Kedi gelince fareler kaçtı

''Kedi Gelince Fareler Kaçtı'' davası bundan tam 62 yıl önce 19 Ocak 1956 yılında basın tarihimizde iktidarın muhalif başına açıkça müdahalesi ile yargıyı kullanmasının iyi bir örneği olarak (maalesef) hep hatırlanacak.
Metin Toker’in kurduğu, dönemin muhalif dergisi Akis’in yazı işleri müdürü Cüneyt Arcayürek, “Kedi Gelince Fareler Kaçtı” başlıklı yazısı nedeniyle açılan davadan 19 Ocak 1956’da beraat etmişti.
Demokrat Parti Ağrı Milletvekili Kasım Küfrevi, Metin Toker’e ayaklanma eğilimi gösteren DP Meclis Grubu’nu kastederek, “Kedi yok ya, fareler cirit atıyor! Hele bir gelsin, hepsi kaçacak delik ararlar!” demiş, Toker de o hafta çıkan Akis dergisindeki yazısına, “Kedi yok ya, fareler cirit atıyor!” diye başlamıştı.
Ne var ki bu “kedi-fare” benzetmesi, Menderes’i çok kızdırmıştı. Sonuçta kabak, derginin yazı işleri müdürünün başına patlamış ve Cüneyt Arcayürek tutuklanmıştı. Mahkeme, Cüneyt Arcayürek’i 6 ay hapse, Metin Toker’i de para cezasına mahkûm etti. Sonrasında karar Yargıtay’da bozuldu ve gazeteciler beraat etti; ama davaya bakan Yargıtay Dairesinin Başkanı Baha Arkın da emekliye sevk edildi.
Menderes ise Meclis kürsüsünden, “İstediğinizi yazarsınız, fakat biz muhterem heyete sıçan dedirtmeyeceğiz. Eğer derseniz, o vakit de sizi, kedi gibi kulağınızdan tutarlar, fare deliğine tıkarlar,” sözleriyle basın tarihine geçti.
Aradan 62 yıl geçmiş o günlerden bugünlere ne değişti derseniz? Ahmet Şık ve onun gibi gazeteciler, sadece gazetecilik yaptıkları için “fare deliğine” tıkıldı. O günlerden bugüne yaşananlar göstermektedir ki hukuk aksamaktadır ve bağımsız yargının varlığı hayatidir.
Hükümetler demokrasi prensiplerine ve insan haklarına saygı göstererek çalışmaya mecbur olduklarını unutmamalıdır. Aksi durumda tarihten çıkarılacak dersler olduğu muhakkaktır.

Önceki ve Sonraki Yazılar