Süleyman Karan

Süleyman Karan

Keçileri kaçıran kraliçeyi uyarıyor!

Şu insanoğlu garip bir canlı türü... Evrim ağacının en tepesinde, zekasının yanına aklı koyabilmiş, soyutlama yeteneğini geliştirebilmiş tek primat... Yani genel olarak böyle açıklıyor evrimsel biyoloji... Her genellemede olduğu gibi de, ciddi sayıda bireyi dikkate almıyor. Mesela son yıllarda yandaş gazetelerde, ‘Öteki Gündem’ ve ‘Gündem Ötesi’ gibi ‘orandan burandan uydur, müthiş zırvala’ programlarında, meczupların alim sayıldığı bir ortam oluştu. Bilim tarihinden bihaber, IQ seviyesi oldukça kısıtlı, ne hikmetse ruhunun çirkinliği yüzüne vurmuş tiplerden geçilmiyor bu aralar medyada... Umarım bir gün bunları ekranlara çıkartan yöneticiler işlerinden olur, liyakatlarına uygun bir uşaklık ya da ayakçılık bulur.

 

Ruhu komplocu, IQ hak getire

 

Komploculuk üzerine yazıp çizmeyeni yok bunların... Sebebi, genel olarak kendi zihin dünyalarının
buna cuk oturması... Zira takiyye dediğiniz biraz komplonun düzü, bu sebeple uyum sağlamaları, sonrasında da komplonun suyunu çıkarmaları hiç de zor olmuyor. Komplo teorileri aslında eğlencelidir, biraz iyi yazmak, biraz bu konularda literatür taramış olmak, tabii bir de ortalama bir zekaya sahip olmak gerekir. Yazdıklarınız en azından fantezi romanı niyetine okunur. Ama ne yazık ki bu üç unsur da bunlarda olmadığından, abuk sabuk, o kağıt için kesilen ağaçlara yazık, akılsız ve tatsız tuzsuz yazılarla doluyor bu üçüncü hamur kağıtları... 

 

Bu iktidarın sözde medya ayağının bulvar gazatesinden dönüştürülmüş, iki boyalı gazetesi var, biri Takvim, diğeri Güneş... Her ikisinde de eski magazinci, sayfa sekreteri ve benzeri tip, dış politika falan yazıyor. Tabii çok enteresan fikirler çıkıyor ortaya! Anlayacağınız üzerine havale sırasında sayıklamalar hemen hepsi... Şimdi Sabah Grubu’nun boyalı kağıdından bir örnek vereceğim... Hani sinirden güldüren cinsten bir saçmalık. Yazan da öyle kıyı köşe yazarı değil ha, genel yayın yönetmeni... Diğer köşelerdeki yazarlar da onu pohpohlamak için yarın aynı minvalde
yazar, bu karalamalardan alıntılar yapar. Yani çok önemli bir yazı! İleride psikiyatırlardan pedagoglara, epistemologlardan evrimsel biyologlara bir araştırma konusu olur hani...  

 

Şaşı bak şaşır!..

 

Özür dileyerek önce bu saçmalamadan bir alıntı yapmak durumundayım: “İstanbul'un hatta dünyanın önemli merkezlerinedn olan BEŞİKTAŞ-ORTAKÖY’e saldırı düzenlendi. REİNA yani KRALİÇE büyük ve kanlı bir katliamla dünyada manşet oldu. 15 Temmuz’da burada göremediğimiz bütün yabancı medya koşup geldi. Ortaköy medya karargahına döndü. Gelmeyen yoktu! Herkesin gözünden kaçan önemli bir ayrıntı da vardı. Beşiktaş’ta 45 polisimizi şehit verirken Avrupa'dan özellikle İngiliz medyasından ‘TIK’ yok. Reina saldırısından sonra neredeyse 'TÜRKİYE’YE GİDİN! HERKES O TOPRAKLARI BİR KEZ TANISIN!’ kampanyası başlatıldı... Dün de yazdığım gibi İNGİLİZ İSTİHBARATI SALDIRININ KENDİLERİNE YÖNELİK OLDUĞUNU BİLİYORDU. Bizler ise olaya o kadar dar çerçeveden bakıyorduk ki KÜRESEL ÇEKİŞMEYİ ve BÖLGEDEKİ BİLEK GÜREŞİNİ atlıyorduk.”

 

Kahvehane bülbülleri


Ve işte böyle, hani uydur babam uydur, uysada olur uymasa da sayıklamalarıyla giden bir yazı... Alıntı birebir, hani yazasım var, “Bazı kelimeler büyük harf, sen komplocu musun? Kripto mu bu? Hangi odağa işaret çakıyorsun?” diye... Boş verin zırva işte... Nedeni, niçini yok! Bunu yazanın herhangi bir siyaset bilimi, uluslararası ilişkiler ve diplomasi bilgisi yok. Dil biliyor gibi yapıyor olabilir ama yok, yani yabancı basını, uluslararası raporları da takip etmiyor. Bir yol tutturmuş oradan gidiyor. Hani ‘üst akıl’ var ya oradan... Garipler bir de Abdülhamit sandıklarından kendilerini Britanya’yı hâlâ ‘güneş batmayan imparatorluk’ sanıyor. İllüminati’sinden Bilderberg’e ezberlemiş oldukları, ama Dan Brown’ın binde biri olmayacak bilgileriyle sürekli aynı zırvaları tekrarlıyorlar. 


Neyse ki millet pek gazete okumuyor diyeceğim ama her mahalle kahvesinde buna benzer bir tip
benzer zırvaları yumurtluyor. ‘Herkes Türkiye’ye düşman, gizli cemiyetler Türkiye’yi ve AKP’yi bitirmek istiyor, komplo var, zart zurt’... Bu zırvaları dinleye dinleye bu ülkenin neyse ki şimdilik sadece yüzde 20’si paranoid şizofrene bağlamış durumda, hani kime kıllanırsa kokteyl teröre bağlayıp ihbar edecek. İşi gücü olmayan serseri, birini bulsam da linç etsem, ortalık karışsa da şu nefret ettiğim herifi yaksam, diye dolanıyor. 

 

Paranoid şizofrenik haller


İşte bu sebeple ki, Barbaros Şansal’a düzenlenen planlı linç girişimi, bundan böyle sıkça karşımıza çıkabilir. Müsebbibi cehalet, ruh hastalğı kadar bu saçma sapan köşe yazıları, bu saçma sapan zihin yapısındaki mahallenin dandik kanaat önderleri, ilçe parti binalarındaki sapkın vatansever görünümlü vatan hainleridir. Seviyesizlik, bilgisizlik ve körü körüne yandaşlık üzerine kurgulanmış bu medyayla, bu tarz-ı siyasetle, bu güzelim ülke bir cehenneme doğru koşa koşa gidiyor. Üstelik yüzyılda bir ortaya çıkan bu küresel ve bölgesel dönüşüm sürecinde... Yazık ki, toparlaması ve bu dönüşümden alnının akıyla çıkması zor olacak. Olacak da faturası ağır olacak. Yine de hiç umutsuzluğa gerek yok, zira bir gün dipten döndüğümüzde, bu rezaleti temizlemek ve yeni bir Türkiye kurmak çok daha hızlı olacak. Yeter ki akıl hakim olsun. Aptallık ve pespayelikten kurtulmak normal akılla mümkün. Üst akıl mı? O sadece aptallar için üst akıl!

Önceki ve Sonraki Yazılar