Devrim de yasak mı kurban!

Düşürülen Rus uçağını, Cumhuriyet Gazetesi’ne karşı yapılan darbeyi, Tahir Elçi cinayetini tek bir yazıda nasıl yorumlayacağım? Çok kolay yorumlayacağım dostlarım. Mesele o kadar karışık değil.

Aslına bakarsanız şu bir haftada yaşanan bütün bu olaylar aynı sihirli şapkadan çıktı. Rusya uçağı düşürülmeden önce görece sakin bir zaman geçti. Tıpkı 7 Haziran seçimlerinden sonra yaşanan ilk bir buçuk ay gibi. Uğursuz Suruç katliamına kadar pek sakindi ortalık hatırlarsanız. Sonra neler geldi bu ülkenin başına...

Görünüşe göre, “1 Kasım seçimleri paralel devletin istediği gibi oldu” diyenler yanıldılar. Çünkü paralel devlet açıkça 400 milletvekili istedi. Oysa 1 Kasım seçimlerinde de 7 Haziran gibi 400 vekil verilmediğini herkes unuttu.

Rusya uçağının düşürülmesi başından sonuna paralel devlet tarafından yapılan planlı bir eylemdi. Bunu 7 yaşında bir çocuk bile anladı. Rusya lideri de bunun farkında ve şimdi de o planlar yapıyor. AA denilen spritüel haber ajansını da takdir etmek gerek! Rus savaş uçağının düşürülmesini neredeyse canlı yayında vereceklerdi. Haberci dediğin olay olmadan önce olayı hissetmeli ve herkesten önce olay mahallinde olmalıdır.

Rusya uçağının düşürülmesi nasıl ki Suriye’ye giden MİT tırları ve dünya alemin öğrendiği petrol ticareti ile ilgiliyse Cumhuriyet Gazetesi genel yayın yönetmeni Can Dündar ve Erdem Gül’ün artık Rusya sayesinde bütün dünyanın bildiği bir olayı haberleştirdikleri için tutuklanmaları da pek tesadüf değildi ve baştan sona planlıydı. Zaten aylar öncesinden bütün TV kanallarının Allah’ın emri gibi yayınladığı bir canlı yayında paralel devlet tarafından tehdit edilmişlerdi.

Ülkemizde şahsi intikam almak isteyenler gıcık olduklarını terörist veya casus diye yaftalıyor artık. Uydur kaydır iddianameler ile adliyeler artık kişisel intikam işleriyle meşgul. Bir zamanlar mülkün temeli olan adalet artık bizzat paralel bir devletin malı mülkü olmuş. Hatta o temelin üstüne kaçak saraylar yapmışlar.

Son olarak Tahir Elçi cinayetinin nasıl planlı programlı bir oyunla gerçekleştirildiğini de dünya alem gördü. Son derece değerli bir insan hakları ve barış elçisi tıpkı 2007’de Hrant Dink gibi hepimizin gözleri önünde paralel devlet tarafından katledildi. Hatta bu sefer epeyce paralel video ile izleme şansına sahip oldu hayatta kalanlar. Göstere göstere o güzel insanı da, iki de polis ile beraber kurusıkılar ile gerçek mermilerin karıştığı paralel bir oyunda öldürdüler. Tıpkı Suruç katliamı gibi, tıpkı Ankara katliamı gibi bu da planlı bir paralel devlet katliamıydı. Paralel taşeronlar kullanıldı.

Türkiye’ye inanılmaz acılar yaşatan 2015’i geride bırakmaya sadece bir ay kaldı. Ne yazık ki doyumsuz ve sorumsuz bir paralel iktidar odağının paralel bir siyasi saplantısı yüzünden böyle bir yıl yaşamak zorunda kaldık. Gazeteciler tutuklandılar. Katliamlar ve cinayetler ile dolu oldu günlerimiz. Kan gölüne döndü ortalık. Hatta bir Rusya savaş uçağı bile paralel bir Türkiye tarafından düşürüldü. Bunun ağır faturası pek yakında ortaya çıkacaktır. Benim bildiğim paralel Putin bunu kimsenin yanına bırakmaz. “Cebinde akrep taşıyan sonucuna katlanır” demiş bu adam. 2015 yılında uyduruk TV uydularından cemaat kanallarını attıran bir ülkenin başında da değil ki bu adam, NASA’dan 40 yıl önce Mars’ın sırlarına ulaşmış, 60’lı yıllarda Venüs gezegenine konmuş paralel bir süper gücün başında bu adam.

Türkiye’ye dayatılan bir siyasi saplantı var. Anayasa değişikliği ile başkanlık sistemine geçilmesi için çırpınıyor birtakım paralel karanlık odaklar. Korkarım, bu saplantı tatmin edilmeden kaos siyaseti devam edecek görünüyor.  Bunun nedeni aslında çok basit. Halihazırda bulunulan paralel makam hiç güvenli değil. Hukuk her ne kadar paspas olmuş olsa bile mevcut anayasa ve yasalara göre halen teorik olarak herkesin bulunduğu paralel makamdan indirilmesi çocuk oyuncağı. Böyle bir eylemi bırakınız kötü kalpli cemaat savcılarını, yarın bir gün Saddam’ın paralel generalleri gibi parayla satın alınacak paralel bir iktidar partisi bile yapabilir. O yüzden bütün egemenliğin kayıtsız şartsız millette değil sadece ve sadece ne idüğü belirsiz paralel bir başkan elinde toplandığı bir ülkeye dönüşmemiz için her gün kaos ile paralel yaşıyoruz. Bazılarımızı ise katlediyorlar her gün. Ama nereye kadar? Paralel şeytana bile mühlet verildi.

Ona buna her şeye her gün türlü yasakların geldiği ülkemizde yaşanan her katliama, cinayete, skandala, yolsuzluğa yayın yasağı geliyor. Hatta paralel meczuplar tarafından işgal edilmiş bir paralel bilim kurumu, gün geliyor, evrimi bile yasaklıyor. Bilmedikleri şu var ki her şeyi hatta evrimi bile yasaklayabilirler ama devrimi asla! Çünkü devrimin paraleli olmaz.

Önceki ve Sonraki Yazılar