Süleyman Karan

Süleyman Karan

Politik ergenlik ve akıl yetersizliği...

Sadece gerici, dir bezirganı, ırkçı, faşizan, popü- list, otoriter ya da totaliter siyasi oluşumlara özgü bir şey değil, başlıkta sözünü ettiklerim. Bu karmaşık tarihsel dönemlerde ortaya çıkan, sanırım toplumun genlerine ve toplumsal ruh haline denk düşen bir durum... Ülkemizde özellikle son yedi yıldır yaşanan tüm siyasi gelişmelerin, tüm kutuplaşmaların, tepetaklak gidişin, ahlak çöküntüsünün ve müptezelliğin ortaya çıkışında, işte bu politik ergenlik ve Türkiye halklarının bir süreliğine derin dondurucuya kaldırmış olduğu kötücüllükler var. Tüm ‘derin’ politik saptamaları ve geleceğe ilişkin falcılığı bir kenara bırakıp, bu ruh halini ve toplumun her cenahına yayılan bu beyin yiyen bakteriyle de mücadele etmek ve ne olursa olsun ortadan kaldırmak gerekiyor.

Meczubun komplo teorileri

Fikirsizlik, birikimsizlik, ideoloji oluşturmaya yetemeyecek denli köksüz referanslarla yola çıkan, dönem itibarıyla Büyük Ortadoğu Projesi’ne denk geldiği için uluslararası güçler tarafından şişirilen ve yine bu yetersizliklerinden dolayı kolay yönetilir olduğu düşünülen bir hareket olarak doğdu AKP... ABD ve Britanya derin devletlerinin hesaba katmadığı şey ise ‘bu kötü cin’in bir gün şişeden çıkacağıydı. Zira en entelektüel kadroları bile İhvan’ın o dar ve tehlikeli fikirleriyle beslenmiş, her türlü işbirliğine ve günübirlik değişen olaylara göre taraf değiştirecek niteliklere sahip olmaları dikkate alınmamıştı. Mal meydandaydı aslında Mısır İhvanı’ndan beri... Bunlar Yahudi ve Şii düşmanlığıyla kör olmuş halleriyle Hitler hayranı olup, Naziler ile iş- birliği yapmış tiplerdi... Sonrasında da ABD ve Britanya ile... Zira her şeyleri takiyye üzerine kuruluydu. İşte bu sebeple de herkesi kendileri gibi görürlerdi. Her türlü toplumsal, siyasi ve tarihi değişimi ancak komplo teorileriyle açıklıyor olmaları da bu sebeple... Zira onlar için her şey bir ‘üst akıl’ tarafından yapılan toplum mühendisliği, ve tabii ki yine kendilerine göre insan ve ümmetin hiçbir değişimi gerçekleştirme şansı yok. Bakmayın ‘millet, devlet, bayrak, vatan’ diye höykürmelerine, milletten anladıkları sadece kendi düşük kaliteli mühendislik projelerine uyan kabile mensupları... Devlet, bir baskı aracı ve arpalık... Bayrak, ümmetin hilafet bayrağı... Vatan, İhvan’ın ham hayali Emevi İslam imparatorluğu...

Polat Alemdar bönlüğü!..

Ama şunu kabul edelim ki, bunlara uygun bir tarla var. Az okuyan, az düşünen, ama her şeyi bilen bir toplumsal ortam... Öyle bir şansları var ki tepe tepe kullanı- yorlar. Zira bu ortamda muhalefet de tıpkı onlar kadar düzeysiz, fikirsiz, ideolojisiz ve siyasi ahlaktan oldukça bihaber. ‘Kurtlar Vadisi’ adlı ‘ahmaklara tekmili birden siyaset dersleri’ denen, rezil diziyle beslenmiş bir siyasi ortamla karşı karşıyayız. Şimdi bu berbat diziyi bile sollayacak kadar müptezel yeni diziler de sözde ana akım medya denen çöplüğün ekranlarında... Tartışma programları ise bu dizilerden bile daha rezil... İşte bu sebeple, söz gelimi Irak Kürdistanı Bölgesel Yönetimi’nin (ki Barzani’nin her politik oyunu AKP ile benzeşik bir popülizm kokuyor buram buram, bu sebeple zaten her türlü akçeli işte can ciğer kuzu sarması halindeler), referandum oyununa, sözde muhalefet özde stepne MHP’nin tutumu, böyle saçma sapan ve ciddiyetsiz olabiliyor. “5 bin Ülkü- cü Kerkük’e gidiyor” açıklamasının bir fos kabadayılık ve yalan olduğunu açıklayabiliyorlar, bu kadar da yüzsüzler. Neymiş, Türkmenler’i gaza getirmek içinmiş! Yani soydaşları gaza getirip canlarından etmek gibi bir amaçları varmış, zira üç beş Ülkücü ya gidecek ya gitmeyecek, yine her zamanki gibi olan Türkmenler’e olacak, ne gam!.. Bunlar zamanında Uygurlar’ı da, Çeçenler’i de böyle satmıştı zaten... Peki ya CHP’nin ‘AKP bir efelik yaptıysa, ben iki yapayım’ tavrı ne ola? Savaş narası atmak ‘yurtta sulh, cihanda sulh’ ilkesine sahip bir partiye mi düştü? Meral Akşener ne dedi bilmiyorum, ama kesin o da bu kervana katılmadıysa da katılır...

