Elli bin kişi “zehirli sebze ve meyve istemiyoruz” dedi

Ülkemizde sebze ve meyvelerde tarım ilaçları kalıntısı sorununa karşı olumlu bir şeyler yapmak ve yetkilileri uyarmak üzere bir araya gelen 48.827 kişi bir imza kampanyası ile bir araya geldi.
Bu imzalar ve öneriler başta Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı yetkilileri olmak üzere büyükşehir belediyelerine iletilecek.
Bu konuda yapılmış araştırmalar tehlikeli sinyaller vermektedir.
Örneğin Gıda Mühendisi Dr. Bülent Şık ve çalışma arkadaşları tarafından Akdeniz Üniversitesi Gıda Güvenliği ve Tarımsal Araştırmalar Merkezi’nde yapılan araştırma sonuçlarına göre…
2013 ve 2014 yıllarında semt pazarlarından tesadüfi olarak toplanan ve en çok tüketilen domates, biber, hıyar, kabak, patlıcan, portakal ve çilek gibi sebze ve meyveler laboratuvarda pestisit (tarımsal ilaç) analizine tabi tutulmuş ve maksimum kalıntı limitlerini aşan gıdaların oranı yüzde 25 olarak bulunmuştur.
Oysa Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı yaptığı denetim çalışmalarında yasal limitleri aşan pestisit kalıntılı gıda maddelerinin yüzde 1-2 oranında olduğunu açıklıyordu.
Bu açıklamanın doğru olmadığını ve ortada halk sağlığı açısından ciddi bir sorun olduğu düşünülüyor.
Bu limitleri (pestisit düzeylerini) aşan gıdalar resmi kuruluşlarca da insan sağlığına zararlı yani tüketilemez kabul edilmektedir.
Üstelik hormonal sistem bozucu olarak nitelenen bazı pestisitler yasal limitlerin altında olsa bile sağlığa zarar verebilmektedir.
Analiz edilen örneklerin kabaca üçte biri hormonal sistem bozucu olarak nitelenen en az bir pestisit kalıntısı içermektedir.
Ayrıca araştırmada analiz edilen örneklerin yüzde 85’inde bir adetten fazla sayıda pestisit kalıntısı tespit edilmiştir.
Bazı ürünlerin on üçe kadar çıkan pestisit kalıntısı içerdiği saptanmıştır.
Tek başına bakıldığında kalıntı limitinin altında kalmakla birlikte toksik kimyasalların bir arada olduğu bir durumda ne tür sağlık riskleri yaratacağının belirsizliğini koruması nedeniyle ürünlerde kalıntı limitlerini aşmasa bile birden fazla sayıda pestisit çıkması ayrı bir sağlık tehdidi oluşturmaktadır.
Gıdalarımızın içindeki bu zehirlerin çok çeşitli sağlık etkileri bulunmaktadır.
Bu etkilerin başında farklı organ ve doku kanserleri yer alır.
Bunun yanında hormon sistemi ve doğurganlık, kalp-dolaşım sistemi, sinir sistemi ve bağışıklık sistemleri de olumsuz etkilenmektedir.
Ayrıca genetik hasara bağlı olarak doğumsal anormallikler, organlarda işlevsel bozukluklara neden olabilirler.
Üstelik birçok sayıda kimyasalın birleşik etkisi bu sağlık sorunlarının şiddetini ve çeşitliliğini artırmaktadır.
Bu konuda birçok önlem alınabilir.
Temel insan hakları kapsamında bulunan sağlıklı yaşam ve gıdaya ulaşma hakkı çerçevesinde bu metinde imzası bulunan 48827 vatandaş halk sağlığı adına merkezi ve yerel yönetimlerden aşağıda belirtilen temel uygulamaları öncelikle ve ivedilikle hayata geçirmelerini talep ediyor.
1- 2012 yılında çıkarılan Yeni Hal Yasası ülkemizdeki meyve ve sebze hallerinde kalıntı analizleri yapmaya muktedir laboratuvarlar kurulmasını ve hale giren ürünlerde kalıntı kontrolü yapılmasını şart koşuyordu.
Toptancı hallerine kalıntı analiz laboratuvarlarının kurularak, maksimum kalıntı limitlerinin üzerinde kalıntı tespit edilen ürünlerin satışının engellenmesi ve yasal
mevzuatta belirtilen cezai hükümlerin uygulanması, belediyelere de ceza verme yetkilerinin tanınması gerçekleştirilmelidir.
2- Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı pestisitlerin kullanılmadığı tarımsal tekniklerin kullanılmasına destek vermelidir. İl ve İlçe belediyelerinin pestisit kullanmadığını bildiren köylülerin ürünlerinde ücretsiz periyodik analizler yaparak-yaptırarak sıfır kalıntı durumunda belge vermesi,
bu üreticilere semt pazarlarında ayrı bir bölüm ayırması, kira almama vb. gibi uygun görülecek destekler verilerek ekolojik üretimin daha köklü bir şekilde desteklenmesi sağlanmalıdır.
3- Pestisit analizlerinde laboratuvarların analiz ettiği etken madde sayısı açısından büyük farklılıklar bulunmaktadır. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’na ait laboratuvarlar ile özel yetki almış laboratuvarların aynı sayıda etken maddeyi kontrol etmesi ve elde edilen sonuçların kamuya açıklanması sağlanmalıdır.
4- Kamu adına yapılan kalıntı analizlerinde görev alan özel laboratuvarların kalıntı analizi işini doğru ve güvenilir bir şekilde yapıp yapmadıkları dikkatle denetlenmelidir. Bu amaçla yapılan denetimlerin sonuçları kamu ile paylaşılmalıdır.
5- Bakanlığın yürüttüğü kalıntı analizi çalışmalarında bir üründe tespit edilen pestisit sayısının kaç tane olduğu da dikkate alınarak sonuçlar değerlendirmeye tabi tutulmalıdır. Gıda ürünleri içerdiği çoklu pestisit kalıntıları açısından da değerlendirilmeli ve en riskli ürünlerin hangileri olduğu belirlenerek pestisit kullanımını azaltacak önlemler alınmalıdır.
6- Pestisitler üretilirken çeşitli yardımcı kimyasal maddeler de kullanılmaktadır. Bu maddelerin kalıntı analizleri yapılmamaktadır. Dolayısıyla sadece pestisitlerin değil pestisitlerin bileşiminde yer alan ve hormonal sistem üzerinde etkisi olan alkilfenol etoksilatlar gibi yardımcı maddelerin de kalıntı izleme çalışmaları yapılmalıdır.
7- Kalıntı izleme çalışmalarından elde edilen sonuçlar sadece kalıntı limitlerini aşan gıdaların oranı biçiminde değil, daha detaylı örneğin hangi laboratuvarların,
hangi pestisit kalıntısına, hangi ürünlerde ve hangi yöntemleri kullanarak çalışma yaptıklarına dair bilgileri içeren sonuçlar kamu ile paylaşılmalıdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar