Bravo THY'ye!

Eğer, İzmir – İstanbul uçuşum olmasaydı, yine siyaset yazacaktım… THY’nin Boeing- 777 tipi “gıcır gıcır” uçağına binince, vazgeçtim! Zira, yanımda oturan Amerikalı'nın THY’nin Skylife mecmuasına bakıp, “Bravo” demesi beni dürttü!

Ve bir an, yıllar öncesine döndüm…

1970’li yılların ortaları… Mesleğe yeni başlamış, gencecik bir gazeteciyim… Anadolu Ajansı muhabiriydim… O zamanki adı Yeşilköy olan bugünkü Atatürk Havalimanı’nda görev yapıyorum. İşim daha çok, etkili ve yetkili resmi devlet yöneticilerini (Cumhurbaşkanı, Başbakan, Bakanlar, elçiler, yabancı ülke temsilcileri, heyetleri v.s..) izlemek… Demeç almak, haber yazmak…

Ancak, uçağa ve havacılığa karşı da müthiş bir tutkum vardı. Bu nedenledir ki; Türkiye’nin, yurt dışında karşılaşılan ilk yüzü olan Türk Hava Yolları’nı, kendi şirketim ve her uçağını da bir evladım gibi görüp, esirgerdim!

***

Ki o tarihlerde, 20 yıl önce yabancı sermayeye açılan THY, “Bayrak taşıyan şirket ünvanıyla” yeniden millileştirilmişti!

(17 Şubat 1977) 1978’de THY filosunda toplam 22 uçak vardı…Hatırımda kaldığı kadarıyla, 6 adet DC-9, 2 adet DC-10, 5 adet B-707, 5 adet B-727 ve 4 adet de F-28 tipi uçak söz konusuydu…

Havacılar, DC-10’lara “Koca Kuş”, DC-9’lara “Sazan”, B- 707’lere “Leş kargası”, B-727’lere “Yakışıklı” ve F-28’lere “Anofel” yakıştırmalarını yapardı. Toplam yıllık yolcu kapasitesi ise, 3 milyon 200 bin civarındaydı. Bu arada, Tahran, Tripoli gibi yurt dışı hatları büyük törenler ve kutlamalarla açılırdı.

***

1999’da, Çin’in başkenti Pekin (Beijing) hattının açılış uçuşuna katılmıştım! Dönüş yolunda, uçuş ekibiyle söyleşmek üzere kokpite girdim. Yaklaşık 10 saatlik bir gece uçuşu…

Orta Asya’nın göbeğinde, Semerkant, Buhara civarında, yerden yaklaşık 12- 13 bin metre yukarıda seyrediyoruz… Bir an telsizden bir anons duydum;
“Hocam iyi uçuşlar!”
Kim diye sorduğumda, Erhan Kaptan: (Işıl)

İstanbul – Osaka seferini yapan arkadaşlar. 2 dakika sonra üzerimizden geçecekler, dedi. İki dakika sonra göz açıp kaparcasına bir karşılaşma oldu. İki uçak, tıpkı otomobiller gibi farlarını yakıp söndürerek selamlaşıp, yollarına devam etti!

Tüylerim diken diken olmuştu! Bir Türk uçağı, Pekin’den kalkmış İstanbul’a gidiyor, diğeri ise İstanbul’dan Japonya’ya…

Bunu 20 yıl önce söyleseydiler, “hayal” derdim. Ama bu bir gerçekti.

***

Ve yıl 2015… THY filosunda, tamı tamına 296 uçak var. Uçakların yaş ortalaması 6.8… Yani, yepyeni uçaklar.

Ve bunlar arasında “diğer tip uçaklarda önemli ama” bugünkü sivil havacılığın, “şanı şöhreti” olarak kabul edilen “rol model” uçaklardan, 337 yolcu kapasiteli 20 adet, Boeing- 777, 289 kişilik 46 adet Airbus-330 ve 270 yolcu kapasiteli 4 adet de Airbus -340 bulunuyor.

Nereden nereye!

THY gerçekten inanılmaz büyüdü. Bugünkü yıllık yolcu kapasitesi 60 milyon civarında… THY, koca bir dünya markası ve havayolu oldu. Bunda, elbette bugünkü Genel Müdür Temel Kotil ile yönetimin önemli katkıları vardır. Ancak, bu yolu açan, eski Genel Müdürlerden özellikle Cem Kozlu ile Yusuf Bolayırlı’yı hatırlamamak haksızlık olur!

Doğrusunu isterseniz, koltuklarım kabardı. Mali sıkıntılar, yönetimin diğer hataları falan filan… Bunlarla pek ilgili değilim… Değil mi ki, operasyonuyla, servis hizmetiyle biz de yapabiliyor ve başarabiliyoruz Bravo THY’ye!

Önceki ve Sonraki Yazılar