Ankara'nın kilidini açmak

Ankara’da siyaset kilitlenmişe benziyor.
Belli ki, siyasal aktörlerin ellerindeki anahtarlar bu kilitlenmeyi açmaya yetmiyor. Yani siyaset, siyasetliğini yapmaktan aciz.
Neyin olmayacağı aşağı yukarı belli olmuş durumda. Neyin olacağı konusunda ise her şey bundan bir ay öncesine göre daha belirsiz.
Ne koalisyon… Ne erken seçim… Ne savaş… Ne demokrasi… Ne barış… Aşağı koyuyorsunuz olmuyor, yukarı koyuyorsunuz dolmuyor…
Koalisyon olmuyor, erken seçim RTE’nin istediği çözümü getirmiyor, PKK ve İŞİD’e karşı savaşın faturası hükümeti korkutuyor, barış dipsiz kuyuda…
Siyaset mühendisleri gemiyi yüzdüremiyorlar…
Öyleyse?

***

Bu kilitlenme, bence, çözüm üretme becerisine sahip yeni siyasal aktörlere ihtiyaç duyulduğunun bir göstergesi. Tayyip Erdoğan figürü 10 yılı aşkın süreyle sırf kendi ağırlığı ile sistemi istediği yerlere taşıdı, adeta sürükledi, bu türden kilitlenmesine engel oldu. Belli ki, artık yapamıyor. Tekrar eski gücüne dönmesi de mümkün görünmüyor.
Devlet Bahçeli için bir şey söylemeye gerek yok. Son haftalardaki tutumu ve söylemi, onun siyasal algısının gerilerde bir noktada donup kaldığını gösteriyor. Legal başka bir partiye oy vermiş insanları “şerefsiz”likle suçlaması elbette demokratik nezaket sınırlarını çok aşar, ama orada kullandığı “yalıda viski içerek” betimlemesi 1960 ve 1970’lerde Çetin Altan’a ve TİP’lilere söylenenin tekrarııdır ve 2015 yılında karşılığı yoktur. “Lüks otel lobilerinde buz gibi beyaz şarap içerek” türünden şeyler söylese günümüz gerçekliğine daha fazla yaklaşmış olurdu!
Kemal Kılıçdaroğlu, biraz da elindeki kartların zayıflığı dolayısı ile, oyuna devam ediyor görünmeyi yeterli görüyor, ama ondan kilitlenmeyi açacak vizyoner sıçramalar bekleyenler hayal kırıklığına uğruyorlar.
Selahattin Demirtaş, “dünün adamı” olmayan tek aktör olarak farklılığının puanlarını alma çabasında. Gene de işi zor. Gaddar bir terör örgütü olarak bilinen PKK’nın yaptıkları onun işini daha da zorlaştırdı. Onu kurtaracak olan, mağduriyet faktörü: Bu coğrafyanın insanları, birileri istemiyor diye birinden vazgeçmiyor, hatta ona daha bile bağlanıyorlar. Tayyip Erdoğan bundan yararlanmıştı, şimdi tam tersini yaşıyor.

***

Mevsim başlamak üzere olduğuna göre, futbol jargonuna başvurmamız mazur görülebilir:
Kilitlenmiş olan Ankara siyaseti şu sıralar skoru değiştirecek hareketler yapabilecek oyunculardan yoksun. Bu yüzden dar alanda kısa paslaşmalarla vakit öldürülüyor. Şansına gol olur mu diye bekleyenler var.
Türkiye’nin siyasal sisteminin yeni bir Anayasa ile düzeltilmesi gereken yapısal defoları olduğunu biliyoruz. Bunları gerçekleştirmek kolay değil. Ama daha bile zor olanı liderşahi sistemde kan değişimini sağlamak, yeni oyuncular bulup sahaya sokmak. Oysa, belli ki, şu dönemde ona da ihtiyaç var!

Önceki ve Sonraki Yazılar