AK Partili eski bakan da Abdülhamit’e “despot” dedi!

Geçtiğimiz günlerde, Devlet-i Aliyye Ocakları Kültür ve Sosyal Yardımlaşma Derneği’nde örgütlenen bir güruhun İstanbul-Sultanahmet meydanında Kayıhan Osmanoğlu lehinde gösteri yapması oldukça dikkat çekmişti.
Kalabalık bir grup, Abdülhamit’in suyunun suyu Kayıhan Osmanoğlu’nu, “Yolun yolumuzdur şehzadem” ve “Sevinsin alemi İslam, bu Osmanlı’nın ayak sesleri, bizde Abdülhamid’ler bitmez, yıkılsın Siyonizm’in kahpe düzeni” sloganlarıyla karşılamıştı.
 
**
 
Öyle anlaşılıyor ki, AKP iktidarının yaptırdığı, Osmanlı dönemini abartılı bir şekilde anlatan dizilerden etkilenenler Cumhuriyet’i yıkıp, eski düzeni geri getirmek istiyor.
Dahası içinde yaşadığımız coğrafyayı vatan haline getiren Mustafa Kemal Atatürk’ü bir kenara itip, 33 yıl tek başına ve istibdatla yönettiği ülkeyi çökerten Abdülhamit’i olmayan özelikleriyle yeniden piyasaya sunmaya çalışıyorlar.
 
**
 
Siyasal İslamcılar ve onun ideolojik hegemonyasına girmiş diğer milliyetçi-sağcı tiplerin Abdülhamit’le ilgili olumlu bakışı biliniyor.
Sol dünya görüşüyle aynı yere düşmemek ve Mustafa Kemal’i çaktırmadan reddetmenin bir yolu olarak görüyorlar Abdülhamit yüceltisini…
.
Oysa gerek Türkçülerin ataları hatta Saidi Nursi, Mehmet Akif gibi bir kısım dindarlar bile Abdülhamit’in despotik rejimine muhalefet ettiler.
**
 
Bir dönem AK Parti’nin Milli Eğitim Bakanlığı’nı da yapan Hüseyin Çelik, geçtiğimiz günlerde Abdülhamit konusunda ezberleri bozan çıkış yaptı.
Kendi bloğunda şunları yazdı:
“Tarih, ibret ilmidir. Biz tarihi, geçmişte düşülen hatalara bugün tekrar düşmemek, geçmişteki iyi ve güzel şeyleri ise günümüze ve geleceğimize ışık tutmak için okur ve okuturuz. Ne var ki, okuduğumuz veya okuttuğumuz tarih doğru olmalı. Ders kitapları veya dizilerle süsleyip boyadığımız tarihin, günün birinde boyaları döküldüğünde genç nesiller sonrasında kendisine öğretilen hiçbir şeye, doğru da olsa inanmamaya başlar.
Tarih okumak, araba süren bir kişinin arada bir, ihtiyaç oldukça dikiz aynasına bakması gibidir. Unutmayalım ki, ön cam dikiz aynasının yüz katı büyüklüğündedir. Ön cama bakıp araba sürmesi gereken bir sürücü, sürekli dikiz aynasına bakarsa arabayı ya duvara ya da bir kayaya bindirir. Bilinmelidir ki günümüzün zayıflık ve eksikliğini geçmiş süslemeleriyle telafi edemeyiz. Hayallerini, hatıralarının önüne geçiremeyen kişiler veya toplumlar gerçek anlamda başarı hikayeleri yazamazlar.
Sultan Abdülhamid de bütün faniler gibi, hatasıyla sevabıyla izler bırakarak bu alemden göçüp gitti. Bize düşen övgü ve sövgü saplantısına düşmeden onu gerçek yüzüyle tanımak ve tanıtmaktır. Onun sıkı idaresine, ‘Devlet-i Ebed-müddet’, ‘Devletin Bekası’, ‘Hilafetin Bekası’ gibi mazeretler üretenler bilsinler ki, yanılıyorlar. Çünkü bütün despot rejimler bu ve benzeri mazeretlere sığınıyorlar. Unutmayalım ki, yönetimde esas olan, insanların huzur ve mutluluğudur. Devlet bunu sağlıyorsa bir anlam ifade eder.”
 
