Kendimiz olalım!

Son 30-35 yıldır Kürt hareketi dışında Türkiye’de iktidar alternatifi ciddi bir hareket gelişmedi. Çünkü Kürtler dışında kimse kendisi olmadı! CHP de, sosyalist hareketin önemli bir bölümü de… Kürt hareketi de bir “Türkiye hareketi” olamadığı için (kaldı ki bence olması da gerekmiyor) siyasi etkisi daha büyük olsa da 3 milyonluk bir oy potansiyelini aşamadı…

* * *
Kendin olmadığın sürece başarılı da olamıyorsun… 12 Eylül sonrası, sosyalist sistemin çökmesinin de belirleyici etkisiyle, siyasette dini ve milliyetçi eğilimlerin baskın hale gelmesi üç önemli “toplumsal grubu” öne çıkardı: İslamcılar, Kürtler ve Aleviler . Kendisi olmada tereddüt göstermeyen İslamcılar ve Kürtler kendi partileri üzerinden fiili olarak iktidar oldular. Lig atladılar. “Birinci lig” oyuncusu oldular… Aleviler ise ciddi bir harekete dönüşmelerine, yüz binlerce kişiyle meydanları zapt etmelerine, taleplerini herkese ezberletmelerine rağmen “iktidar” olamadılar. Karar mekanizmalarında yer alamadılar. İkinci lig oyuncusu olarak kaldılar. Yakaladıkları havayı iyi kullanamadılar, irtifa kaybettiler. Bunun kuşkusuz birçok nedeni olabilir ama en önemli nedeni bir türlü kendileri olamamalarıdır. Hep ezik bir psikolojiyle davrandılar ve hep bir kurtarıcı aradılar. Sığınacak bir liman arayıp durdular. Tıpkı Türkiye sosyal demokrat hareketi gibi. Tıpkı CHP gibi! CHP de o günkü ismiyle SHP, 1989’da 41 ilde yerel iktidarı aldığından bu yana bir türlü kendisi olamadı. Sol laflar etti, sağcı gibi davrandı! Rantla ve iktidar olanaklarıyla buluştukça hızla sistemle de uyumlu hale geldi. Bir türlü devrimci olamadı! “Türkiye’de sol sağ dengeleri yüzde 70’e 30’dur” dedi ve son yıllarda artan bir hızla sağdan oy alacağım hayaliyle sağdan adam devşirdi. CHP, 2012 Kurultayı'nda olduğu gibi, adalet ve eşitlik diyen bütün toplumsal kesimleri, emek hareketini, Kürtleri, Alevileri hatta “mütedeyyin İslamcıları” da kucaklayacak çok güzel “sonuç bildirgeleri” yayınladı ama ona uygun davranmadı. Yayınlar ile davranış kalıpları asla üst üste oturmadı. Tıpkı Alevi hareketi gibi… İlginçtir ama Alevilerle CHP’nin davranış kalıpları bu yaklaşımlardan dolayı üst üste oturuyor; Yenilgilere sürekli gerekçe üretmek gibi. Kurtuluşu hep başkasında aramak gibi. Risk alamamak gibi. Sürekli olarak “sığınacak bir liman” aramak gibi…

Oysa bilinen bir gerçektir; Kendin olamayınca başkası da olamıyorsun. Yedekleniyorsun. Yedeklendikçe de kendi ideolojik politik hattından uzaklaşıyorsun. İdeoloji, dava, ideal bitiyor! Cumhurbaşkanlığı için aday belirleme süreci de tıpkı son seçimlerdeki gibi gerekçelerle şekillendirildi. CHP-MHP adayı olarak sunulan Ekmeleddin İhsanoğlu “Erdoğan’ı gönderme” seçimine dönüştürüldü. Gerekçe son 10 yıldır ezberlediğimiz benzer bir gerekçe: “Adayın İslami kimliği ya da diğer söyledikleri hiç önemli değil, önemli olan Erdoğan’ın gitmesi!” O zaman ne yapmalı? Öncelikle reel siyaset adına “tatava” yapmamalı, Erdoğan gidecekse bağrımıza taş basıp bu adayı desteklemeliyiz! Daha önce de yazdım. Kuşkusuz pragmatizm, ittifaklar, ara adımlar, reel siyaset iktidar yürüyüşünde olabilecek hamlelerdir. Ama hep başkası olduğumuzda daha fazla kaybettiğimiz kesin! Artık bu teslim olma psikolojisini aşıp, kendimiz olabilmeliyiz!

* * *
Allah aşkına “çatı adayı” İhsanoğlu kaç CHP’lin, kaç solcunun içine sinerek oy vereceği bir adaydır? Hangi Alevi İhsanoğlu’nda kendine ait bir aidiyet duygusu yakalayabilir? Onun “tanıdıkça sevilecek kişiliği”, entelektüelliği, dört dil bilmesi, beyefendiliği Türkiye’de binlerce insanda da vardır. Aday adaylıkta isimleri geçen, Rıza Türmen ya da Hikmet Çetin çok mu farklılar? İhsanoğlu’nun bunlardan farkı, öne çıkan İslami kimliği değil mi? Ben de o zaman “Beyaz bir Müslüman”ı aday yaparım! Ama hesaplanılmayan şu; Bu kimlik de AKP’den “yüzde 5 oy koparmayı” sağlamaz. Yerel seçimler daha iki ay önce yapıldı. Cemaatin ve liberallerin gücünü gördük. İki ay sonra AKP’den kopma olması için hangi neden var? IŞİD mi? IŞİD Sünni siyasi kimlikle bütünleşmiş AKP seçmeni için bir kopma nedeni olmaz!

* * *
Hiç değilse ilk turda sol, sosyal demokratlar kendisi olabilmelidir. Aleviler kendisi olmalıdır! “Bakın bu tavır bize seçim kaybettirir” dendiğini biliyorum ama kendimiz olursak yarını yeniden kurabiliriz! Yarını kuracak potansiyelin taşıyıcı unsurları cepheleri sola dönük Aleviler ve Kürtler olabilirler!

Önceki ve Sonraki Yazılar