanı… Sayın Cumhurbaşkanı, sanal ortamda belediyelere seslenirken bile toplumu ve kurumlarımızı bölmeyi sürdürüyor; isim vermeden CHP’li belediyeleri suçluyor.

Neymiş efendim? CHP’li büyükşehir belediyeleri yardım kampanyaları başlatmışlarmış da… Bu durum, kendisinin başlattığı yardım kampanyasını dinamitlemekmiş de… Devlet içinde devlet olmakmış da… Hukuku çiğnemekmiş de…Dediklerine bakar mısınız?

“Başlatılan ''Biz bize yeteriz'' kampanyasından toplanacak tutarı doğrudan ihtiyaç sahiplerine aktaracağız. Bu projeyi dinamitlemeye çalışmak ise gafletten ötedir. Türkiye'de kimse hukukun ve kanunların üzerinde değildir.

Dayanışma yerine ayrışma peşinde olanlara izin vermeyeceğiz. Kendilerini devletin üstünde görenlere milletimiz hak ettiği cevabı verecektir. Kimse hukukun üstünde değildir.”

YANDAŞLARA LAF YOK

Halbuki AKP’li belediyeler böyle pek çok yardım kampanyası yaptılar ve halen yapan da var. Örneğin AKP’li Konya ve Gaziantep büyükşehir belediyeleri gibi… Bunlar hukukun ve kanunların üzerinde olmuyorlar mı?

CHP’li belediyelerin başlattığı yardım kampanyasını İçişleri Bakanlığını kullanarak engelleten Erdoğan; gericilik yuvası İsmailağa tarikatının yürüttüğü yardım toplama işine dokundurtmuyor.

Niye?

Tarikatçılar ona oy veriyor ya… Kendisi bunları ziyaret edip kerameti kendinden menkul şeyhin huzurunda eğiliyor ya…

Üstüne üstlük kendisi, yardımın tek elden yürütülmesine geçmişte savaş açmıştı. Kurban derisi, fitre ve zekatın Türk Hava Kurumu tarafından toplanmasını, insan haklarına aykırı ilan etmiş, 2012 yılında TBMM’den yasa çıkartarak başka kuruluşların da yardım kampanyası yürütmesinin önünü açmıştı. Ve, “Bundan sonra vatandaşımız yardımlarını, hür iradesiyle istediği yere verecektir!” demişti.

Şimdi ise kendi partisinden olmayan belediyelerin yasal biçimde yardım kampanyası başlatmasını hukuk dışılık ilan ediyor; devletin çiğnenmesi gibi gösteriyor. Söz muhalefet partileri olunca vatandaşın hür iradesi bir anda çöp kutusuna atılıyor.

Ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya emir veriyor; o da hemen bir genelge yayımlayarak CHP’li belediyelerin yardım kampanyalarını iptal ettiriyor…

***

Peki bu öfkenin, bu şiddetin sebebi ne?

İki amacı var:

Birincisi, CHP’yi öne çıkartıp, onu kötü gösterip muhafazakar seçmeni kendi çevresinde toplamak… Bu amaçla CHP Lideri’ne gerginliği şiddetlendirecek sözler söylemek… Toplumda çatışma ve kamplaşma duygularını kuvvetlendirmek… Çoğunluğu böylece elde tutmak…

İkincisi: CHP’li belediyelerin halka hizmet etmesinin önünü kesmek… Böylece, millete hizmet eden tek partinin AKP olduğu izlenimini yaymak ve seçimlerde daha fazla oy toplamak.

Halbuki CHP’li belediyeler hiçbir zaman topladıkları paraları Deniz Feneri veya IHH gibi usulsüzce kullanmadı; yolsuzluk yapmadı. Belki de suçları bu…

Sayın Erdoğan bilmiyor ki bu haksız tutumu yüzünden millet ona daha fazla öfkeleniyor. Devlet gücünü muhalefeti ezmek için kullanan hiçbir iktidar bunu sonuna kadar götürememiştir; AKP de götüremeyecektir…

Corona felaketini bile ayrıştırmak için kullanan bu zihniyeti Türk milleti ilk seçimde iktidardan indirecektir.

Önceki ve Sonraki Yazılar