'Ermeni'ydi, bir Kürt'tü, bir Türk '

Son yıllarda yetişen ender devlet adamlarından Bülent Ecevit'i yitireli 8 yıl olmuş. Dürüst, insancıl, sosyal devlete önem veren, devlet adamı.
Ustalarımdan çok şey öğrendim gazetecilikte, onların eksik bıraktıklarını da ARAYIŞ'ta Bülent Bey'den öğrendim,

Ecevit'in bir şiiri var çok sevdiği, insancıl: "Pülümür'ün Yaşsız Kadını" diye...
12 Eylül döneminde, TERCÜMAN Gazetesi, Bülent Ecevit'in bu şiirini ele alarak saldırı başlatmıştı. Gazetenin Genel Yayın Yönetmeni ve Başyazarı Güneri Cıvaoğlu'nun şiiri "tahrif etmesi Ecevit'i çok sinirlendirmişti.

Cıvaoğlu “Ermeni Tedhişi ve Moskova” başlıklı, 13 Mart 1981 tarihli yazısında “... Türk'ü, Türkiyeli yapmak. Bir şiir geldi dudaklarıma 1969 yılında yazılmış bir şiir. Türkiyeli denince akla o gelir..." dedikten sonra şiirin bir bölümünü veriyor, şöyle yazıyordu:
"Şiiri hatırladınız...Şairini de tanıdınız mı? Şairi herkes tanıdı ama, çok geç..”

Yazıda,  "bir Kür'ttü,"  dizesinden sonra 'Bir Türk' dizesi ve devamında da bir bölüm olduğu gibi yok sayılmıştı. Böyle olunca da kimi insanlar Ecevit'le, Ermeni teröristler arasında bağ kurmakta gecikmediler.
Ecevit, Cıvaoğlu'na açıklama göndermeyi yeğlemişti.
14 Mart 1981'de yollanan açıklama hiç yayınlanmadı, yayınlanamadı

Cıvaoğlu, AKİS Dergisi'nde, Metin Toker, Kurtul Altuğ gibi ustaların yanında yetişmişti, gazetecilik ilkelerine önem verirdi...
Cıvaoğlu, 21 yıl sonra gereğini yapacak, 20 Şubat 2002'de Milliyet Gazetesi'ndeki başyazısında, “günah çıkaracak”tı...

" 20 yıl önce yazdığım bir yazıda Ecevit'in Pülümür'ün Yaşsız Kadını şiirini yayımlamışım... Bir tek - ama önemli bir kelime - eksiğiyle çıkmış... Dalgınlık mı?
Bilemem . Ama üzgünüm...
Sayın Rahşan Ecevit'in kapak içine nazik sözcükler yazarak imzaladığı Pülümür'de Aşk kitabı da, kitaplığımda...”
Özür yetti mi? Bilmem..
Şiirin aslını Ecevit'in anısına yayınlıyorum...

PÜLÜMÜRÜN YAŞSIZ KADINI
.
 Bir asa vardı elinde, / Bir solmuş krallığın, / Kadifeden harmanisi üzerinde,
 Bir hititli miydi o, bir Selçuklu, / Bir Ermeniydi, bir Kürttü, / Bir Türk...
 Yaşını sordum bir giz gibi güldü, / Koluma girdi bir soylu kadınca, / Tozlu köy yolunda sürükleyerek eteğini, / Beni bir tek gözlü odasına götürdü, / Köy yapısı kulübesinin,
 Zamanı onda yitirdim ben, / Yitik zamanlarda onda eriştim. / En soylu yoksulluğun toprak döşeli sarayında, / Bir taç gibi kondu başıma Türkiyeliğim. "

Önceki ve Sonraki Yazılar