97 YIL SONRA

“İzmir’in dağlarında çiçekler açar” mı diyordunuz?

Yok yok, şimdilerde İzmir’in dağlarında çiçekler yanıyor… Hem de az buz değil Büyük Şehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’e göre 5000 hektar.

Yetkililerin ağzında ise bir uçak dalaşı.

THK'nın elinde 6 uçak varmış; bunun üçü motorsuzmuş. Bugün itibariyle Türkiye'de yangınlara müdahale edebilecek bir uçak filosu ne yazık ki yokmuş.

Bunları söyleyen yangınları söndürmekle yükümlü bakanlığın başındaki kişi. TV’lerde bakan bunları söylerken arkasındakiler de yılışık yılışık gülüyorlar. Öyle ya bakan bey Türkiye’den değil Patagonya’dan söz ediyor. Patagonya’nın ormanlarından bize ne değil mi?

TEMA diyor ki bu ülkede her yıl ortalama 4000 yangın çıkar ve ortalama 10.000 hektar orman yanar.

Varıp 97 yıl önce bugün saat 5.30’da topçularımıza “Ateş!” emri verilen Kocatepe’den bakın her yıl yanan ormanlarımız, savaştığımız alanlardan daha küçük değil.

THK, Atatürk’ün “İstikbal göklerdedir” öngörüsünün ürünü en değerli kuruluşlarımızdan biri.

Cumhuriyetin ilanından 16 ay sonra ülkemizde havacılık sanayisini kurmak, havacılığın askeri, ekonomik, sosyal ve siyasal önemini anlatmak; askeri, sivil, sportif ve turistik havacılığın gelişmesini sağlamak; bütün bunlar için gerekli araç ve gereci hazırlamak; personeli yetiştirmek ve uçan bir Türk gençliği yaratmak amacıyla; kurulmuş.

Cumhurbaşkanı bu kurumun doğal üyesi, bakanlar kurulu da manevi üyesidir. Öyleyse Bakan Beyin “THK üzerinden iktidarımıza saldırı var; THK'nin uçuşa elverişlilik sertifikalarının hiçbirine güvenmiyorum.” Sözlerini onaylayabilir miyiz?

THK, gerçekten güçsüzse, gerçekten yeterli ve doğru hizmet veremiyorsa devlet yöneticilerinin bu güzide kurumu için gerekli çalışmaları yapmak olmalıdır.

Elbette sormak hakkımızdır?

Yalnızca THK’ya ait olan kurban derilerini toplama hakkını 2013 yılında kimler, neden iptal etmişti?

Bir gece görüşlü tam donanımlı helikopterin fiyatı 10 milyon Dolar’dan başlıyormuş? Bu devlet sadece Moskova’da yaptırdığı cami için 170 milyon dolar harcamış; Suriyeliler içinse 40 Milyar dolar.

Bu devlet, yangınlar için helikopter alacak paramız yok diyebilir mi?

97 yıl önce bugün Afyon semaları bulutluydu. Yine de Çay’daki tarla bozuntusu meydandan birbirinden parçalar alınarak uçar hale getirilen uçaklar kalkıyordu. Düşmanın 50 uçağına karşı topu topu 10 uçak… O uçakların üçü, bir iş insanının, biri de 174. Alay’ın armağanıydı. Pilotlarında, rasıtlarında ne bere vardı ne kask, ne de uçuş elbisesi; ama bir şey vardı; şimdilerde sadece ağzımızda laf olarak gevelediğimiz: Yurtseverlik ve bağımsızlık aşkı.

Onlar az mı az

Korkusuz mu korkusuzdular

Uçakları iki elin parmakları kadar

Zaferden kuşkusuz mu kuşkusuzdular

Hurdaydı uçakları,

Meralar meydan, damlar hangar

Kuyum gibi işlediler motorları

Döndü pervaneler,

Umutları göklerde bayrak yaptılar.

Tüccardı Erzurumlu Nazif Bey

Nene Hatunlardan

Ve Sarıkamışlardan bilirdi

Bağımsızlığın değerini

Söz konusu vatansa

Benden üç uçak armağan dedi.

Durur muydu hiç 174. Alay

Bağışlayıp aylıklarını

Bir uçak da bizden dediler.

Görüp göklerdeki istikbali

Uçtu Fazıl, Yahya, Cemal

Rüzgârlara karşı kasksız,

Uçtu Vecihi, Bahattin

Kaya kartallara denk

Karıncalardan haber derip

Mustafa Kemal’e sundular.

Uçtular

Kanatları delik deşik…

Düştüler

Toprağa secde eder gibi.

Ebabildiler ki

Pençelerinde taşıyıp bombaları

Düşman hatlarına bıraktılar.

Göllerden, denizlere

Aştılar dağları, ovaları

Nehirler ve yollar boyu

Siper alıp bulutları

Tutsak aldılar uçakları

Sakarya koydular

İsmet koydular

Garipçe koydular adlarını.

Onlar bir avuç kahramandılar

Düşleri yıldızlar kadar çok,

Yürekleri gökyüzünce kocaman,

Şiirdiler, masaldılar, destandılar

Bugünler o destanın 97. yılı. Yokluklar içinde bağımsızlık kartallarını uçurduğumuz semalarımızda bugün yangınları bile kiralık uçaklarla söndürmeye çalışmamızı yorumlarınıza bırakıyoruz.

Önceki ve Sonraki Yazılar