Süleyman Karan

Süleyman Karan

Mülteci meselesi ya da iki yüzlülüğün en dibi...

Suriyeli mülteciler diye bir sorun varsa bu ülkede, biliyoruz ki bunun baş müsebbibi AKP iktidarı. Sadece baş müsebbibi, zira bu hükümeti iktidara getiren, Suriye’de iç savaşın çıkmasında önemli bir rol oynamasına engel olamayan da hepimiziz! Bir savaş çıktı mı komşu kapınızda, doğal olarak sivil halk kaçar. Hiç öyle oturdğu yerden kahramanlık naraları atanlara bakmayın, bu ülke topyekun bir savaşa girmeyeli bir yüzyılı geçti ve “Gitsinler savaşsınlar vatan hainleri” diye ahkam kesenlerin bilin ki önemli bir bölümü, daha savaş çıkmadan soluğu Ege’nin ortasında alır. Hele ki böyle kuralsız, böyle vahşi bir vekalet savaşıysa bu.

Yıllardır bu insanlara mülteci statüsü vermeyip, onları ‘misafir’ diye insanlık dışı koşullarda yaşamaya zorlayan bu iktidar, bugün zora düşünce şimdi de hedef tahtası yapıyor. Kaybetmekte olduğu tabanını, ırkçılığı pompalayarak geri kazanmak için komplo peşinde koşuyor. Buna kanmaya teşne ve yalan yanlış haberlerle beslenen milyonlarca insanı bu kez de böyle kandırmayı hedefliyor.
Mülteciler her yerde horlanır, her yerde sefalet içinde yaşar, her yerde sömürülür. Bu ikiyüzlü siyasal islamcılar ise Birmanya’daki müslümanlar için ağıt yakarken, şimdi yine ‘müslüman’ olan Suriyeliler’i ırkçılara yem yapmakta beis görmez. Çünkü siyasal islam, herkesi satmaya hazırdır, yeter ki iktidarda kalsın. Ve işte yine bu sebepledir ki milyonlarca Suriyeli mülteciyi kabul ederken, celep gibi pazarlık yapmıştır Avrupa Birliği ile... Ve yine bilir ki, bu topraklarda ırkçılığı kaşıdın mı, oradan kan çıkar ve diğer meseleler en azından bir süreliğine unutulur.


Vurun abalıya!..
Acı olan şu ki, bu ülkede demokrasiden, özgürlükten ve eşitlikten söz edenler de en az siyasal islamcılar kadar ikiyüzlü olabiliyor. Hatta sosyalist geçinenlerin bazıları için de aynı şeyi söylemek mümkün. Bir Arap düşmanlığı ki sormayın gitsin. O Araplar’ı topyekun ‘gerici’, ‘tembel’, ‘pis’, ‘tecavüzcü’ gibi sıfatlarla ananların siyonistlerden nefret etmesi de ne saçma değil mi, ama öyle... Hiç kimsenin aklına ne Mısır geliyor, ne Suriye ne de Irak... Hani seküler, aydınlanmacı, birlik kurmaya çalışan sol tandanslı Baas rejimleri... Bu konuda soldan sağdan köpürtülen ve ezbere dayalı bir Baas düşmanlığıyla geçmiş karalanırken, HDP’lisinden MHP’lisine aynı kaba pislemek de hiç bir mahsur görmüyor bu sözde aydınlar.

Koyun can derdindeyken...
Öyle bir ikiyüzlülük ki bu, eylemsizlik içinde sıkışan Kürt siyaseti için kullanışlı bir mesele oluveriyor Suriyeli gariban, destek verir gibi yapıyor. O sırada bir Kürt siyaseti yandaşı yazar çıkıp, tüm meseleyi Afrin’e bağlıyor timsah göz yaşlarıyla... Derdi belli ki aç açıktaki Suriyeli gariban değil, bu iktidarın Afrin’deki etnik dengeyi değiştirmek için mültecileri o bölgeye yollaması korkusu...
Bu arada hatırlatalım hemen, Suriye dediğiniz bölge Levant, Suriyeliler de oldukça karma bir toplum ve kültürel kökleri de öyle... Ve yine o Kürt siyasetinden yazara hatırlatalım ki, o ülkenin Baasçı diktatörü, Saddam’ın zulmünden kaçan yaklaşık 300 bin Iraklı Kürt’ü mülteci olarak kabul etmiş, böylece bu ikiyüzlülere “Esad, Kürtler’e kimlik bile vermedi” denen kuyruklu yalanı uydurma fırsatı çıkmıştı.
Sözün özü, mülteci meselesi insani değerlerin mihenk taşıdır. O mihenk taşınını ölçümüne göre bu ülkede hemen her cenahtan insan sınıfta kalmış gibi görünüyor!

Önceki ve Sonraki Yazılar