Yüksel Baysal
Türkiye 1’den büyüktür!
AK Parti Genel Başkanı Tayyip Erdoğan’ın taraftarlarının sık dillendirdiği bir tez var:
“Dünya beşten büyüktür.”
Birleşmiş Milletler’in veto hakkı olan beş daimi üyesinin bu adaletsiz statüsünü anlatmak için dile getirilmiş bir düşünce…
Yeni değil, bir özgünlüğü yok ama slogan haline getirilmesi akılda kalıcı…
Öyledir gerçekten bütün ülkeler bir araya gelse bile veto hakkını kullanan daimi üyeler o konuda son karar verici konumunda oluyor.
Bizim Siyasal İslamcıların en belirgin huyudur; kendi gözündeki merteği görmezler de başkalarının gözündeki çöpe dikkat çekerler.
Dünyada yanlış gördükleri şeylere inanılmaz itiraz ederler de, iş Türkiye’ye gelince tam tersini savunmaktan hiç hicap duymazlar.
BM’de beş büyük ülkeye haklı olarak itiraz edenler koca Türkiye’nin bir adamın ağzına bakmasına, bir insana esir olmasına ses çıkarmazlar, aksine destek olurlar.
**
Bu iktidarın en başarılı olduğu alan sağlıktır.
Bunun temel nedeni, daha önceki hükümetlerden farklı olarak sağlık politikalarını hizmet verenlerin değil, hizmet alanların belirlemesidir.
Daha açıkçası AK Parti döneminde hekimler değil halkın istemleri ön plana çıktı ve başarı da oradan geldi.
**
Ancak, Kovid-19 sürecinde AKP iktidarı sınıfta kaldı.
Salgının başlangıcında beş maskeyi dağıtamadılar.
PTT dediler olmadı, eczanelere yöneldiler yetmedi, parayla satmak istediler, tepki geldi.
Oysa yerel yönetimlerle işbirliği yapmış olsalardı süreç daha başarılı yönetebilirlerdi.
Kinlerini, öfkelerini hiç olmazsa bu dönemde kenara bıraksaydılar maskeler halka çok rahat ulaştırılabilirdi.
Bir başka çelişki şurada; beş maskeyi dağıtamayan iktidar, 150 küsur ülkeye yardım yaptığını söylemekten ve bununla övünmekten geri durmadı.
**
Maske rezaletinden sonra hasta-vaka ayırımı üçkağıtçılığı yaşandı.
Uzun süre vaka sayıları gizli tutuldu, hasta sayısı adı altında hastanelerde tedavi görme şansı olanların sayısını açıkladılar.
Kamuoyu ve DSÖ’nün baskısıyla vaka sayıları açıklanınca Türkiye’nin başarı(!) grafiği de hızla düştü.
**
Geldik aşıya…
57 İslam ülkesinde bir tek aşı çıkmadı insan oğluna-kızına çare olarak…
Yine gavurların eline kaldık!
Neyse tartışma konumuz bu değil…
**
Ancak Papua Yeni Gine bile halkına aşıyı bizden önce ulaştırdı.
Hani 11 Aralık 2020’de aşı Türkiye’de olacaktı?
Şimdi uygulanmasına başlanan 3 milyon aşı kime yetecek?
Hani ocak-şubat aylarında 10’a milyon doz aşı yapılmış olacaktı?
Diyelim ki, 50 milyon doz aşı birkaç ay içinde geldi; salgının ortadan kalkması için toplumun yüzde 60’ının bağışıklık kazanması gerektiğine göre, nüfusumuz da 80 milyondan hesaplandığında, iki dozdan 160 milyon doz aşı gerekiyor.
Ortada ne böyle bir anlaşma var ne de böyle bir planlama…
Bu iktidar hangi sözü verdiyse, altında kaldı.
Bugün de aynı şey oldu.
**
Bu yazının dipnotu: Tek kişinin karar aldığı, o kişinin hiç denetlenmediği bir ülkede ne ekonomide ne eğitimde ne de sağlıkta başarılı olunamaz. İlk seçimde Türkiye 1’den büyük olduğun kanıtlamak zorunda. Aksi takdirde ülke kan kaybetmeye devam eder.