Niçin hayır diyorum?

Bir kadın olarak niçin koşturuyorum?

Hatta kendime bir slogan buldum:

‘Koş Yaşar koş!’

Siyasi bir ailenin içinde biçimlendim.

Demokratik laik Cumhuriyet’in güzelliklerini büyüklerimiz hep anlattı.

Ondandır bilinçaltımız ışıl ışıl...

Bir sendikacı olarak yıllarca ülkemi dünya kongrelerinde temsil ettim.

Bu güzellik Cumhuriyet’in armağanıydı onunla gönendim.

Çağdaş ülke kadınları gibi örgütlü birey olmanın mutluluğunu yaşadım.

Bizler çağdaş bireyler olarak Cumhuriyet kurumlarıyla büyüdük.

Seçimle gelen Cumhurbaşkanına saygılı olduk.

Hatta Cumhurbaşkanımızla aynı düşünceyi paylaşmasak da saygıda kusur etmedik. Onun da bizlere tarafsız, kucaklayıcı Cumhurbaşkanı olmasını bekledik.

Bugüne değin ‘Darbe Paşası’ hariç hep böyle oldu.

En son Türk – İş Kongresi’ne Cumhurbaşkanı olarak Recep Tayyip Erdoğan gelmeden, yanıma gelip düşüncemi soran sendikacılara; ülkemizin Cumhurbaşkanı geliyor. Kurumsal kimliğe saygımız sonsuz o nedenle Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı salona girince ayağa kalkılır. Alkışlamak zorunluğumuz yok. Nitekim ayağa kalktım. Çünkü doğru eylem buydu.

Cumhuriyet boyunca en uzun iktidar Recep Tayyip Erdoğan’ın Genel Başkanı olduğu partiye nasip oldu.

AKP uzunca bir süredir iktidar yaşıyor.

Bu halk hiç kimseye çok partili yaşama geçtikten sonra bu kadar büyük destek vermedi.

Hatta Türk-İş kongresinde babalarının işçi kökenli olduğunu söyleyenlerin Cumhurbaşkanı olması Cumhuriyet’in güzelliğidir.

Gel gör ki halkın bu desteğini görmeyenler bizi referanduma sürüklüyor.

Niçin?

Cumhuriyet rejimini değiştirip tek adam yani başkanlık rejimine geçmek için.

Oysa daha Cumhuriyet düşmanlarının yaptıkları darbenin üstünden bir yıl geçmedi.

Cumhuriyet’e karşı darbe yapanlar için Cumhurbaşkanı Erdoğan, ‘beni kandırdılar,’ dedi. Dara düşünce hep kandırıldığını söylüyor.

FETÖ’cüler Cumhuriyet rejimini yıkmak için tüm kurumlara sızmışlar.

Orduya, yargıya, spora, sanatın tüm dallarına, tüm kurum ve kuruluşlara hatta baklavacılara kadar örgütlenmişler. Gelin görün ki en kolay örgütlenecekleri, ikimiz bir fidanın güller açan dalıyız misali AKP’de örgütlenmemişler.

Henüz darbenin siyasi ayağı yok.

Siz 15 Temmuz Darbesi’nin siyasi ayağını buldunuz mu?

Hesap sordunuz mu?

Oysa bu halk üç adayla girdiğiniz Cumhurbaşkanı seçiminde sizi seçti.

Hiç mi Cumhuriyet’e ve halka sorumluluğunuz yok?

Bu darbeye parlamentodaki dört parti karşı durdu.

Ortak bildiri yayınlayıp ülkeye ve dünyaya ses verdiler.

Siz ne yaptınız?

Darbenin siyasi sorumlularını bulmadan referanduma gidiyorsunuz.

Ne hakla?

Cumhuriyet rejimden ne istiyorsunuz?

Cumhurbaşkanımız mı yok?

Başbakansız olur mu?

TBMM işlevsiz, bütçe bile yapmaktan yoksun bırakılır mı?

Henüz darbenin sorumluları bulunup halkın önüne çıkarılmamışken; sürekli kandırıldığını söyleyen Cumhurbaşkanının ansızın getirdiği referanduma evet denir mi?

Bu neyin telaşı?

Siz önce FETÖ darbesini açığa çıkarın!

Özgürlük ve demokrasi savunucusu bir kadın olarak Atina’da ödül aldığım salona giren sade, dingin, halkıyla barışık Cumhurbaşkanı özlüyorum.

Bedeller ödenerek kazanılan Cumhuriyet sandıkta teslim edilir mi?

Hayırlısıyla haftaya Asmin köşemde yine yeniden buluşalım.

Önceki ve Sonraki Yazılar