3 büyüktür 2!

Boston Celtics'in unutulmaz forvetlerinden
Antoine Walker'a 8 üçlük soktuğu bir maçtan
sonra sormuşlar: “Neden bu kadar çok üçlük
deniyorsunuz?” Cevabı “Çünkü dörtlük diye bir
şey yok” olmuş. Basketbol dünyası da 3'ün 2'den
büyük olduğunu yeni keşfetmişcesine dış şutun
önemini kavramış görünüyor. Kimilerine göre bir
maçta çok fazla üçlük denemek basketbolda yeni
bir oyun tarzı, yeni bir perspektif. Dış şuta dayalı
hücum stratejisi son yıllarda bu tarzı benimseyen
takımları şampiyonluklara taşıyınca konu daha bir
ciddiyet kazandı. Üzerine büyük laflar edildi, ciddi
makaleler yazıldı.
Mesela Golden State Warriors... Geçen sezon
40 yıl sonra NBA zaferi gören Warriors
organizasyonu 1 değil 3 “sharp-shooter”
barındırıyor kadrosunda. An itibariyle Stephen
Curry 109 maç üst üste 3 sayı isabeti kaydetti.
Hızlı hücumlar, geçiş oyunları ve dış şuta dayalı
“run and gun” olarak da anılan sistemle Real
Madrid son iki sezondur Euroleague'de final görüp
birinde şampiyon oldu. Phil Jackson'ın “İyi hücum
maç kazandırır, iyi savunma şampiyon yapar”
vecizesinin eskiden daha bir karşılığı vardı sanki bu
hayatta. Bizde de durum farklı değil ki. Yeni
“trend”e ayak uyduran takımların başında Royal
Halı Gaziantep geliyor. Her maç hiç denemezse
30 üçlük deniyorlar. Pınar Karşıyaka
deplasmanındaki 43 deneme Türkiye rekoruydu.
Anadolu Efes, Euroleague'in en çok üçlük deneyen
ve en çok isabet bulan takımı hali hazırda.

Nerede o eski pivotlar

Bunun basketbolda yapısal bir değişim olduğunu
savunan pek çok koç var. Oyundaki bir başka
değişim ise “pivot” oyununun ve icracılarının
öneminin azalması. 90'larda Avrupa basketbolunu
takip edenler (2000'ler de öyle) bilir; o dönemler
sanki Tarlac, Rebreca, Griffith, Fucka, Alvertis gibi
uzunların dönemiydi. Elbette çok iyi guardlar da
izledik. Ama pivotların önemi bugünkünden daha
büyüktü diyemez miyiz? “NBA'in en dominant
pivotu” cümlesini son yıllarda kaç kere kullandınız?
Shaquille O'Neal sonrası bir tek Dwight Howard
süper yıldız kategorisine terfi edebildi onun da şu
sıralar kafası karışık. Bill Russell, Wilt Chamberlain,
Bob Cousey, Oscar Robertson gibi uzunların üst
üste MVP seçildiği NBA'in ilk dönemlerinin aksine
Tim Duncan'dan (2003) bu yana hiç bir uzun bu
ödülü alamadı. Euroleague'de ise 2005'ten itibaren
verilen bu ödül hiç bir pivota gitmedi. MVP ödülünü
geçtim artık çoğu maçta “maçın en skorer
oyuncusu” bir pivot olamıyor.

Semih Erden bu, fazlası değil

Bugüne dönersek... Spor Toto Basketbol
Ligi'nin kapanış maçı Darüşşafaka Doğuş ile
Anadolu Efes arasında oynandı. Semih Erden ve
Furkan Aldemir'in maçın en skorerleri olması hem
yerli hem de pivot olmaları hasebiyle uzun süredir
görmediğimiz bir istatistikti. Semih demişken, “zeki
ama çalışmıyor” kabilinden bir oyuncunun ötesine
asla geçemedi. NBA dönüşü kendisini hala oraya
ait hissetmesi ve Avrupa'yı küçümsemesiydi sanırım
sorunu. EuroBasket 2015'i NBA'e geri dönüş bileti
oalrak görmesi oyununu biraz daha yukarı çekmişti
ama sadece bu kadar. Aradan kaç yıl geçti ve hala
o “fundemantal çok iyi”, “müthiş yetenek”, “biraz
kafasını verse Avrupa'nın en iyi pivotu” hallerini
izleyemedik. Ben izleyeceğimizi de sanmıyorum. 29
yaşındaki Semih'in son büyük kontratını aldığını
düşünüyorum. Hem nedir bu yerli oyuncu şişiren
yorumcu ruh hali? Ömer Aşık'taki düşüşün de altını
çizmek gerek. 2014 yazında dahil olduğu New
Orleans Pelicans ile 60 milyon $ tutarında 5 yıllık
yeni bir kontrat imzaladıktan sonra hiç ortada yok.
Yüklü kontrata imza atmasına sebep olan “doubledouble
makinesi” halinden eser yok şimdi ve bu
sezon bunu hiç başaramadı.

MVP for Datome

Euroleague'de sezonun en isabetli 5 transferi bana
göre; Maik Zirbes (Kızıl Yıldız), Alexey Shved (Khimki
Moskova), Nicola Melli (Brose Baskets), Nick
Calathes (Panathinaikos) ve Fenerbahçe'den Luigi
Datome oldu. NBA'de kenarda geçen 2 sezonun
acısını çıkarırcasına oynayan İtalyan forvet Bjelica
sonrası dönemde Fenerbahçe'ye ruhunu veren
oyuncu olmaya doğru koşar adım ilerliyor.
“Kararlılık” konusunda bu kadar iyi ve basketbol IQ'su
böylesine yüksek bir oyuncu epeydir gelmemişti sanki
çoğu zaman paramızla rezil olduğumuz transfer
dönemlerinde. Şayet Fenerbahçe F4 oynar ve kupayı
kaldırırsa MVP için en büyük aday, takımın da
liderliğini artık iyice ele alan Gigi Datome olur sanki.
Bu transfer için Maurizio Gherardini'ye teşekkür
etmek de lazım elbette. Başarılı GM önümüzdeki
sezon da Andrea Bargniani'ye Fenerbahçe forması
giydirir mi ne dersiniz?

Önceki ve Sonraki Yazılar