Anlaşma ve diz çökme

Önceki hafta, Tayyip Bey ve Milli Savunma Bakanı Hulusi Bey açıkladılar: "Amerikalılar ile, Suriye'nin kuzeyinde bir "güvenlikli bölge oluşturulması için anlaştık" dediler. Bu amaçla bir Amerikan askeri heyetinin Şanlıurfa'ya geldiğini, bizim askerlerimizle ve diplomatlarımızla görüşmeler yaptıklarını söylediler.

İnandık.

"Anlaşma anlaşmadır" diye düşündük. 

Anlaşmaların illa yazılı olması şartı yoktur. İki tarafın söz keserek el sıkışması da mutlaka uyulması gereken bir "onur konusu" oluşturur. 

Söze dayalı anlaşmaların bilinen tarihi, kapitalizmin başlangıç yıllarına, ticaret burjuvazisinin gelişmeye başladığı "merkantilizm" dönemine dayanıyor. Buna ilişkin bir anekdot nakledeyim: O dönemin Fransa'sında, Krallardan Louis'lerin bilmem kaçıncısı halka, yeni vergiler koymayacağına dair açıklama yapıp, söz veriyor. Ama bir süre sonra, tıpkı bizim şimdiki yöneticilerimizin yaptığı gibi, vergileri insafsızca artırıyor. Bakanları kendisini eleştiriyorlar: "Kral Hazretleri halka vergileri artırmayacağınıza dair söz vermiştiniz" diyorlar. Louise, "Ne yapalım..." diyor, "...Ben tüccar mıyım ki sözümde durayım!"

4 Eylül günü Tayyip Bey konuştu: " Güvenli bölgenin yalnız adı kaldı" dedi. 

Hani Amerika ile anlaşmışlardı? Bundan önce de" F-35 savaş uçakları için Amerika ile anlaştık; hâttâ parasını da peşin ödedik" dedi Tayyip Bey ve damadı. Hani ne oldu? Ne uçak var ortada ne de para.

İşte bir devleti yönetemezsen böyle olur. Sen "anlaştım" zannedersin ama aslında büyük devletler seni "dizlerinin üstüne çökertmişlerdir". 

Osmanlının son yüzyılı hep böyle "diz çökmekle" geçti.Mondros'ta böyle oldu; Sevr'de böyle oldu.

Türkiye'yi diz çöktüğü yerden Mustafa Kemal ve arkadaşlarını başlattığı mucizevi direniş ayağa kaldırdı.

Şimdi, bu AKP iktidarı 17 yıldır ülkemizi, emperyalizmin çizmeleri önünde "diz çökmüş" hale getirdi.

Zaman "kıyam" zamanıdır. Türkiye dirilmek, ayağa kalkmak, bu aşağılanmaktan kurtulmak zorundadır. Bunun ilk şartı da bizi bu hale düşüren iktidarı demokrasi içinde  tarihe gömmektir. Ne demiş Büyük Önder:

"Muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur".

Önceki ve Sonraki Yazılar