İşte böyle hamaset dolu, içi boş, ergenlik döneminin sevimsiz davranışları içinde bir siyasi ortam... Bu öylesine bulaşıcı ki, daha entelektüel birikime sahip olmasını beklediğiniz sosyalistler ve radikal demokratlarda da benzer bir karşılık buluyor. Yine Barzani’nin referandumunu destekleyen ve eleştirenlere bakın, aynı sığlığı, berbat bir saldırganlığı ve tarafgir beyin dumurunu göreceksiniz.

Televole müptezelliği

Yandan yemiş ana akım medyanın tartışma programlarında, muhalefeti temsilen çağrılan tiplere bir bakın hele... Hepsi birbirinden itici, hepsi birbirinden egomanyak, hepsi birbirinden fikirsiz... Birkaç tane fikri olan ve hitabeti sağlam insanı ise büyük olasılıkla Saray’ın emriyle artık çağıramıyorlar. Moderatör lakaplı goygoycuları saymaya bile gerek yok, gölgelerinden korkan meslek ahlakını hiçe sayan tipler... E zaten iktidar adına konuş- maya çalışan Yeni Türkiye’nin intihali bile beceremeyen akademisyenlerini görüp de, insan oğlunu kızını bu ünicersitelere nasıl yollar, o da ayrı bir mesele... “Çaya çorbaya FETÖ ve kumpas geyikleri’ dışında laf çıkmıyor ağızlarından... Zaten omurilik soğanıyla düşünme ediminden de ancak bu kadarı çıkar! ‘Maraba Televole’ bile bu tartışma programlarından evladır özetle...

Yeni siyaset, yeni ahlak, biraz da akıl...

Aşırı sağ, merkez sağ ne yapar bilemem, aslına bakarsanız ‘merkez sol’ diye tanımlanan yapının da şu ‘onu bunu kucaklama’ takıntısıyla kimliksizleştiği bir ortamda, yeni siyaset anlayışlarına, onun ötesinde yeni bir siyasi ahlaka, hatta ve hatta evrimsel olarak homo sapiens sapiens’in gelmiş olduğu akıl düzeyine sıçrama yapacak bir dönüşüme gereksinim var. Bunun izlerini Gezi sonrası forumlarda azıcık görmüştük, bir kıvılcım gibi parlayıp söndü. Ardından Hayır Meclisleri’nde biraz daha parlak bir kıvılcım çaktı, o da şimdilik sönmüş gibi duruyor. Ama şunu biliyoruz ki, bu topraklar kötülük üretti- ği kadar iyilik, cehalet ürettiği kadar akıl da üretebilir. Zira dünyanın tam kalbinde olan bir coğrafyada bu üretilemeyecekse, hiçbir yerde üretilemez. Dünya küresel bir çalkantı içinde tarihsel bir dönüşüme gebe... Kim galebe çalacak bilinmez ama ahmaklaşıp kendini tüketmeden önce insanlık, bizi evrim ağacının en üst basamağına getiren organımızı kullanan bireylere ihtiyaç var. Akıl ve mantık gerizekalılaşmayı, türsel ahlak ise şerefsizliği alt edecekse, ancak yeni bir siyasetle edecek bu kesin.

Önceki ve Sonraki Yazılar