Ekonomi bu noktaya nasıl geldi?

Rus uçağının düşürülmesindeki “Ben istediğimi yaparım!” tavrı, bugün konuşulan narenciye krizinin dışındaki ekonomik felaketin boyutunu da incelememizi gerektirir.

Önceki yıllara göre daha yüksek hedeflerle girilen turizm sezonu, ülke yönetiminde, yolsuzluktaki başarılarının tam tersi bir performansla ekonomik bitişin ilk sektörü olmuştur.

Otellerden ibaret olduğu düşünülen turizm, aslında en büyük tedarik zincirini içinde barındırır.

Türkiye’de tatilini geçirmek isteyen yabancı, öncelikle ülkenin tatil ülkesi olup olmadığına, sonrasında güvenliğine bakarak konuyla ilgilenir.

Katliama varan terör olaylarına rağmen gitmeye karar verdiğinde aracı firmalardan faydalanarak rezervasyon yaptırır.

Tek kişi özelindeki bu örnekte tedarik zinciri harekete geçer.

Uçağı, transferi, ağırlanması, beslenmesi, dinlenmesi, ören ziyaretleri, alışverişleri, TV izleme tercihleri ve uğurlanması milyonlarca kişiyi harekete geçirir.

Kaynaklar yaratılır, banka kredileri kullanılır.

Kazanılacak paraların harcama planları yapılır.

Oğlanın düğünü, kızın okulu belirlenir.

Bunlara bağlı yeni bir tedarik zinciri devreye girer.

Düğün salonu, yurt sahibi zincirdeki aşamaları kendi sektörüne uygular.

Kazanacağından planladığı ek bina ile ilgili inşaat bağlantısını imzalar ve sıra inşaatçıya gelmiştir.

Tedarik zincirinde beton bağlantısını yaptığında, beton fabrikası yakaladığı kapasite ile yabancı ortakla yatırım ortaklığına girer.

Yabancı yatırımcı Türkiye’ye yapacağı parayı transfer eder.

Beton fabrikasının hisselerini borsada satın alır, borsa yükselir

Aracı firmanın sahibi kazandığı komisyonla aracını yenilemek için bankadan kredi desteği alır.

Banka, kredi karlarından kazandıkları ile yeni şube açmaya karar verir.

Şubeyi yapacak mimar aldığı avansla yeni eleman istihdam eder.

Yeni eleman, artık işi olan biri olarak baba olup, çocuğunu yetiştireceği ekonomik gücü olduğunu düşünür.

Eşindeki rahatsızlığı tüp bebek uygulaması ile sevince dönüştürürler.

Üçüzleri olur.

Bu kalabalık aile bebek mobilya mağazasına çok kazandıran müşteri olur.

Mağaza sahibi evlilik yıldönümünde eşine Paris seyahati sürprizi yapar.

Tam bu sırada, Rus uçağı düşürülür.

Devletin yetkili ağızları “Ben düşürdüm, sen düşürmedin” inadı ile uğraşırken, Paris seyahati güme gider.

Bebek mobilya mağazasının sahibi eşi ile tartışır.

Eşi dengesini kaybeder başını mermer sehpaya çarpar, ameliyat edilir ama kurtarılamaz.

Yeni bir tedarik zinciri başlar…

Hastane ameliyat kazancı ile yeni bir cihaz alır, zincir devam eder.

Ekonomi tıkırındadır.

Arada olan bitenin hiç önemi yoktur.

Dolar 4 TL’ye tırmanır ama sorun değildir.

Yönetenler dimdik ayaktadır.

Bu arada yeni Türkiye planında kavram değişikliğine gidilir.

Meclisin adı, Külliye olarak değiştirilir.

15 Temmuzda bombalanan meclis ve “şehitlerimiz” kendine bahşedilen paye ile tarihteki yeni yerini alır.

Muhalefet salı günleri kürsüye çıkar.

“Hiçbir çocuk yatağa aç girmeyecek” der, salon alkışlar.

İroni olarak görünen bu gerçekler, bunları göremeyenlerin tercihi ile iktidarını sürdüren yöneticilerin eseridir.

Önceki ve Sonraki Yazılar