Gel de 'bu tarihi' yaz!

Gazeteciliği, haberciliği hep şöyle tarif ederim: “Bizler tarih için müsvedde tutarız.”

Birkaç hafta sonra meslekte 40. yılımı karşılayacağım. Bu sürede tanık olduklarım, tarifimi pekiştirdi. Biz gazeteciler müsvedde tuttuk. Daha sonra tarih, o müsveddeyi temize çekti. Yakın tarih, not defterlerimizde öne çıkan haberler, görüntülerle yazıldı.

Ancak.. Bizlerin de tarihçilerin de işi artık çok ama çok zor. Şu son birkaç yılın müsveddesini nasıl tutarsınız! Tarih, onların neresini nasıl temize çeker! Şu son birkaç yıl olup bitenler nasıl açıklanır!

    Bir polis memuru, Ankara’daki Gezi eylemlerinde bir genci, Ethem Sarısülük’ü silahla öldürdü. 7 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Sarısülük Ailesi, evlatlarını öldüren polise “hakaret” ettiği gerekçesiyle davalık oldu. Sanık sandalyesine oturdu. 10 yılla yargılanmaya başlandı.

    17 Aralık soruşturmasına, savcılık “takipsizlik” kararı verdi. Yani, Rıza Sarraf ve eski İçişleri Bakanı Muammer Güler’in oğlu yargılanmayacak. Barış Güler’in evindeki kasalar.. O kasalardaki paralar.. Milyon milyon doların kayıt ve hesaplarının yer aldığı cilt cilt defterler.. Rıza Bey hakkında, İran’da ayyuka çıkan, buralarda da hayli konuşulan iddialar tartışılmayacak. O defter kapandı.

    Adını bilmediğim bir genç ise, İstiklal Caddesi’nde “Ben size güveniyorum. Siz de güveniyorsanız, gelin birbirimize sarılalım” diye pankart açtı. Sonra kollarını da açarak beklemeye başladı. Gün boyu, her yaştan sınıftan kadın erkek geldi sarıldı. Gün biterken de polisler geldi. Bu eylem için para toplamayan, kollarını açıp durmaktan başka bir eyleme kalkışmayan gence “HUZURU BOZDUN” diye 91 lira para cezası kesti.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, yıllardır lanetlediği dönemin simgelerinden eski Genelkurmay Başkanı Doğan Güreş’in cenazesine katıldı. O dönemin başbakanı Tansu Çiller ile samimi / sıcak pozlar verdi. Cenaze namazı kılarken de, tevatür o ki, faili meçhuller devrine “amin” dedi.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, aynı hafta hatta aynı gün içinde hem PKK’ya terörist dedi.. Hem de Öcalan ile müzakereye devam edileceğini vurguladı.

    AKP iktidarı döneminde kamu ihale yasası 11 kez değiştirildi. Sonra yasa masa boş verildi. AKP iktidarı döneminde güvenlik yasaları birkaç kez değiştirildi, pek çok kez de rötuştan değiştirildi. Şimdi yine değişiyor. Reform yasasına reform geliyor! Telefon dinlemeleri zorlaştırılmışken, şimdi “demokrasi devrimi” diye tanımladıkları düzenlemeyle, “DİNLENMEYEN KALMASIN” deniyor.

    Eskiden makulleşmeden, normalleşmeden söz edilirdi. Bugün “makul şüphe” ile gözaltına almaktan söz ediliyor. Yarın ne olacağını bilmiyoruz. Sadece bütün bunları normal bulmaya başlayacağımızdan şüpheleniyoruz.

Tarihçilerin işi zor. Bu müsveddeden ne çıkarabilirler, bilmiyorum. İleride belki de şöyle yazarlar bu dönemi: ÇOK KOMİK BİR DEVİRMİŞ!

SON İÇKİYE MOZAİK!
Genç bir adam. Mehmet Pişkin. Hayatını noktalamaya karar vermiş. Geçmiş bilgisayar kamerasının karşısına. Kararını anlatmış. Gerekçelerini anlatmaya çalışmış. En sonunda da bir kadeh şarap eşliğinde Ella Fitzgerald dinleyerek sevdiklerine, dünyaya veda etmiş.

Mehmet Pişkin, o videoyu internet ortamına yükledikten sonra arkadaşları hemen evine koşmuş tabii. Ve cansız bedeniyle karşılaşmışlar.

Önce, sanki mahremiyetine tecavüz gibi olacak kaygısıyla izleyemedim o videoyu. Daha sonra “izlenmesini istiyor ki ardında böyle bir kayıt bırakmış” dedim. Tesadüfen, havuz medyasından bir gazetenin internet sitesinde izledim.

Sonunu bildiğim bir gerilim öyküsü gibiydi. Biliyordum ki, “ben o görüntüyü izlerken, Pişkin çoktan ölmüştü”. Bu yüzden cümlelerinin düzgünlüğüne.. Konuşmasının bütünlüğüne.. Sükunetine.. Kararını açıklarken hiçbir şeyi dramatize etmeyişine.. Hiç kimseyi suçlamamasına.. İnanamadım. Üzüntü kadar, sevgi ve saygıyla izledim.

Sonra, Mehmet Pişkin sözlerinin sonuna geldi.. Eline şarap kadehini aldı. Ve görüntüde kadeh mozaiklendi.

İntihar konuşmasını yayınlamakta sakınca görmeyen, ama şarap kadehi görünce aklının ayarı bozulan bir medya! Bu nasıl bir ahlâk anlayışı ya da korkudur!!! Off ki off!


FITRAT!
İstiklal Caddesi’nde “sarılma eylemi” yapan genç 91 lira para cezasına çarptırıldı.. Cuma günü Medya Mahallesi programında videoyu ekrana getirdim. Ve bir anda tweet sağanağına tutuldum. Keşke hepsini paylaşabilsem… İşte, onlardan biri:

“Sarılmak fıtratımızda var. Cezası neyse çekeriz..” Murat ERGÜN


Önceki ve Sonraki Yazılar