Erdoğan-Barlas programı niçin reyting yapmadı?

Kritik bir seçime yalnızca iki hafta kala ülkenin “güçlü” Cumhurbaşkanı ile mülakat yapıyorsunuz ve reytinglerde nal topluyorsunuz!

Hem de bu programı gecenin en çok seyredilen programının hemen arkasına koyduğunuz halde. Önemli bir kısmı “Prime Time” denilen en çok seyirci bulunan zaman diliminde olduğu halde.

Günün 100 programı arasında 17. oluyorsunuz. Bırakın dizileri, hava durumuna geçiliyorsunuz, daha önce yüzlerce kez gösterilmiş 1978 yapımı Kibar Feyzo’nun arkasına düşüyorsunuz.

Reytinginiz 2.14. Yani ülkede bulunan tüm televizyonların yalnızca yüzde 2’den biraz fazlası izi izliyor. “Share” dedikleri izleyici payınız ise 7. 34. Yani o sırada açık olan televizyonları yalnızca yüzde 7’den biraz fazlası sizin kanalda.
Televizyoncular bu türden reyting hezimetlerinden sonra hemen durum değerelendirmesi yaparlar. Bu kötü reytingi alan bir dizi ise, onu iptal edip etmemenin tartışması başlar..

İzleyici payı yüzde 7’e düşmüş olan her yapımcı, müdüriyetten fırça ya da iptal telefonu beklese yeridir!

***

Biz de televizyon yöneticileri gibi yapalım ve reyting rakamlarını değerlendirmeye girişelim.

Önce neye bakılır? Öndeki programa. Öndeki program Fenerbahçe-Bursasapor maçıdır ve geçenin en çok seyredilen programı olmuştur. Bu seyircinin bir kısmı, sırf tembellik nedeniyle de olsa, bir sonraki programa kalmıştır. Yani, öndeki program zayıf olsaydı Erdoğan-Barlas düetinin rakamları daha da düşük olurdu.

Sonra neye bakılır? O dilimdeki rakip programlara? Orada fevkalade bir şey göze çarpmıyor. Kurtlar Sofrası ve Kocamın Ailesi gibi diziler sıra savmaktadır.

Belli ki, sorun, öndeki ya da o sıradaki programlarda değil, doğrudan doğruya bu programdadır.

Seçime yalnızca iki hafta kala o ülkenin her söylediği tartışma koparan siyasi liderinin programı tüm uygun koşullara rağmen seyredilmiyorsa bu çok anlamlıdır.

Evet, buradan yola çıkarak, milletin büyük çoğunluğunun bu ikiliyi seyretmek istemediği, söyleyeceklerine ilgi duymadığı, her gün temcit pilavı gibi dinlemekten bıktığı ve usandığı türünden sonuçlar çıkarabilirsiniz.

Elimde somut araştırma verileri olmadığından spekülasyon yapmak istemiyorum.

***

Ben yılların televizyoncusu ve iletişimbilimcisi olarak şu kadarını söyleyebilirim: Televizyon seyircisi samimiyetten hoşlanır. Bu samimiyet görüntüsel bile olsa. Örneğin Esra Erol’un evlilik programlarının bu kadar tutmasının (ve o gün Erdoğan-Barlas programını geçmesinin) nedeni, Esra Erol’un program sırasında zaman zaman döktüğü gözyaşlarının samimi olduğu inancıdır.

Erdoğan-Barlas programının temel noksanı samimiyet, ya da sahicilik eksiği idi. Gazeteci rolündeki Mehmet Barlas ile Başkan rolündeki Erdoğan’ın konuşmaları, olmadıkları konumlara dayandığı için, hep yapay ve yapmacık kaldı.

Mehmet Barlas için “gazeteci rolündeki” diyorum, çünkü gerçek bir gazeteci eline öyle bir politikacı geçmişken onun davrandığı gibi davranmaz, daha önceden kararlaştırılmış konulara çanakçıkık yapmazdı.

Erdoğan için “Başkan rolünde” diyorum, çünkü Anayasa’mıza göre Türkiye’de parlamenter rejim halen devam ediyor ve bu sistemde Cumhurbaşkanı bu türden şeyler söylemez, söyleyemez.

Gerçek bir gazeteci ile gerçekten Cumhurbaşkanı gibi konuşan bir lider arasında geçecek “sahici bir mülakat” reyting rekorları kırardı!

Önceki ve Sonraki Yazılar