**
 
Hüseyin Çelik Medyascope TV’de Sağduyu programında Abdülhamit konusunda görüşlerini bir adım öteye götürdü:
“Sultan Abdülhamid bir karış toprak kaybetmedi, işte devleti borca- harca sokmadı, Filistin’de Siyonizm’e geçit vermedi, şunu yaptı, bunu yaptı şeklinde. Ahmet’in Mehmet’in yazdığından bağımsız olarak bizatihi gördüğüm arşiv belgelerinden yola çıkarak söylüyorum, bunların hepsi efsanedir.”
 
**
 
Hüseyin Çelik bir başka söyleşisinde, “1854 yılından Cumhuriyet dönemine kadar alınan 41 borcun 20’si Abdülhamit dönemindedir” dedikten sonra şu net ifadelerde bulundu:
“Abdülhamit döneminde kaybedilen topraklar şu anki Türkiye sınırlarının iki katından fazladır.”
Yıllardır anlatamadığımız bir gerçek bu…
Kıbrıs ile başlayan, Girit ile devam eden felaketler zinciri içinde 1 milyon 600 bin kilometre kare toprak kaybettiğimiz dönemi “Hiç toprak kaybetmedi” diye yalanla bezemek akıl tutulması olmaktan öte akıl yoksunluğudur.
 
**
 
Hüseyin Çelik’in Abdülhamit konusunda sözlerine devam edelim:
“Sultan Abdülhamid, uyguladığı baskıcı yönetimden dolayı münafık bir toplum oluşturmuştur. Dönemin İslamcı aydınlarının neredeyse hepsinin Abdülhamid’e karşı olmasının gerekçesi de budur. Kimdir bu karşı olanlar? Filibeli Ahmet Hilmi Efendi, Babanzade Ahmet Naim Efendi, İzmirli İsmail Hakkı, mesela Ferit Kam, Eşref Edip, mesela Mehmet Akif Ersoy, mesela Elmalılı Hamdi Yazır, mesela Bediüzzaman Said Nursi. Bunların hepsi Sultan Abdülhamid’e karşıdır. Sebep de şudur: O kadar baskıcı bir yönetim oluşturdun ki insanları muhbir ve jurnalci yaptın. Saray’a bakıyorsun, hiç akla hayale gelmeyen adamlar başkasının felaketine yol açacak şekilde jurnaller veriyor ve padişahın gözüne girmeye çalışıyor.”
 
**
 
TRT’nin ‘Payitaht Abdülhamit’ dizisinde sunulan İngiliz elçisine tokat atma palavrasını da çürütmüş Hüseyin Çelik…

“Sultan Abdülhamid İngiliz Büyükelçisi’ne dizide tokat atıyor değil mi? İlk defa Sultan Vahdettin’den önce İngilizlere sığınan Osmanlı padişahı Sultan Abdülhamid’dir. 1878’deki Çırağan Baskını’ndan sonra İngiliz Büyükelçisi’ni huzuruna çağırıyor ve diyor ki ‘Bu sadece Ali Suavi ve birkaç yüz muhacirin yapacağı bir şey değil, bunların arkasında ordu var. Bana ve aileme karşı daha ileri bir hareket yapılırsa İngiltere beni korur mu’ diyor.

 

**

 

Hüseyin Çelik’in, tarihi çarpıtma uzmanı Şair Necip Fazıl’a ilişkin sözleri de muhafazakar çevrelerin tabuların sarsacak gibi:

“Rahmetli Necip Fazıl ne kadar büyük bir şairse, o kadar kötü bir ideologdur. Necip Fazıl’ın oluşturduğu bir tarih anlayışı var.”

Önceki ve Sonraki Yazılar