Alfabe değişimi cumhuriyetin keşfi değildi!

1 Kasım 1928…
Cumhuriyet devrimleri açısından çok önemli, çok kritik bir tarih…
Pek çok devrime imza atan Mustafa Kemal, eğer bu adımı atmasaydı, devrimlerin ruhu eksik kalırdı.

****

Arap alfabesinin kaldırılıp, yerine Latin alfabenin konmasını Mustafa Kemal sağladı ama arayış çok uzun yıllardır devam ediyordu.
Harf devriminin Osmanlı’da başlayan bir geçmişi var.
Osmanlı aydını, cehalet içinde kıvranan Osmanlı tebaasının okuma yazma öğrenebilmesi arayış içine girerler.
Vikipedia’ya göre “Arap alfabesinin Türkçeye uygun olmadığına ilişkin görüşler tarih boyunca pek çok kişi tarafından dile getirilmiş ve alfabede en azından bir revizyon yapılması gerektiği dile getirilmiştir. Arap alfabesinin yetersizliğini ilk dile getirenlerden biri Katip Çelebi'dir.”

****

Ancak dil konusunda çalışan araştırmacılar alfabe çalışmalarını Münif Paşa ile başlatırlar.
Münif Paşa, Batı’da 6-7 yaşındaki çocukların okuma-yazma bildiğini, bundan ötürü, Arap alfabesinin sadeleştirilmesini ister.
Latin ABC’sinde olduğu gibi sözcüğü oluşturan harflerin ayrı ayrı yazılması konusunda bazı adımlar atılır ama olumlu sonuç alınmaz.
Vatan şairimiz Namık Kemal şunları söyler:
“İslamlar alfabelerini ıslah etmedikçe talim ve terbiyede kolaylık, dolayısıyla Avrupa medeniyeti seviyesine yükselebilmek imkânsızdır.”

****

Çabalar devam eder:
“1869’da Terakki Gazetesi yazarı Hayrettin Bey, ‘Maârif-i Umûmiye’ adlı makalesinde doğrudan doğruya Latin alfabesini almaktan söz ediyordu. Hayrettin Bey’e göre toplum, içinde bulunduğu zorlukları ancak Lâtin yazısı ile aşabilirdi. Latin harfleri sayesinde yüzde 3’ü geçmeyen ‘okur-yazar’ oranının artacağına inanıyordu.”
(Mehmet Kurthan, 12 Kasım 2019).

****

Dil konusunda çalışma yapan bütün tarihçiler, Abdülhamit’in alfabe değişikliği taraftarı olduğu hatta Latin alfabesinin alınmasını gerektiğini düşündüğünü söyler.
Keza Enver Paşa’nın da benzer bir girişimde bulunduğu ancak başarılı olmadığı bilinir.

****

1908 devriminden sonra radikal görüşlere sahip Dr. Abdullah Cevdet’in çıkardığı derginin bir kısmında Latin alfabesi kullanılır.
Aynı yıllarda Tanin gazetesi de bazı haberlerini Latin harfleriyle yayınlar.

****

Türk devriminin fikri liderlerinden Ziya Gökalp de Arap alfabesinin Türkçe’ye uygun olmadığını ve değiştirilmesi gerektiğini belirtenler arasındaydı.

*****

Aslında daha pek çok aydın, yazar, gazeteci Arap alfabesi yerine başka bir alfabe için yazdılar, söylediler, anlattılar ama başaramadılar.
Onu ancak Mustafa Kemal Atatürk gerçekleştirebilirdi.
Öyle de oldu.

****

Tarihin o anında bu yapılmalıydı.
Çünkü yüzünü Avrupa’ya dönen, ticareti orayla yapmayı planlayan (Arap ülkelerinde sanayi-ticaret diye bir şey yoktu) Türkiye için bu devrim kaçınılmazdı.
Dünyanın en yaygın ABC’si hangisiyle o alınacaktı, öyle de yapıldı.

CAHİL BIRAKILDIK!

En tutarsız tez ‘Bir gecede cahil bırakıldık’ teziydi.
Osmanlı’da okuma yazma oranları belli, nereden bakarsan bak, yüzde 10-15’ten fazla değildi.
Matbaanın Türkiye’ye gelmesinden sonra yayınlanan kitap sayısı da çok değildi.
Bir somut örneği Taha Akyol, 11 Ağustos 2021 tarihli Karar gazetesindeki köşesinde ‘Türkiye’nin bilim sorunu’ başlığı altında şu örneği verdi:
“Zihniyet tarihçiliğimizde merhum Sabri Ülgener’den sonra ikinci büyük isim olan Ahmet Güner Sayar, ‘bizde aklî ilimlerin önüne set çeken bir felsefesizlik vardı ‘diyerek çarpıcı bir örnek veriyor:
‘Rusya’da, 1800–1875 yılları arasında yayınlanan iktisada dair kitap, makale, risale sayısı 4500, buna mukabil, Türkiye’de İbrahim Müteferrika’dan 1875’e değin iktisat, siyaset bilimi kitaplarının sayısı 23 idi.’
Prof. Sayar’ın “Osmanlı’dan 21. Yüzyıla” adlı eserini tavsiye ederim. (Ötüken Yay.)”

İNGİLİZLER SHAKESPEARA’İ OKUYABİLİYOR MU?

Ayrıca bu değişikliği yapan sadece biz değiliz; bizden çok önce Azerbaycan 1922 yılında Latin ABC’sini kabul etti.
O yıllarda bazı Türk cumhuriyetleri de Latin alfabesini kullanılıyordu. Atatürk Türkiye’sinin ana hedeflerinden biri de Türk cumhuriyetleriyle yakınlaşmaktı.
Mezar taşlarından daha önemli bir amaçtı bu…
Kaldı ki, mezar taşlarını okumaya meraklı arkadaşlara bir somut örneği Mete Akyol üzerinden vereyim.
İngilizce bilmesinin yanı sıra dil uzmanı olduğunu, Shakespeara’i özgün dilinden okuyabileceğini belirten Mete Akyol, şunun altını çizmişti:
“Sanılanın aksine ortalama bir İngiliz Shakespeara’i yazıldığı dilden okuyup, anlayamaz.”
Yani bunun için uzman olmak şart!
İlber Ortaylı’nın dediği gibi 2-3 ayda Osmanlıcı öğrenip, mezar taşlarını okuyabilirler.
Biraz çaba lütfen!

Önceki ve Sonraki Yazılar