Son dönemlerde Rizeli olmanın zorluğunu yaşıyordum.
İsmail Kahraman, Metin Külünk, Şevki Yılmaz’dan sonra Ayasofya’da Atatürk’e kafir diyen Mustafa Demirkan da Rizeli çıkmış, çevremdeki pek çok insan “Rizeliler niye böyle?” diye bana sormaya başlamıştı.

****

Çok şükür, Korgan’ın genç bir Rizeli kaymakamı çıktı ve Atatürk’e, cumhuriyete bağlılığını ortaya koydu, kendisiyle gururlandım.
Rize’nin en muhafazakar ilçesi Çayeli kökenli Miraç Akbulut, 2018 yılında kaymakamlık sınavını kazanarak kaymakam olmuştu.
30 Ağustos 2021 yılında Ordu Valiliğinde Korgan ilçesinin kaymakamı olarak görevine başladı. Ardından 3 Kasım 2021 tarihinde görevinden alındı.
AK Parti’nin Türkiye’yi getirdiği duruma bakar mısınız?
Uydurma gerekçelerle görevden alınan ‘belki memleketinden belki de isminden ötürü araya kaçmış Rizeli bir Atatürkçü kaymakama bile tahammül edemediler. 

****

Oysa biz nelere tahammül ediyoruz?
28 Mayıs 2021’deCumhurbaşkanı Erdoğan ve Meclis Başkanı Şentop’un katılımıyla Ayasofya’da gerçekleştirilen ‘İTO Marmara Anadolu İmam Hatip Lisesi Hafızları İcazet Töreni’nde Rizeli Mustafa Demirkan, Ayasofya’nın müzeye çevrilmesini bahane ederek Atatürk’e saydırmıştı. Demirkan, “Ayasofya gibi mabetler, mabet olarak kalması için inşa edildi (Neden Hıristiyanların mabedi olmaktan çıkarıldı?). Öyle bir zaman geldi ki bir asır gibi bir zaman içinde ezan ve namaz yasaklandı (Bu da yalan) ve müze haline çevrildi. Bunlardan daha zalim ve kâfir kim olabilir (Ben birilerini biliyorum. Yunan galip gelseydi diyenler, ona sahip çıkanlar örneğin). Yarabbi bir daha bu zihniyetin bu ümmetin başına gelmesini mukadder buyurma” ifadelerini kullanmıştı.

MHP Lideri Devlet Bahçeli bu ağzı bozuk Rizelinin ağzının payını vermesine rağmen Mustafa Demirkan’ın Diyanet’te göreve devam ettiği ortaya çıkmıştı.

****

Mustafa Demirkan fırtınasından sonra bir başka Rizeli İsmail Kahraman sahneye çıkmıştı.
1968 yılında 6. filoya direnen gençlere provokasyon yapan, ABD gemilerinin önünde ‘Şükür namazı kılan’ İsmail Kahraman, “Laiklik anayasadan çıkarılsın” demişti.
Başka ne buyurmuştu Kahraman?
İlk dört madde değişsin!
Sonra bunu inkar etmişti ama ilk dört madde içinde laiklik var zaten…
İsmail Kahraman o konuşmada bir başka şey daha yumurtlamıştı; “Dünyada 195 ülkenin 190’ında” laiklik yokmuş!
Bunu da bilim insanları yalanlamıştı; dünyanın en az 40 ülkesinin anayasasında laiklik veya seküler kavramlarının olduğunu söylemişlerdi.

****

Kaldı ki laikliğin olmadığı ülkelerin durumunu görüyoruz, mezhep ve din kavgalarıyla kan gölüne dönmüş durumdalar.
Ayrıca laiklik bir Türk icadı değil, Hıristiyan Avrupa’da kilisenin toplum üzerinde etkisini azaltmak için insan oğlunun keşfettiği bir kural…

 VARLIĞINDAN ONUR DUYDUĞUM RİZELİLER!

Kaymakam Akbulut dışında bir Rizeli olarak varlığından utanç duyduğum Rizeliler olduğu gibi varlığından onur duyduğum Rizeliler de var.

Tarkan da Rizelidir, hatta İkizderelidir; müzisyenliğinin yanı sıra çevre konusundaki duyarlılığıyla gururumuzdur.
Altay da bizdendir. Benim karşı köyümdendir.
Karadeniz müziğinin özgün sesi Gökhan Birben de Rize Pazarlıdır.
Keza Birol Topaloğlu da Pazar ilçesinin Suçatı köyündedir.
Ki bunlar aydınlık insanlardır.
Sezen Aksu’nun babasının Rize Pazar Laz’larından olduğunu biliyor muydunuz?
Marsis grubunun solistlerinden Korhan Özyıldız Rize Fındıklı’dandır. Marsis’i dinlemenizi öneririm.
Sesiyle müziğiyle gönüllere taht kuran İsmail Hakkı Demircioğlu da Rize Pazarlıdır.
Selçuk Balcı’yı artık tanımayan yok, o da Rize Çayelilidir.
Karadeniz müziğini özgün sesiyle yorumlayan Ayşenur Kolivar Rize Çayeli Koşat köyündedir.
Son yıllarda dikkat çeken bir isim Hazal Babalık da Rizelidir.
Sinan Özen de Gökhan Tepe de Rizelidir, bilesiniz!

***

Siyasete gelince; Mesut Yılmaz, Ali Topuz, Aytekin Kotil, Alper Taş, Algan Hacaloğlu, Besim Tibuk, Yakup Kepenek, Süleyman Genç Rizelidir.
Gazi davasının avukatı Rizeli Remzi Kazmaz ile sanatçı Şenol Morgül de Rizelidir; ikisiyle de aynı kuşağın insanlarıyız.

****

Bu yazının dipnotu: Recep Tayyip Erdoğan’ın şimdilik kategori dışı bırakıyorum. İki nedenle, birincisi yeterince özgür bir ortamda olmadığımız için bazı değerlendirmeler ‘hakaret’ olarak kabul edilebilir. İkincisi, olumsuz-olumlu yaptıklarıyla tarih henüz onun için hükmünü vermedi.