Erdoğan’ın mayınlı alanları: Akşener ve Gül

Erdoğan’ın mayınlı alanları: Akşener ve Gül

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan, parti içi operasyonları tamamlamasının ardından 2019 seçimi için yeni stratejisini çizdi. Erdoğan’ın stratejisi içinde iki mayınlı alanın önemli yer tuttuğu belirtildi. Gül’ün erken ya da 2019’da yapılacak cumhurbaşkanı seçiminde 100 bin kişi tarafından aday gösterileceğine yönelik konuşmalar da yapılıyor.

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan, parti içi operasyonları tamamladıktan sonra cumhurbaşkanı seçimi için yeni stratejisini sağ-sol bloklaşma olarak çizdi ve başlattı. İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener ile eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e yönelik tavrını da bu stratejinin bir parçası olarak belirledi.  

AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bir süredir İYİ Parti ve Genel Başkan Meral Akşener hakkında söz söylememesi ve eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün eleştirilerine yanıt vermemesi dikkat çekmişti.

Cumhuriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Erdem Gül, AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 2019’da kendi oyunu yeterli görmediği için İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener ve eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e karşı sessiz kaldığını belirtti.

Erdem Gül, AKP’nin oyunun 2019 seçimlerini kazanmaya yeterli olmamasından dolayı Erdoğan’ın kendilerine destek açıklayan MHP’nin yanı sıra İYİ Parti, Saadet Partisi ve Büyük Birlik Partisi gibi sağ partilerin seçmenlerine sempatik gelecek mesajlar vererek, sağ seçmeni kendi etrafında bütünleştirmeyi ve bu doğrultuda sol düşmanlığı yapma stratejisini izleyeceğini savundu. Erdem Gül’ün yazısı şöyle:

“Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan, parti içi operasyonları tamamladıktan sonra cumhurbaşkanı seçimi için yeni stratejisini sağ-sol bloklaşma olarak çizdi ve başlattı. İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener ile eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e yönelik tavrını da bu stratejinin bir parçası olarak belirledi. Erdoğan, 10 Kasım haftasındaki Atatürkçülük açılımının ardından yeni bir söyleme daha geçti. Bu haftadan itibaren yalnızca CHP eleştirisiyle sınırlı kalmayan olumsuzlukları genel olarak solla ilişkilendiren konuşmalar yapmaya başladı. Bol ‘komünist’ vurgulu, ‘Tüm kötülüklerin anasının sol olduğu’ mesajını veren cümlelerin, konuşmalarının ana eksenini oluşturması dikkat çekti. Ankara kulislerinde Erdoğan’ın söylemlerindeki yeni vurgularla yeni seçim stratejisi arasında bağ kuruluyor. Yine kulislerde bu stratejinin iki önemli mayın konusu olduğunun da altı çiziliyor.

AKP OYLARI YETERLİ DEĞİL

Erdoğan’ın, ‘Ruhu faşist, beslenme kaynağı komünist, söylemi popülist kesimlere sesleniyorum. Türkiye’de Cumhuriyetimizin ortak değerleri adına demokrasi düşmanlığı, millet düşmanlığı, ezan-bayrak düşmanlığı yaptığınız günler artık sona ermiştir’ sözleri, bu stratejinin çok bilinçli seçimi. Keza ‘Türk solunun tarlası sözüm ona karşı oldukları emperyalistler tarafından çok önceden sürülmüştür’ sözleri de. Böylece yüzde 50+1 çıtası için artık yeterli olmayan AKP oylarının yanına MHP’nin yanı sıra İyi Parti, SP ve BBP seçmenlerini de dahil etmek istiyor.

MAYINLI ALANLAR

Erdoğan’ın bu stratejisi içinde iki mayınlı alan önemli yer tutuyor. Bunlardan biri İyi Parti’yi kuran Akşener. Erdoğan’ın, içinde Akşener kelimesi geçen bir tek cümle bile kurmaması başka nedenlerin yanı sıra bu yeni sağ-sol blok stratejisinin bir parçası. Erdoğan, kendi aday olacağı cumhurbaşkanı seçiminde İyi Parti seçmenlerinden de oy almayı amaçladığı için de Akşener’i hedef almıyor. Hatta Akşener’in cumhurbaşkanı adayı olacağına ilişkin mesaj vermesine karşın Erdoğan bu tavrını bozmadı. Akşener’e hükümete yönelik eleştirilerine karşı tek laf etmedi.

Akşener’in kuruluş aşamasında AKP ‘de yer alıp sonra ayrılması ve Erdoğan’la olan hukuku da onu hedef seçmemesinde etkili. Bu tavrında üçüncü bir neden olduğu da iddia olarak konuşuluyor. Buna göre Erdoğan ile Akşener arasında İyi Parti kurulmadan önce aracılar kanalıyla bazı görüşme trafikleri yürütüldü.

GÜL SUSKUNLUĞU

Strateji içinde ikinci görmezden geldiği alanda eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül bulunuyor. Gül, daha 9 kasımda Bahçeşehir Üniversitesi’ndeki konuşmasında hükümetin ‘Tüm dünya bize karşı’ şeklindeki tezlerine açıkça karşı çıktı. ‘Dış politikasının güçlü olabilmesi için bir ülkenin önce evinin içinin düzenli olması lazım. Evinin içi düzenli olmayan bir ülkenin çok güçlü bir dış politika güdebilmesi mümkün değildir’ diyerek hükümeti özeleştiriye çağırdı. Hatta konuşmasında hukukun üstünlüğüne, demokrasiye ve özgürlüklere vurgu yaptı. Gül’ün açık eleştiri niteliğindeki sözlerine Erdoğan ve AKP’den tek bir tepki bile gelmezken, sadece MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli tepki verdi.

100 BİN İMZAYLA ADAY OLUR MU?

Hatta Gül’ün özellikle OHAL uygulamalarına yönelik bazı eleştirilerini kendisini ziyarete gelen AKP’lilere de ilettiği biliniyor. Bu ziyaretçiler aracılığıyla Gül’ün zaman zaman CHP’lilerin yaptığı dozdaki eleştirilerinin Erdoğan’a kadar ulaştığı da sır değil. Gül, Erdoğan ve AKP’liler tarafından yapılan hiçbir davete katılmıyor. Erdoğan’la aynı kare içinde görünmüyor. Tüm bunlara karşın Erdoğan Gül’e yönelik tek bir yanıt cümlesi kurmamayı tercih ediyor. Gül’ün erken ya da 2019’da yapılacak cumhurbaşkanı seçiminde 100 bin kişi tarafından aday gösterileceğine yönelik konuşmalar da seçim sürecinin en ciddi konusu olarak duruyor.

İKİNCİ TURDA HEDEF SAĞ OYLAR

Erdoğan, klasik İslamcı muhafazakâr seçmenin yanına bir süredir milliyetçi söylemlerle ve MHP ortaklığıyla ülkücü kesimleri de eklemeye çalışıyor. Klasik yelpazedeki yüzde 65-35 dengesini gözetiyor. Aslında bu, bir yandan erken seçimi de kafasının içinde tarttığını gösteriyor. Bu stratejiyle erken ya da 2019’da yapılacak seçimleri 2. turda sağ oyları bloke ederek kazanmayı amaçlıyor. Bunun için sol dışında hiçbir kesimi ya da kimseyi hedef almıyor. Hatta hedef almadığı gibi sağ yelpazede kalan tüm kesim ve isimlere sıcak gelecek mesajları bilerek ve isteyerek bir seçim stratejisinin parçası olarak işliyor.”