Süleyman Karan

Süleyman Karan

Bildiklerimi bir açıklarsam var ya!

Siyaset ile ahlak arasındaki makas, her zaman açıktı ama artık makas falan kalmadı. Türkiye’de siyasi kültür, özellikle de merkezinden en aşırı sağına geleneksel-muhafazakarlığa oynayan siyasiler tam anlamıyla Aziz Nesin’in tarif ettiği Zübük’lerin egemen olduğu bir tarza sahip oldu. Ancak bu topraklar her zaman çukurun daha da çukurunu ortaya çıkartabilecek bir verimliliğe sahip. Siyasal islamcılar, bu konuda eline su dökülemez derecede ahlak dışı bir siyaseti bu ülkeye 18 yılda, bir kabile devletinde bile az görülür bir seviyesizlik ve yozluğu yerleştirdiler. Zaten düzensizlik ve akıl yoksunluğuyla beslenen ABD yapımı ırkçı partinin kadrolarının da bunu uyum sağlaması hiç de zor olmadı.

Sağdan gelen kötülük

Bugün bu müptezel siyaset tarzlarını yaşıyorsak eğer işte bu sebeple… Eğer Süleyman Demirel’in goygoyculuğu, Turgut Özal’ın kazıkçı esnaf eyyamcılığı, Tansu Çiller’in pespayeliği ve Mesut Yılmaz’ın kumarbazlığı olmasaydı, bugün Melih Gökçek’te rezilliğin dibini gördüğümüz seviyesiz siyasetçiler de olamazdı.

Sağı solu da yok

Diyeceksiniz ki, “Sol siyaset bundan müstesna mı?”, tabii ki de değil… Sadece CHP içindeki çıkar aşiretleri bile yeter, Türkiye’de merkez solun da bu hastalıktan muzdarip olduğunu görmek için… Ya da bakın Halk TV veya KRT’nin yayınlarına, bol hamaset ve incir çekirdeğini doldurmayacak vizyonu hissetmemek mümkün mü? Peki daha sol, bun hastalığa bağışıklıkla mı? Hiç de değil… Aslında bakarsanız, hamasette CHP’yi sollayacak kadar da ilerde olabiliyorlar. Örnek mi? HDP kontenjanından meclise giren, ama işçi sınıfının oylarıyla seçildiklerini iddia edenlerin somut sorunlara jargonu bol efelik konuşmalarıyla durumu idare ettiğini göreceksiniz.

Ucuz kahramanlar

Hal böyle olunca, seviye sıfırın altına yaklaşınca, tabii ki de dış politikada bir başarısızlık hikayesi olan Ahmet Davutoğlu da ‘AKP’den kurtaracak kahraman’ gibi görülebilir. Gölgesinden korkan Abdullah Gül, hala perde arkasında olsa da, kadroları bir diğer kahraman olarak boy gösterebilir. Yine bu çürük siyasi kültürde, “Bildiklerimi bir açıklarsam var ya” diye başlayan açıklamalara çok rastlanır. Demokrasilerde suça iştirakin itirafı olacak bu cümle, Türkiye’de marifet sayılır. Ahlaksızlığın marifet sayıldığı yerde, bir ülkeyi siyasetçilerin kurtarması ise hiç mümkün değildir.

Tabii ki ilk hedef bu yoz, gerici ve yolsuz iktidardan bir an önce kurtulmak. Ama madem ki genel siyasi panorama bu, yeni bir siyaset tarzı ve ahlak oluşturmak da bir diğer görevimiz.

Önceki ve Sonraki Yazılar