UÇAĞI BIRAKIN DA ÖNCE ÇİM BİÇME MAKİNESİ YAPIN

CHP Grup Başkan Vekili Özgür Özel, Meclis’teki tavrı ve konuşmaları ile AKP’lileri hop oturtup hop kaldırıyor. Söylediklerinin tümü de bilgiye dayalı. Son olarak da Türkiye’deki en önemli ve en kritik noktalara Erdoğan ailesinin bireylerinin getirildiğini vurguladı. Buna damatlardan Selçuk Bayraktar cevap verirken, “Biz İHA, SİHA yapıyoruz, yakında da insansız uçak yapacağız. Terörle mücadeleden rahatsız mı oluyorsunuz?”  dedi.

Selçuk Bey, işi öğrenmiş… Bunlar, kendilerine yönelik en küçük eleştiriye bile, “Vay siz teröristleri destekliyorsunuz!” anlamına gelecek saldırı düzenliyorlar. Böylece de Erdoğan ailesinin Türkiye’yi nasıl parsel parsel yönettiğini de gizlemeye çalışıyorlar.

MONTAJ İHA

AKP iktidarı döneminde Türkiye’nin teknolojide sınıfta bırakıldığını gizlemek için şimdi bir “İnsansız hava aracı (İHA) yapıyoruz!” propagandası yürütülüyor. Yakında savaş uçağı bile üreteceklermiş… Zaten yerli otomobil de hazırmış… Dünyadan habersiz kesimi kandırmak için at gitsin… Hem bunlar temeli 1975 yılında atılan ASELSAN’ı bile sanki kendileri yaratmış gibi davranmıyorlar mı?

Neyse biz gelelim şu Selçuk Bey’in İHA’larına… Selçuk Bey, siz bu araçların motorunu da kendiniz mi yapıyorsunuz? O zaman “Aferin!” derim. Yok motoru dışarıdan getirtip kaputunu burada yapıyor ve bir montaj ürününü bize yerli SİHA-İHA gibi pazarlıyorsanız, durun bakalım, derim.

Soruyorum: Bu İHA-SİHA için Ukrayna’dan motor almadınız mı?

Bütün makinelerin kalbi motordur. Motor yapmadan uçak yapacağız demek, milleti kandırmaktır. Bir de bunu vatan kurtaran aslan havalarında söylemek ve muhalefeti kötülemek ayıptır.

Sizden ricam, insansız savaş uçağı yapmadan önce kendi ürettiğiniz motor ile çim biçme makinesi yapmanızdır. Bugün o basit çim biçme makinesini bile dışarıdan alıp binlercesini avm’lerde pazarlamıyor muyuz?

AİLE DEVLETİ

Türkiye Cumhuriyeti, bir aile devleti olan Osmanlı Devleti’nin yerine kurulmuştur. Yeni devletin kimliğini aile değil millet (ulus:budun) belirlemiştir. Temelini ise laiklik, çağdaşlık, hukuka dayalılık ve sosyal adalet oluşturmuştur. Aile diktasını yok etmek için, yönetim iradesi millete verilmiştir. Millet de iradesini, seçtiği temsilciler ile (TBMM) ortaya koymuştur.

TBMM içinden bir hükümet çıkartmıştır. Hükümetin denetleyen TBMM’dir. Yine hükümetin uygulamalarının yasal olup olmadığı yüksek yargı tarafından kontrol edilmiştir ve anayasaya ve yasalara uymayan hükümet uygulamaları iptal edilmiştir.

Eski Türkiye’de işler böyle yasal ve açık ilişkiler içinde yürütülmüştür. Bu süreçte, beceremeyen iktidarlar değiştirilmiştir.

Gelin bir de bugüne bakın. TBMM, artık etkisiz elemandır. Hükümeti, tek adam (cumhurbaşkanı) kendisi TBMM dışından oluşturmakta ve Meclis buna karışamamaktadır.

Hükümet üyeleri Meclis’e hesap vermemektedir. Bunlar, milletvekillerinin sorduğu soruları bile isterlerse dikkate almamaktadırlar.

Yüksek yargı bu hükümetin uygularını denetleme gücünden yoksun bırakılmıştır.

Yani tek adam yönetimi (otokrosi) Türkiye’nin tepesine çökmüştür.

İşte böyle demokrasi görüntülü otokrasilerde aile iktidarları ortaya çıkar.

Halk etkisiz eleman konumundadır. Bu yüzden seçtiği vekiller de işe yaramaz durumdadır.

Türkiye, MHP Lider Bahçeli’nin de yardımıyla bugün işte böyle bir otokrasi altında hanedan yönetimine sokulmuştur.

Adını koyalım: Bu hanedan Erdoğan hanedanıdır.

Her hanedan gibi o da kendisine saraylar yaptırmaktadır ve bu sarayların sonu da gelmemektedir.

Her hanedan yönetimi gibi Erdoğan hanedanı da müthiş bir şatafat içindedir. Kendisinin 11 uçağı olduğu söyleniyor.

Hem de 450 milyar dolar borcumuz var iken…

İtibardan tasarruf olmaz denilerek her  sene Saray’a milyarlarca liralık bütçe ayrılmaktadır.

Türkiye Cumhuriyeti artık bir aile devletine yani saltanata çevrilmiştir.

Diğer kurumlar ve üyeleri “kapıkulu” konumundadır.

Bakalım bu millet, bu zillete ne zaman “Yeter gayri!” diyecek?

 BU NASIL PROFESÖR?

Adı Yaşar Hacısalihoğlu…

Hem profesör hem rektör…

Yani bilim adamlarımızı yetiştirecek üniversitelerden birisinin baş yöneticisi…

Gelin görün ki iktidarın televizyonlarında her gece boy göstererek Saray’ın başçavuşu gibi kavga çıkartıyor.

AKP iktidarını eleştirenlere hakaretler yağdırıyor.

İşte bunlar için  halkımız, “Sonradan olmanın Müslümanlığına derman yetmez!” demiş.

Sonradan olma AKP’li Yaşar gibi…

Bakın bakalım bu Yaşar’ın uluslararası çapta bir eseri hatta bir makalesi bulunuyor mu?

Olduğunu sanmam.

Çünkü bilim adamı olamayanlar siyasete dalıp AKP üstünden milletvekili olmaya çabalarlar. Hiç değilse bir üniversiteye rektör yapılır; köşeyi dönerler.

Yazık!

Üniversitedeki gençlerimiz Yaşar gibilere bakıp “Bunlar gibi olacağıma hiç olmam!” diyorlar!

Doğrudur gençler! Bu Yaşar gibi olacağınıza hiç olmayın daha iyi…

Önceki ve Sonraki Yazılar