CHP'deki arıza!

CHP’de bir tartışmadır gidiyor… Muhalefet olağanüstü kurultayı toplamanın peşinde, genel merkez ise olağan kurultayı… Biri 2 Ocak 2016, diğeri 15 Ocak 2016 tarihi… Biri olağan, diğeri olağanüstü kurultay tarihleri… (Tabi, parti içi muhalefet düne kadar olağanüstü kurultay için gerekli 595 kurultay delegesinin imzasını toplamış ise)  

Denilebilir ki; iyi de ne fark eder? Arada 10 gün kadar bir fark var. Niçin 10 gün arayla iki kurultay yapılsın? Külfet değil mi?

            Doğru… 10 gün arayla iki kurultay toplamak mantıklı gelmiyor… Hele hele Genel Merkez, 15-16 Ocak 2016 tarihlerinde kurultayın toplanmasını ilan etmişken, bu tarihten bir hafta ya da 15 gün önce olağanüstü kurultay toplayıp, kısa aralıklarla iki kurultay yapmak akıl kârı değil. Üstelik iki kurultay da seçimli olacak. Hem genel başkanlık seçimi hem de Parti Meclisi seçimi yarışı yaşanacak… Kısacası, 10 gün arayla CHP’liler iki kez birbirleriyle mücadele edecek.

Yazık değil mi? Allah aşkına, kar kış, kıyamette ülkenin dört bir bucağından insanları iki kez Ankara’ya yormanın mantığı ne? Kaldı ki 1 Kasım seçimlerinde “parasızlıktan” seçim kampanyası kısıtlını tutan CHP, 1.200 civarındaki delegeyi Ankara’da iki kez konuk etmenin mali külfetini kim karşılayacak? Partinin kasasında parası mı var? 

            X X X

            Bu tespitler ortadayken, muhalif kesimin “olağanüstü kurultay toplama” gayreti, anlamsız ve mantıksız gelebilir. Ama değil… Onların da mantıklı bir gerekçeleri var… Şöyle ki;

            CHP’de,  “7 Haziran ve 1 Kasım seçimleri nedeniyle ötelenen” bir kongre takvimi işliyor. Mahalle delege seçimleri, ardından ilçe kongreleri, il kongreleri, derken kurultay yapılacak… Çok doğaldır ki yapıda değişiklik olacak. Ve yeni kurultay delegeleri, CHP’nin yeni yönetimini belirleyecek. Genel Merkezi, 7 Haziran ve 1 Kasım seçimlerinin hesabını, bu yeni yapılanmaya vermek istiyor. Muhalefet ise, seçimde görev başındaki örgütün hesap almasından yana. Yani kurultayın, eski delegelerle (3 yıl önce seçilmiş) yapılmasını istiyorlar.

            Peki ama neden? Eski ya da yeni, her ikisi de CHP’nin kurultay delegesi değil mi? Ne fark eder ki?

            Eder… Çünkü muhalif kesim; genel merkezin örgütlere müdahale ederek, kongrelerde kendisini destekleyecek kadroları iş başına getireceği endişesi taşıyor. (Ki öğrendiğime göre  bir genel başkan yardımcısı, Ankara’da kimi ilçe başkanlarıyla oturup delege listesi yapıyormuş) Böyle bir yapıdan çıkacak kurultay delegeleri de doğal olarak Kılıçdaroğlu ve onun listesini destekleyecek. Dolayısıyla, 7 Haziran ve 1 Kesim seçim başarısızlıklarının hesabının sorulması mümkün değil. Onlara göre bu hesap, yeni yapıyla değil ancak eski yapıyla sorulabilir. En mantıklısı da budur.

            X X X


            O pencereden bakıldığında, hak vermemek mümkün değil. Ancak ben başka pencereden bakmak istiyorum…

            Genel Başkan adayı olarak özellikle sayın Muharrem İnce ve sayın Umut Oran ile ilgili… Bu iki isim iyi dostumdur, iyi partilidirler ve her ikisi de donanımlı siyasetçidir. Ancak bu arkadaşlarıma sormadan edemeyeceğim;          

Allah aşkına! Sizler Sayın Kılıçdaroğlu ile çalışmadınız mı? Umut Bey! Siz Kılıçdaroğlu’nun genel başkan yardımcısı değil miydiniz? Sayın Muharrem İnce, siz Kılıçdaroğlu ile girdiğiniz Genel Başkanlık yarışını kaybettikten sonra kürsüye çıkıp, “emrinizdeyim” demediniz mi? O zaman eksikler, yanlışlar, hatalar yok muydu? Bunları hiç görüşmediniz mi? Mesela; CHP’ye, farklı kesimlerden insanlar alınıp yönetime taşınırken, milletvekili adayı yapılırken, itiraz ettiniz mi? Ekmeleddin İhsanoğlu’nun Cumhurbaşkanlığı seçiminde “çatı aday” gösterilmesini sorguladınız mı? Kim tarafından önerildiğini sayın Kılıçdaroğlu’na sormadınız mı?

Eğer bunları yapmadıysanız, ya da yapıp da edindiğiniz bilgiyi kamuoyu ve parti örgütüyle paylaşmadıysanız, sizin ne farkınız var? Belki çok sığ sorular bunlar? Belki, yeni vizyon, örgütlenme, parti içi demokrasi, parti içerisindeki mezhepsel farklılığın ortadan kaldırılması gibi daha önemli konuları sıralamak gerekirdi... Ancak CHP tabanında bu sorular az değil. Ve mutlaka yanıtları olmalı.

            X X X


            Sonuç olarak olağan ya da olağan üstü kurultay olsa da işin özü şu; CHP’deki sorun, kimlik ve kadro sorunudur, genel başkanlık değil. Bunu çözemedikten sonra, Kemal Bey kalmış ya da gitmiş, Umut Bey ya da Muharrem Bey gelmiş, hiçbir şey değişmez! Arızayı yanlış yerde aramanın mantığı yok!

Önceki ve Sonraki Yazılar