Bahçeli neden 'Ben yokum' dedi?

Davutoğlu - Bahçeli görüşmesinin kulisteki yankıları ilginç... MHP çevrelerine göre, bir AKP - CHP koalisyonu gerçekleşemezse, çare erken seçim! Yani MHP, "Ben bu işte yokum!" demeye getiriyor.

Denilebilir ki, böyle bir strateji, MHP'nin hangi işine yarar. Olası bir erken seçimde oylarını mı artırır?
Bu konuda, bir tespit yapmaya çalışalım;
AKP ile MHP'nin beslendiği seçmen kitlesi aynı. Sağ muhafazakar, gelenekçi, mukaddesatçı, biraz da kaderci bir seçmen topluluğu... Ve gelinen noktada bu iki partinin (AKP ile MHP) öteki liberal, sol ya da sosyaldemokrat kesimlerden oy alması mümkün değil veya çok zor! Dolayısıyla, AKP ile MHP "amiyane tabirle" birbirlerinden oy çalabilmek için kendi tarlalarında daha çok yer kazmak zorundalar.

AKP 13 yıllık iktidarda, çok yıprandı. Herkes gibi MHP de bunun farkında. Ve MHP, dolaylı bir biçimde  AKP'ye oy verenlere diyor ki:
"Bugüne kadar, 'Türkiye'yi yönet' diye yetkilendirdiğiniz AKP'ye her türlü desteği verdim. Her sıkıştığı yerde yanında oldum. Ancak, yanlışlarını ve eksiklerini de söyledim. Davul benim boynumda tokmak onun elinde oldu. Ama artık yeter! Artık ben katalizör değil, asli unsur olmak istiyorum. Bu sefer de beni yetkilendirin."

MHP'nin seçmen bazında oluşturmak istediği algı bu... Ben daha iyi yaparım. Üstelik yanlışları da gördüm. Kaldı ki kibrim de yok. Ne Anayasa'nın ne de yasaların önüne geçerim!

Açık bir tavır... MHP'nin evdeki hesabı böyle. Ancak, çarşıda hangi sonucu vereceği bilinmez. Kısacası, işin içerisinde Dimyat'a pirince giderken evdeki bulgurdan da olmak var.

Ancak siyaset, risk alma işidir. Hiçbir siyasi parti oturduğu yerde hükmetme gücünü kucağında bulamaz. Tabi konjonktürel olanlar hariç...
MHP, yukarıda sözünü ettiğim argümanlara güveniyor. Ve seçim meydanlarında bunları kullanarak daha önce AKP'ye oy veren kesimleri daha kolay yanına çekebileceğini sanıyor. O nedenle de koalisyona sıcak bakmıyor. Biliyor ki, AKP ile hükümette olmayı seçmene anlatmak daha zor.

AKP'de bunun farkında. Siz bakmayın, "Tabanımız MHP ile koalisyon istiyor" demelerine. AKP'nin olası bir seçimden başarılı çıkabilme şansı, MHP ile ortaklığına bağlı. MHP ile kurulacak bir hükümetle seçime gidildiğinde kendi tabanını tutabilir. Aksi takdirde, AKP tabanı MHP'ye kayabilir.

***

AKP'nin bir handikapı daha var... O da bir ara Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ardından da Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun söylemleri...

Bu iki isim de anamuhalefet partisi CHP'ye dönük eleştiri stratejilerini sürekli tek partili dönem üzerine bina edip (İsmet İnönü döneminden başlayarak) bugüne kadar taşıdı. Ve bu politikaları başarılı da oldu.
Hal böyleyken, bir CHP ortaklığı sonucunda sandığa gidilirse, seçmene ne diyecek? Bugüne kadar CHP ile ilgili söylediklerini nasıl anlatacak. Tayyip Erdoğan'ın koalisyon konusunda, HDP'li Celal Doğan'a "CHP ile zor yaparız" demesinin ardındaki temel gerçek te budur.

Sonuç olarak demem o ki; her halükarda işi en zor olan parti AKP'dir. Ama dediğim gibi siyaset risk alma işidir. Bir karar verir, riski üstlenir ve sonunda iyi ya da kötü bedelini ödersiniz.

Burada AKP'nin vereceği karar, "Hangi formülle en az zararla atlatabilirim?"in yanıtına bağlıdır. Davutoğlu bunu hesap etmeye çalışıyor. Ancak hangi formül olursa olsun, işin içerisinde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan olduğu sürece, AKP'nin bu süreçten karlı çıkması mümkün gözükmüyor. İster koalisyon hükümeti kurulsun, iste Erdoğan'ın istediği gibi erken seçime gidilsin...

Önceki ve Sonraki Yazılar