Süleyman Karan

Süleyman Karan

‘YÜZÜKLERİN EFENDİSİ’ BAL GİBİ DE GERÇEKTİR

Açık söyleyeyim, öyle sevdiğim roman serisi değildir, filmlerinden de çok fazla hazzetmedim ama teması insanlığın bugünkü hallerine pek bir denk düşüyor ‘Yüzüklerin Efendisi’. Hele ki bizim coğrafyamıza pek bir uyuyor. Saruman’dan tutun orklara kadar her türlü şer var bu topraklarda... Aynı şekilde, hobbitler gibi konformist ve ödlekler, elfler gibi ‘bana dokunmayan yılan bin yaşasın’cılar da öyle... Görünen o ki, bıçak bir türlü kemiğe dayanmıyor, yani bu topraklardaki halkların fertlerinin büyük bir bölümü, kötülük bizzat hayatını alt üst etmediği sürece, bu rezilliği izlemeye teşne... Hal böyle olunca da kötülük galebe çalıyor, yenilmesi işten bile değilken...
 

Arınmak için cesaret gerek
Siyaseti koyun bir kenara, ideolojik yaklaşımları da öyle, bir an sadece yazılı 5 bin yıllık tarihten bugüne süzülen ahlaki evrimi düşünün, sonra şu coğrafyaya bir göz atın. Hiç analiz falan yapmayın, içinizden geldiği gibi, biraz kalp-beyin ilişkisiyle bakın. Kanınıza dokunmuyorsa olup bitenler, işte o zaman insanlığınızı bir sorgulayın. Ha kanınıza dokunuyor ama pısıyorsanız, o zaman zaten aynaya hiç bakmayın, bilin ki beş para etmez bir korkaksınız! Fısıldayarak lanet okuyanlar, o lanetin müsebbibidir aynı zamanda...

Sadece son birkaç günden birkaç örnek yeter de artar bile meselenin ne kadar basit olduğuna... Fatih’teki ihtiharlar, LÖSEV hastanesine reva görülenler, Aksaray’daki reziller... Ya kötülükten yanasanız ya da insanlıktan, öyle ortada duracak, ayrıntılarla analizler yumurtlayacak, armudun sapı üzümün çöpü diye ayrışacak zaman değil artık. Topyekun bir ‘arınma gecesi’ şart oldu, saatleri ileriye almanın zerre faydası yok!


Havale etmeyin, cezayı kesin!
Biz onlardan değiliz, yani ne linç ederiz ne de şiddet uygularız... Ama kötülüğe empati gösterecek kadar da ahmak olmaya hiç gerek yok! Otizmli çocukları ve ebeveynlerini yuhalayanlar bizden değildir, yarın ilk fırsatta sizi yakacak olanlar, boğazlayacak olanlar işte bunlardır. Varsa bildiğiniz tanıdığınız bunlardan, onların bu hayatta semirmesini, bir yere gelmesini, kaşıyacak tırnaklarının olmasını engellemek bir hayatta kalma mücadelesidir. Evrimin gereği, en basit organizmanın bile yapması gereken budur zaten!

 

Gücünüzün farkına varın

Nasıl mı? Çok basit, günün her anında... Diyelim ki bu yuhalayanlardan biri esnaf, eğer ki ondan bir çöp bile alırsanız, işte siz de o kötülüğün bir parçasısınız demektir bugünden sonra... Diyelim ki bunları koruyup kollayan bir muhtar, onu itibarsızlaştırmazsanız, itibarınız sıfırdır artık! Diyelim ki bu pisliğe göz yuman öğretmenler var, eğer ki onun okuldan atılmasını sağlamak için elinizden geleni ardınıza koymuyorsanız, bu kötülüğün bir parçası olacaksınız! Akrabanız olsa bile içlerinden biri, selam verirseniz namertsiniz artık!

Kötülük, korkuyu sever

Bu ülkeye siyasal islam ve ırkçılık gökten zembille inmedi... Bu topraklarda iyilik olduğu kadar kötülük de vardı tarih boyunca... İşte o kötülük bu ülkeyi zehirliyor şimdi. Bu mücadele tepeden tırnağa ahlaki ve işte çıkış noktamız bu olursa, siyaseten de kazanma şansınımız olacak. Eğer ki kazanamazsak, işte o zaman ‘Yüzüklerin Efendisi’ndeki sonun yerini ‘Dünya Savaşı Z’ alacak... Bu ülkeyi zombilere bırakmamak için, bugünden tezi yok, kötülük neredeyse ezmek için el ele verme zamanıdır. Kötülük en çok aptalları ve korkakları sever unutmayın! Ne kendinize acıyın, ne de kötülüklere...
 


 

Önceki ve Sonraki Yazılar