Ayak oyunu olan her siyasetçi er ya da geç bedel öder...

Yıl 1988 Almanya’dayım.
Unutulmaz edebiyatçımız Fakir (Tahir)
Baykurt hoca ile beraberiz.
Her sohbetimizde ısrarla Paris halk kütüphanesine gitmemi önerirdi.
Fransızcası iyi olan Alman arkadaşımı
alarak Paris’e gittik.
Halk kütüphanesini bulduk.
İki dev edebiyatçının iki sözü,
Hayata bakış açımı derinden etkilemişti.
Balzac- Bilginin efendisi olmak için,
Çalışmanın uşağı olmak şarttır.
Victor- Hiçbir ordu, zamanı gelmiş fikir
kadar güçlü değildir.
Dünya edebiyatının bu iki büyük ustasına
yoğunlaşırken,
Bir taraftan da görevli ile ahbaplık oluşturuyorduk.
Kütüphane sorumlusu anlattı
İki büyük edebiyatçı aynı dönemde yaşadılar.
Yedikleri içtikleri ayrı gitmezdi.
Ara sıra birbirlerini kıskanırlardı.
Victor,
Balzac’ın çok okunuşunu,
Balzac ise,
Victor’un siyasi kişiliğini.
Derken;
Balzac üç kez siyaset için girişimde bulundu.
Üçünde de başarılı olamadı.
Burada bir ayak oyunu var ama henüz
çözemedim diyordu.
Kendini,
İçki ve kumara verdi.
Kısa zamanda herşeyi kaybedip,
Amansız hastalığa yakalandı.
Hastaneden gelirken evine gizli girmişti.
Çünkü çalışanların maaşlarını ödeyemiyordu.
Artık ağırlaşıp koma halinde uyuyordu.
Parlamenter Victor,
Paris’in en güzel kadını ile evliydi.
Victor’a,
Balzac ölüyor haberi gitti.
Gece Balzac’ın evine gelen Victor,
Balzac’ın ellerine yüzünü koymuş sırtı
dönük bir kadının hüngür hüngür ağladığını gördü.
Yaklaşınca kendi karısı olduğunu fark
etti.
Hemen dışarı çıkıp,
Haykırmaya başladı!
-Karım beni aldatmadı,
Balzac’ı ayak oyunu ile siyasetin dışına
iterken,
Ben karımı aldatmışım...
İki dev arasında yaşanan hikâye bu!
Dünyanın her yerinde,
Parlamentolarda parmak kaldıranlar da,
Sokaklarda halkı kandıranlar da,
Er ya da geç bedel ödeyeceklerdir.
Arkalarında ayak oyunu varsa...

Önceki ve Sonraki Yazılar