DOĞRULARIN DEVAMI İÇİN İNANDIRICILIK

Bir ekonomik programının başarılı olması tutarlı ve inandırıcı olmasına bağlıdır. İnandırıcı olmak için öncelikle doğru verilere dayalı tahmin ve hedefler gerekmektedir. 
Ulaşılabilir hedefler ancak istatistik verilerinin doğru olması, toplumla paylaşılması ve isabetli uygulamalarla elde edilebilir. Diğer bir ifadeyle programın taraflarının, devlet ve toplumun birbirine güvenmesi gerekir. Neyi anlatmak istiyoruz, neyi kastediyoruz? 
Bir önceki yazıda, başta TCMB’nin ve ekonomi yönetiminin doğruları yapmaya başladığını belirtmiştik. Ancak, bir konu var ki, TCMB yönetiminin enflasyonla mücadele için gerçeklerle yüzleşmesi gerekiyor. Çünkü, haberlerle ve algılarla toplumu yönlendirme politikası toplumda bir türlü karşılığını bulamıyor, bu da rakamlara yansıyor.  Ne yüzde 12-14 diye TUİK’in açıkladığı enflasyon rakamına ne de yüzde 13’lerde gösterilen işsizlik verilerine toplum inanıyor. Sokaktaki insan markete girdiğinde gerçek enflasyonun yüzde 30’lar düzeyinde olduğunu yaşıyor, geçen yıl 100 liraya aldığı ürün sepetini bu yıl 112-114 liraya almıyor, sepetin toplamı en az 125-130 lira tutuyor. İddia ederim ki, bir yıl önceki fiyatlarından bu yıl yüzde 14-15 daha pahalı hiç ama hiçbir ürün yok, temel ihtiyaç maddelerinden yeni konut kirasına kadar. 
Aslında Merkez Bankası da Ekim ayı başında açıklanan yüzde 5’lik 2021 enflasyon hedefine inanmıyor. Nasıl mı? 
TCMB yeni yönetimi 2021 yılı Para Politikasını açıklarken 2021 yılına ait bir tahmin ve hedef açıkladı. İfade aynen şöyle; 2021 yılına ait yüzde 5’lik enflasyon hedefi korunmakla birlikte kararlarımızı 2021 sonunda yüzde 9’luk tahmine göre alacağız.  
Sevgili okurlar; bağışlayın ama bu nasıl tahmin ve hedeftir. Yüzde 9 tahmin yüzde 5 hedeften ne kadarlık bir sapmadır, bu nasıl bir istatistik? Bu ne demek biliyor musunuz, aslında TCMB olarak, hükümetin Ekim ayında açıkladığı Yeni Ekonomik Programın yüzde 5’lik hedefine ben de inanmıyorum. Ben tahminimi ve para programını yüzde 9’a göre yapıyorum, siz de anlayın. Zaten bu konuda geçmiş sicilimin bozuk olduğunu siz de biliyorsunuz, çünkü yaşadınız, yaşıyorsunuz.  
Şimdi TCMB’nin geçmiş siciline bakalım. Aşağıdaki tabloda 2010-2020 arası hedef enflasyon ve gerçekleşmeler var.

  bekir-aksoy.jpg

 

Bu tabloya göre, son 10 yılda sadece 2010 yılında hedefe yakın bir gerçekleşmeyi görüyoruz. Bir yıl sonra ise hedef ile gerçekleşme arasında iki katına yakın sapma görüyoruz. 2012 yılından itibaren ısrarla yüzde 5 enflasyon hedefi konduğunu ancak gerçekleşmelerin bazı yıllar yüzde 30-50 sapmayla, 2017 yılından itibaren ise yüzde yüze yakın hatta daha fazla sapmalara şahit oluyoruz. 
Sevgili okurlar,
Yukarıdaki rakamlar TCMB’nin itibar ve güven kaybına yol açar mı, açmaz mı, siz karar verin.  Ya hükümetin belirlediği enflasyon hedefleri ya da TCMB’nin bu hedefe ulaşmak için uyguladığı para politikası yanlış, değil mi?  
Bu vesileyle belirtmek isterim ki, enflasyonu salt para politikası, sıkılaştırma vb. sunum sözleriyle düşüremiyoruz, düşüremeyiz. Hala enflasyonu düşürmek için üretim artışına odaklanmamız gerektiğini anlayamıyoruz.  Ayrı bir yazı konusu, vesselam.
Son yıllardaki sapmalara bakılırsa hedef ve gerçekleşmeler gerçekten daha bir dramatik, öyle ki, yüzde yüzleri aşan sapma oranları ve hala yüzde 5’lik hedeflerde ısrarlar devam ediyor. Doğaldır ki, toplumda yüzde 12-15’lik rakamlara inanmıyor.  TCMB Başkanı da yüzde 5 hedefi koruyoruz ama hesabımızı yüzde 9 olarak yapıyoruz diyor. Hele hele bir de rakamların yanına bindelik dilimler anlatılmıyor mu, yani yüzde 6,12 gibi, 11,82 gibi, ne diyelim, bilemedim.  
Sonuç olarak, doğruların devamı için inandırıcılık gerekiyor, doğru verilere dayalı hedefler konmalı. Tıpkı, iki yıldır uygulanan bilimsellikten uzak politikayla yüzleşen TCMB yönetimi artık bir de kendi kuruluş amacıyla yüzleşmeli, değil mi?   

Önceki ve Sonraki Yazılar