“Beni indirmek istiyorlar...” Amerikalı yazar Joseph Heller’in,

Amerikalı yazar Joseph Heller’in, dilimize “Şike” adı ile çevrilen “Catch 22” ismli eseri, dünya edebiyatındaki savaş karşıtı romanların en önemlilerinden biridir. Bir kara mizah baş yapıtıdır.
Hikaye, ikinci Dünya Savaşının son yıllarında, Akdeniz’de konuşlanıp faşist İtalya’daki İtalyan ve Alman güçlerini bombalayan bir Amerikan hava üssünde geçmektedir. Romanın baş kahramanı Yüzbaşı Yossarian bir bombardıman uçağının bombacısıdır. Yossarian savaştan fena halde korkmaktadır. Bu nedenle bombardımana çıktıklarında, hedefe ulaştıklarına bakıp bakmadan bombalarını bırakıp bir an önce üssüne dönmeye bakar.
Bir gün bu aceleciliğini açıklarken arkadaşlarına, “acele ediyorum çünkü beni öldürmek istiyorlar” der. Arkadaşları, “seni öldürmek istediklerini nereden çıkarıyorsun?” dediklerinde, Yossarian çok açıklayıcıdır: “Yahu..” der, “aşağıdan uçağıma ateş ediyorlar”.
Yüzbaşı Yossarian’ın savaşı böylesine kişileştirmesi, bana pek traji-komik gelmiştir.
Yossarian’ın korkusunun bir benzerini geçen gün AKP Genel Başkanı Tayyip Bey dile getirdi. Başta CHP ve onun Cumhurbaşkanı adayı Muharrem Bey olmak üzere, tüm rakiplerini suçladı(!). “Beni indirmek istiyorlar”. Bu tanımlamaya bir süre sonra AKP Genel Başkan Yardımcısı Hayati Bey de katıldı. “Bütün amaçları..” dedi, “Cumhurbaşkanını indirmek”.
Bir seçim var. İktidarı, ülkenin bugün yönetiminde bulunanları değiştirmek istemekten daha doğal bir şey olabilir mi? İnsanlar Tayyip Bey’i otırduğu koltuktan indirmek istemeseler neden karşısında aday olsunlar? Rakiplerinin bu isteğini hayretle ve öfkeyle karşılayan Tayyip Bey’in Yüzbaşı Yossarian’dan mantık olarak ne farkı var? bir siyasetçi, bir insan, gerçeklerden bu kadar uzağa düşebilir mi?
Gerçi bu olağanüstü “absürd” düşünme biçiminin başka yansımaları da Tayyip Bey’in konuşmalarında yer almaya başladı ya! Örneğin kendi iktidarından yıllar önce açılmış Üniversiteleri, yapılmış hava alanlarını falan kendi iktidarı döneminde yapılmış gibi anımsadığı anlaşıldı. Ancak daha vahim bir gelişme, kendisini, daha doğmadan önceki bir siyasal dönemde okuduğu biçimde algılaması oldu. Bu gelişme bir hekim olarak beni çok tedirgin etti.
Şimdi nöroloji ve psikiatri uzmanı meslektaşlarıma sesleniyorum: “Bu “algılama bozukluğunun” fiziki ya da ruhsal nedenlerini bir tartışın. Tanısı ve tedavisi konusunda ailesine yardımcı olun”. Eğer bu uzman arkadaşlarımız bunu beceremezlerse, üniversitelerinin Tıp Fakültelerinde, “hacamat yapma ve sülük vurma” kürsüleri kuran yöneticiler bu işin icabına baksınlar.
Yoksa, Tayyip Bey’in hezeyanları Yüzbaşı Yossarian’ı da geçiyorken, bir kez daha Başkan seçilirse, yandı Türkiye!

Önceki ve Sonraki Yazılar