Süleyman Karan

Süleyman Karan

İHANETE AÇILAN KANAL

Kökü dışarıda siyasal islamcılardan ve CIA yapımı ırkçılardan vatansever çıkmaz. Çıkamaz, zira fıtratlarında vatan sevgisi, zihinlerinde vatan mefhumu yoktur. Siyasal islamcılar, din temelli bir yayılmacılık peşinde koyan işgalcilerdir. Onlar için vatan, eğer ki istedikleri gibi değilse, dar’ül harptir ve açıkça her türlü vatan hainliğini yapabileceklerini kendi ağızlarıyla söylerler. O ülkede yaşayan ve kendileri gibi düşünmeyen herkes düşmandır. O ülkeyi kendileri gibi düşünen başka kabilelere satmaya her zaman amededirler. Mesela bugün için Katar denen kabile devletinin zenginlerine...

Turan masalıyla vatanı bölerler
Gelelim ırkçılara... Bunların geçmişi zaten ABD uşaklığına dayanır. O partiyi kuran da bizzat CIA’dir. Türk tarihinden bihaber, 12 Eylül’den sonra rektifiye edilmiş, kötü bir Amerikan malı kamyonettir bu. Tek taşıyacağı yük ise kin ve nefrettir. Milleti bölmek  amacıyla ortaya çıkartılmış bir ajan provokatör güruhudur. Bunların uyduruk bir Turan’ı vardır, böyle manipüle ederler insanları ve vatan sevgisinden bihaberdirler. Bu yüzden o hastalıklı ve kötücül ideolojileriyle, vatanı bölmeye çalışırlar.

Ruhunu satmış hainler
Bu ülkede vatan haini saymakla bitmez, siyasal islamcılar ve ırkçılar dışında bir de ‘satılmışlar’ vardır. Bunlar için vatan, yağmalanacak topraklardır. Bugün pek çok iş insanı, pek çok bürokrat, pek çok gazeteci işte bu karakteri taşır. Bunlar üç kuruş için vatanını da, milletini satmaya amade, zerre milli şuuru olmayan, insanlıktan nasibini almamış, kendi çıkarları için her kötülüğü yapacak, ruhu satılıklardır.

 

Çekirge istilası altında

İşte bu gün bu ülke, bu üç eğilimin ittifakı altında, parça parça satılıyor. Denizleri, toprakları zehirleniyor. Daha kirletemedikleri toprak parçalarını uluslararası ortakları olan vatanlarını sömüren diğer kabilelere ve emperyalistlere peşkeş çekiyorlar. Din ve milliyet istismarıyla, bu ülkeye hiçbir düşmanın yapamayacağı kötülüğü yapıyorlar. Münafıklar, mankurtlar ve satılmışlardan oluşan bir istilacı çekirge sürüsünün saldırısı altında bu topraklar.

Toprağı, suyu, vatanı zehirler
İşte bu kötülükler ittifakının her icraatı içinde öyle ya da böyle bir zehir barındırır. Başta ağır ağır, sonra hızla tüm vatanı zehirler. Tıpkı siyaseti, ahlakı, dini, toplumsal hayatı, ekonomiyi ve zihinleri zehirlediği gibi... Öncelikle din bezirganlığıyla dini zehirlerler, seviyesiz ve kutuplaştırmacı söylemleriyle hem siyaseti hem de toplumu zehirler, vatanı bölerler. Eğitimi sistemini yok edip, çocukları zehirlerler. İnsan onurunu hiçe sayan, değerleri yozlaştıran tutumlarıyla ahlakı yok ederler. Beceriksizlikleri ve yolsuzluklarıyla ekonomiyi batırırlar. Bunu bilinçli yaptıklarını sanarsınız ya, yok onlar doğası ve varoluşları, zehirli ideolojileri, ahmaklıkları sebebiyle böyledirler. Bu sebeple de yurtdışı laboratuvarlarda türetilmiş bir biyolojik silahtan farkları yoktur. Tedavisi ise bu topraktan kazınıp atılmalarıdır.

Bizatihi ihanetin kanalı
Bu Kanal İstanbul projesi, işte tam da bunları tarif edecek bir projedir. Fiziki olarak vatanı bölmeyi, Trakya’yı kırıp geçirmeyi hedefler. Benzersiz bir iç denizi zehirlemek için daha kötüsü düşünülemez. Ülkenin en büyük kentini susuzluğa mahkum etmek gibi ek bir belayı getirir. Yetmez, sadece ülkeyi zehirlemekle kalmaz, dünyayı da zehirler. Karadeniz’de çatışmaları fitilleyecek bir projedidir de. Tasarımı ABD’de yapılmış bir povokasyondur. Amacı ise Montreux Antlaşması’nı by-pass etmekten başka bir şey değildir. Trakya’nın yabancı güçlerce işgalini kolaylaştırması da cabasıdır.
Kanal İstanbul ile işte bu yüzden tüm vatanseverlerin yüzleşmesi ve projenin hayata geçmemesi için gerekirse göğsünü siper etmesi gerekir. Çanakkale Savaşları’nda nasıl vatan savunulduysa, Kanal İstanbul denen bu işgal girişimine karşı da vatan aynı şekilde savunulmalıdır.  


 

Önceki ve Sonraki Yazılar